Yeni Suriye’de Kürtlerin ve PKK’nın statüsü…
Evvela şu gerçekleri hatırlatarak başlayalım. Suriye’de Kürtlerin adı ve statüsü yoktu. Buna rağmen PKK, koyu Kürt inkarcısı Esed rejiminin nedense en büyük destekçisiydi. Baba (Hafız) Esed PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanıyordu. PKK ise bunun bedelini ziyadesiyle ödüyordu. Hiçbir gün PKK ve Türkiye’deki partisi Esed’in rejimine yönelik eleştirel bir tek laf etmedi. Türkiye ile savaşımını güya “Kürtlük” üzerine oturtan PKK ne hikmetse Baasçı rejime bırakınız mermi sıkmayı bir tek kelamla dahi muhalefet
Evvela şu gerçekleri hatırlatarak başlayalım.
Suriye’de Kürtlerin adı ve statüsü yoktu.
Buna rağmen PKK, koyu Kürt inkarcısı Esed rejiminin nedense en büyük destekçisiydi.
Baba (Hafız) Esed PKK’yı Türkiye’ye karşı kullanıyordu.
PKK ise bunun bedelini ziyadesiyle ödüyordu.
Hiçbir gün PKK ve Türkiye’deki partisi Esed’in rejimine yönelik eleştirel bir tek laf etmedi.
Türkiye ile savaşımını güya “Kürtlük” üzerine oturtan PKK ne hikmetse Baasçı rejime bırakınız mermi sıkmayı bir tek kelamla dahi muhalefet etmedi.
İran’daki rejimle de savaşmadı.
Ama Irak’ta Barzani başkanlığındaki Kürdistan bölgesel yönetimiyle savaşmaktan geri durmadı. Öyle ki Kürdistan bölgesel yönetimine karşı Bağdat rejimiyle ve İranlı milis gruplarla işbirliği yapmaktan kaçınmadı.
Çözüm sürecinde Beşşar Esed’in aklıyla oyun bozucu bir aktör olarak rol oynadı.
Esed’in kendisine bıraktığı toprak parçasında hükümranlık kurma vaadiyle çözüm sürecini bozarak silahlarını Türkiye’ye doğrulttu.
Kandil’deki PKK’lı unsurlar Suriye’nin kuzeyine aktılar.
ABD’nin desteğiyle oranın egemen silahlı gücüne dönüştüler.
PKK’nın ilk yaptığı şey, bölgenin Barzani yanlısı Kürtlerini silahla baskılamak ve sürgüne göndermek oldu.
Bölge Barzani yanlısı Kürtlerden adeta arındırıldı.
Buna itiraz eden Barzani yanlısı siyasi aktörler ve kanaat önderleri ya öldürüldü ya da kaçmak zorunda bırakıldı.
Kalanlara sunulan tek seçenek ise, koşulsuz biat ve itaatti.
PKK Suriye devrimi başladığında Esed rejiminin safında durdu.
Devrim cephesine katılmadı.
Bir yanda Esed rejimiyle yol yürüdü öbür yanda ABD’nin çıkarlarının aparatı olarak kendini konumlandırdı.
Rusya bu süreçte ABD dolayısıyla PKK’yı karşısına almadı.
PKK da Suriye denklemine dâhil olan Rusya ve İran ile ilişkilerini sahada hep iyi tuttu.
Rusya ve İran da PKK’yı tümden kaybetmemek için PKK ile ilişkilerini hep sıcak tuttu.
İran-PKK ilişkilerinin sadece Suriye sahasında değil Irak sahasında da beraberliğe dönüştüğü görüldü.
Şimdi statüko değişti.
8 Aralık’ta görkemli bir halk devrimiyle barbar Esed rejimi tarihe uğurlandı.
Esed’i ayakta tutan Rusya ve İran devre dışı bırakıldı.
Türkiye artık bölgenin oyun kurucu aktörü.
