Yaşlılığı yönetmek…
İnsan hayâtını kabaca üç devir olarak ortaya koymak âdettendir: Çocukluk, gençlik ve yaşlılık..Çocuk, çocukluğunu yönetemez. Zâten bunu başarana çocuk denemez. Hoş, vardır öyle çocuklar..Çok küçük yaşta olgun davranışlar sergiler, herkesi şaşırtırlar ve onlar için “büyümüş de küçülmüş” denir. Çok azdır bu tarz çocukluk yaşayan. Çocukların büyük kısmı, başta ebeveyni olmak üzere büyükler tarafından yönetilirler. Gençlere kendilerini yönetme hakkı verilir. Rüşd bunun içindir. Gelin görün ki, gençlerin
İnsan hayâtını kabaca üç devir olarak ortaya koymak âdettendir: Çocukluk, gençlik ve yaşlılık..Çocuk, çocukluğunu yönetemez. Zâten bunu başarana çocuk denemez. Hoş, vardır öyle çocuklar..Çok küçük yaşta olgun davranışlar sergiler, herkesi şaşırtırlar ve onlar için “büyümüş de küçülmüş” denir. Çok azdır bu tarz çocukluk yaşayan. Çocukların büyük kısmı, başta ebeveyni olmak üzere büyükler tarafından yönetilirler.
İnsanın en rahat yönetebileceği devrinin yaşlılık olması beklenir. Bir bakıma da öyledir. Yaşlanmış insanın gerek bilgi, gerek tecrübeleri en üst seviyededir. Yönetme işi sanki en çok ona yakışacaktır. Kendisini yönetemeyen çocukluk ve yönetilmeye tepki gösteren gençlikten sonra nihâyet, yaşlılık, insanın kendisini yöneteceği yegâne evre olarak düşünülür.
Bilhassa geleneksel dünyâlarda bunun hakkını veren azımsanmayacak kadar çok yaşlı vardır. Gençliğimde yaşıtlarım değil, hep yaşlılar dikkatimi çekti. Aynı gün zarfında iki, üç yaşlı dostumu ziyâret ettiğim günleri hatırlarım..Hareketleri ağırlaşmış, davranışları ölçülenmiş, fikirleri hakimleşmiş çok sayıda yaşlı insan tanıdım. Doğrusu hepsinden bir şeyler öğrendim.
Egoizm insanda çok çirkin durur. Egoizmin yakıştığı bir insan tekine rast gelmedim. Kendisini yönetmeyi merak etmemiş ve öğrenmemiş ham bir yaşlı, dünyânın en çekilmez türü olarak görünmüştür bana.
Egoizm, nefsini tanıyan insanda barınamaz. Kendini bil.. Bu ilkeli söz bilgeliğin kapısında yazar. Kendini bilen, kendisini başkalarının gözünde de tartabilen insandır. İnsanın kendisini yönetme kudreti kazanması bu sâyededir. Kendini bilen biri abartılardan uzaklaşır ve varlığını hafifleştirir.. Bu hafifleme, onu başkalarının dünyâsında da ağırlık ve rahatsızlık doğuracak durumlardan uzaklaştırır.
Dünyâ, kendi hikâyesini büyüten, ağırlaştıran ve bilhassa yeni medyatik imkanlarla herkesin üzerine boca eden benmerkezci yaşlılarla dolu. Hiç kimseyi dinlemeyen, hep kendisinden bahseden, kendisine tapınan ve tapınılmasını isteyen bu zevat başkalarının hayatlarını da karartıyorlar.