Ukrayna savaşında ne değişir?
ABD başkanlık seçimlerinin sonuçlarının merakla beklendiği yerlerden biri hiç şüphesiz Ukrayna’ydı. Trump’ı ilk tebrik edenlerden biri, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski olsa da iki lider arasındaki ilişkilerin “limoni” olduğu sır değil.
Trump, eğer seçilirse savaşı 24 saatte bitireceğini söylüyor ve ABD’nin destek amacıyla bu kadar kaynak ayırmasına karşı çıkıyordu. Şimdi Trump’ın bu sözleri gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği konuşuluyor. Aslında Trump’ı aday gösteren Cumhuriyetçiler, seçimden önce Kongre’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdikleri için zaten bir süredir iktidara etki etmekteydi. ABD Başkanı Joe Biden’ın Ukrayna’ya göndermeyi planladığı 61 milyar dolarlık askeri yardım paketi de aylarca Kongre’deki Cumhuriyetçilerin engeline takılmıştı.
Trump, NATO’nun genişlemesine karşı çıkıyor. Biden ise NATO’nun Doğu Avrupa’da genişlemesinden bahsetmeye başlamıştı. Biden’ın politikası, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasına giden yoldaki köşe taşlarından biri olmuştu. Şimdiyse Biden yönetimi de Ukrayna’nın NATO’ya üyeliğine hazır olmadığını söylüyor. Trump, Ukrayna’ya kaynak ayırılmasına karşı çıktığı için Kiev’de tehdit olarak görülüyordu. Oysa Biden Ukrayna’nın savaşa sonuna kadar devam etmesini savunarak savaşın iki yıl daha uzamasına neden olmuştu. Ayrıca Ukrayna’ya yardımlar gereken zaman ve miktarda ulaşmadığı için bu savaş, Kiev açısından felakete dönüşmüştü.
Trump’ın Karadeniz bölgesinde daha pasif bir politika eğiliminde olması, Türkiye açısından da olumlu. Zira Türkiye, bölgede hem Ukrayna’yla hem de Rusya’yla ilişkileri olan bir ülke. Biden gibi Ukrayna ve Türkiye’yi Rusya’ya karşı ileri karakol haline getirmek isteyen biri yerine Karadeniz’de daha pasif bir politika savunanların iktidara gelmesi, Türkiye’nin denge siyasetine uygun düşecek. Türkiye’nin arabuluculuk girişimleri için de olanak oluşturacaktır.