Türkiye’nin ısrarlı çabalarına rağmen devrimin içinde yer almayan, tersine devrimi boğmaya çalışan Esed ve ABD’nin çıkarlarına uygun politikalar izleyen PKK şimdi kalkmış kendini devrimin bir parçası ilan ederek pay kapma yarışına giriyor. Yeni Suriye’nin lideri Golani’ye ittifak mesajları gönderiyor.
Golani’nin ise Mazlum Abdi başkanlığındaki heyeti kabul etmediği sır değil.
Şimdi soru şu: Suriye’nin geleceğinde Kürtlerin rolü ne olacak? PKK’nın Kürtler adına ama Kürtlere rağmen Esed-ABD desteğiyle kurduğu özerk yönetimin akıbeti ne olacak?
Suriye devriminin lideri olan Golani lakaplı Ahmed Hüseyin eş-Şerah’ın bu bahisteki sözleri net.
Kürt halkının Suriye’nin asli unsuru olduğunu söyleyen Golani toprak bütünlüğüne dayalı yeni Suriye’yi Kürtlerin de içinde yer aldığı diğer halklarla beraber inşa edeceklerini önemle vurguluyor.
Diğer halklar hangi haklara sahip olacak iseler Kürtlerin de sahip olacaklarının altını önemle çizen Golani, ‘ama’ diyerek şunu hatırlatıyor: “Kürt halkımız ayrı, PKK ayrı.”
Bunun ne anlama geldiği apaçık.
Golani Yeni Suriye’de mevcut haliyle PKK’ya ve yönetimine yer yok diyor.
Golani’nin mesajlarından çıkan sonuçları maddeler halinde anlaşılır kılalım…
1-Yeni Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için olmazsa olmaz esastır.
2-Kürtler yeni Suriye’nin eşit haklara sahip halkı olarak baş tacı edilecektir. Yeni Suriye’nin inşasında asli aktör olarak rol oynayacaklardır.
3-Yeni Suriye’de yabancı güçlerle işbirliği içinde olan silahlı PKK’ya ve yönetimine asla yer olmayacaktır.
4-Sadece PKK’ya değil başkaca silahlı unsurlara ve örgütlere de yer olmayacaktır. Silah sadece devletin meşru güçlerinin elinde olacaktır.
Golani’nin çağrısı da gayet açık:
“Gelin hep birlikte yeni Suriye’yi birlikte inşa edelim. Hiçbirimizin bir diğerinden üstünlüğü yok. Hepimizin eşit haklara sahip olacağı bir Suriye inşa etmeliyiz. Çünkü biz birlikte Suriye’yiz.”
Golani etnik milliyetçi veya ulusçu paradigmanın dışında bütünüyle İslam akidesi ekseninde düşündüğü için çözüm önerisinde kapsayıcı ve kuşatıcı.
Arapçılık ideolojisi veya yalnızca Arap egemenliğine dayalı ulus-devlet ideolojisi Golani’nin akide dünyasına ters.
Baasçılığın her türüne kapalı olması, yeni Suriye’nin toprak bütünlüğünden veya siyasi birliğinden yana olması, Golani’nin akide dünyasını bilenler açısından sürpriz değil.
İslam akidesinin şekillendirdiği bu anlayışı içimizden birilerinin üniterlik ve ulus-devlet kavramları üzerinden izah etmeleri ise gülünç ötesi bir durum.
Gülünç ötesi, çünkü Golani’nin dünyasında bu kavramlara yer yok.
Dışişleri Bakanı’nın “PKK ya kendisini tasfiye etmeli ya da tasfiye edilir.” sözü Golani’nin dediklerinin diğer bir ifadesi aslında.
Eş zamanlı olarak Fidan ile Golani’nin yeni Suriye’nin inşasında Kürtlerin önemli bir yerinin olacağına ama PKK’nın varlığına yer olmayacağına dair yaptıkları vurgu tesadüfle izah edilemez.
Fidan’ın biraz daha açarak sunduğu çözüm önerisi, PKK saflarındaki yabancı savaşçıların ülkeyi terk etmesi, Suriyeli olan PKK yöneticilerinin ise denklemden çıkıp ayrılması ve geri kalan tüm unsurların silahlarını bırakması şartıyla topluma karışmalarına izin verilmesi gibi somut şartları içeriyor.
