“Yakalanan karbon, beton güçlendirmede kullanılmalı”
Tutulan karbonun doğrudan elektrik verilerek yakıta dönüştürülmesi çalışmalarının gezegene daha fazla zarar verebileceği uyarısı yapıldı. Yeni araştırmaya göre bu yöntem emisyonda artışa neden olabilir. Çözüm ise tutulan karbonun beton güçlendirmede kullanılması.
Başak Nur GÖKÇAM
Geçtiğimiz yıl dünya 37 milyar metrik tondan fazla karbondioksit saldı. Bu karbon salımı, gezegenin bugüne kadarki ‘karbon salımı rekoru’ olarak kayıtlara geçti. Tüm çabalara rağmen dünyadaki karbon salımında yaşanan bu artış, yeni çözümler gerektiği konusunun da kapısını araladı.
Bu çözümlerden biri de karbon yakalama teknolojisi olarak biliniyor ve bu teknoloji dünya çapındaki hükümetlerin, iklim hedeflerine ulaşmalarına ve iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınmalarına yardımcı olması için doğrudan tercih ediliyor.
Yakın zamanda yapılan yeni bir çalışmada bir grup bilim insanı, karbon yakalama teknolojisi üzerinde yaptıkları çalışmalarda yakalanan karbonun doğrudan elektrik kullanarak yakıta dönüştürmenin yolunu bulduklarını belirtmişti. Colorado Boulder Üniversitesi araştırmacılarının yaptığı yeni bir araştırma ise yakalanan karbonun doğrudan elektrik kullanılarak yakıta dönüştürülmesinin yanlış olduğunu savunarak, bu durumun daha fazla karbon salımına neden olabileceği uyarısında bulundu.
Elektrodiyaliz adımı eklenirse çözüm olabilir
Yeni önerinin yer aldığı çalışma ACS Energy Letters dergisinde yayımlandı. Buna göre birçok mühendisin enerji maliyetlerini azaltmak için üzerinde çalıştığı yakalanan karbondan elektrikle yakıt dönüştürme çalışmasının popüler ve gerçekte başarısız olacağı ortaya konuldu.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü doktora öğrencisi ve araştırma yazarı Hussain Almajed, “Bizim istediğimiz havadaki karbondioksiti alıp, havadan uzakta tutmak. Ancak karbondioksitin bir kısmı yararlı ve karbon içerek ürünlere geri dönüştürülebilir durumda oluyor. Bu yüzden araştırmacılar, bunu nasıl başarabileceğimize dair farklı fikir önerilerinde bulunuyorlar. Bu fikirlerin bazıları kâğıt üzerinde çok basit ve zarif görünse de endüstriyel ortamlarda pratik ve ekonomik olup olmadığı üzerindeki kontroller devam ediyor” dedi.
Gezegene daha fazla zarar verebilir
Doğudan hava yakalama yaklaşımlarından birinin hava temas noktalarını kullanmak olduğunu belirten Almajed, “Teksas’ta inşası devam eden dünyanın en büyük doğrudan hava yakalama tesislerinden biri olan Stratos bu yaklaşımı kullanıyor. Karbondioksit; karbonat veya bikarbonat çözeltilerinde sıkıştığında mühendisler onu sıvıdan ayırmalıdır. Böylece sıvı daha fazla karbondioksit yakalamak için hazneye geri dönebilir.
Bu aralıkta yakalanan karbon plastik, gazlı içecek ve hatta daha ileri işlemlerle evlere ve potansiyel olarak uçaklara güç sağlayan yakıt gibi şeylere dönüşebiliyor. Ancak buradaki sorun karbondioksiti serbest bırakmak için şirketlerin karbonat ve bikarbonat çözeltisini en az 900 °C’ye kadar ısıtmaları gerekiyor. Bu sıcaklık, güneş ve rüzgâr enerjisinin ulaşamayacağı bir sıcaklıktır ve genellikle doğalgaz veya saf metan gibi fosil yakıtların yakılmasıyla sağlanır” bilgisini verdi.
Yakalanan karbonun doğrudan elektrik kullanılarak yakıta dönüştürülmesinin gezegene daha fazla zarar verebileceğine dikkat çeken CU Boulder’daki Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü profesörü ve Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Enerji Enstitüsü üyesi Wilson Smith, “Karbondioksiti yakalamak için karbondioksit salmak zorunda kalırsak, bu karbon yakalamanın tüm amacını ortadan kaldırır” uyarısında bulundu. “Yakalanan karbon, betongüçlendirmede kullanılmalı”
“Çalışmanın gerçekçiliğine değinilmedi”
Reaktif yakalama konusunun sahadaki araştırmacılar için popüler bir konu olduğunu ve bu modaya odaklandıklarını belirten Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü doktora öğrencisi ve araştırma yazarı Hussain Almajed, “Yakalanan karbonun doğrudan elektrik kullanımı ile yakıta dönüştürülmesi sürecinde enerji ve maliyet tasarrufuna daha fazla odaklanıldı. Ancak hiç kimse bu tür bir çalışmanın endüstriyel koşullar altında gerçekçi olup olmadığına değinmedi” eleştirisini yaptı.
Elektrodiyaliz adımı ‘temiz enerji’ ile uyumlu
Karbon yakalamaya elektrodiyaliz adımının eklenerek, reaktif bir yakalama işlemi yapılabileceği önerisinde bulunan ekip, bu adımın kullanılması durumunda daha fazla karbondioksit emme yeteneğinin korunabileceğini ve elektrodiyalizin yenilenebilir enerji ile uyumlu bir çalışması olacağını, bunun da yakalanan karbondioksiti yararlı ürünlere dönüştürme potansiyeli olabileceğinin daha sürdürülebilir olduğunu savundu.
En kritik adım ‘emisyon azaltımı’
Elektrodiyaliz yönteminin mühendisler tarafından beton güçlendirmek için de kullanabileceğini, karbondioksit gazının da açığa çıkmasını sağlayabileceğini söyleyen CU Boulder’daki Kimya ve Biyoloji Mühendisliği Bölümü profesörü ve Yenilenebilir ve Sürdürülebilir Enerji Enstitüsü üyesi Wilson Smith, “Beton üretimi, enerji yoğun bir işlem olduğu için küresel karbon emisyonlarının yüzde 8’inden sorumlu.
Bence karbondioksiti betona dönüştürmek, onu uzun süre boyunca havadan uzak tutmak için önde gelen çözüm yollarından biri olmalı. Böylece tek bir teknolojiyle birden fazla sorun çözülmüş olur. Emisyonların azaltılması iklim değişikliğinin en kötü sonuçlarından kaçınmak için hâlâ atılması gereken en kritik adım” dedi.