Görünen o ki bu ortak bir karar.
Yeni Suriye ile Türkiye’nin ortaklaştığı bu karar, PKK açısından kötü ama Kürtler açısından tarihsel bir fırsat aslında. Her şeye PKK kazanımları açısından bakan Kürtlerin bu çözüm sürecine ayak diremelerinin gerçekte Kürtlük hassasiyetiyle alakalı olduğunu söylemek mümkün değil.
PKK’nın Mazlum Abdi üzerinden tüm Kürtlere yaptığı birlik çağrısı karşılık bulacak bir çağrı değil. Çünkü PKK’nın Suriye’deki baskıcı ve kanlı tecrübesi, PKK dışı Kürtler için tam bir hayal kırıklığı ve derin acılar içeriyor. PKK’ya güven duyulmuyor. En önemlisi PKK bayrağı altında ABD zoruyla gerçekleşecek bir bilirliğin, yeni Suriye rejiminin kabulüne mazhar olamayacağını da herkes çok iyi biliyor.
Yeni Suriye liderliğinin istediği şey, PKK’nın kendini silahlarıyla birlikte lağvetmesi. Bunun dışındaki hiçbir seçeneğe açık değiller.
Yeni Suriye’nin de Erdoğan Türkiye’sinin de PKK dışındaki Kürt halkıyla hiçbir sorunu yok. Tersine Kürt halkının yeni Suriye’deki statüsünün eşitlik temelinde olması isteniyor.
PKK’nın birlik çağrısına cevap vermeyen Mesud Barzani’nin Golani’nin Kürt halkını yeni Suriye’nin asli ve eşit unsuru olarak görüp sürece katılma çağrısına olumlu cevap vermesi önemlidir.
Önemlidir çünkü Barzani Suriye Kürt halkı üzerinde son derece etkili bir lider.
Kürtlerin birliği elbette önemli ve gereklidir. Yeni Suriye’nin sahipleri olarak önlerine çıkan bu tarihi fırsatı değerlendirmezlerse sonrası felaket olur. Bu birlik PKK çatısı altında olabilecek bir birlik değil. PKK çatısı altında gerçekleşecek bir birliğin Şam’da hiçbir karşılığı olmaz.
PKK gerçekten Kürtlerin kazanımını her şeyin üstünde tutan bir Kürtlük bilincine sahip ise o zaman yapacağı tek şey, Golani ve Fidan’ın ortaklaştıkları karar doğrultusunda kendilerini devreden çıkartmalarıdır. Bunu yapmayıp kendilerini dayatırlarsa Esed gibi hem kendi sonlarını hazırlamış olurlar hem de Kürtlere temelli kaybettirmiş olurlar.
Kürtler ilk defa Suriye’de tarihsel bir fırsat yakalamış durumdalar. Bu tarihsel fırsat, PKK’nın kendini dayatan politikaları dolayısıyla heba edilirse bunun vebali ağır olur.
Kürtler ile Araplar ve Türkler arasında kan davasına dönüşecek bir kanlı güvensizlik uçurumu PKK marifetiyle ortaya çıkarsa Kürtler için beliren tarihsel fırsat heba olur.
Erdoğan-Bahçeli liderliğinin Kürtlere yaptığı “Türkiye Yüzyılı’nı gelin birlikte inşa edelim. Çünkü biz birlikte Türkiye’yiz!” çağrısını Yeni Suriye’nin lideri Ahmed Hüseyin eş-Şerah yapmakta.
Suriye’de PKK yapılan çağrının gereğini yaparsa sadece Suriyeli Kürtlerin kazanımlarının önünü açmış olmaz aynı zamanda Türkiye’de de herkese kazandıracak demokratik çözüm sürecinin önünü açmış olacaktır.
Öcalan’ın tam da bu süreçte oynayacağı rol, tarihsel önemde olacaktır.
Hayrolur inşaAllah.