Türkiye’nin yükleri: Biri düştü, diğeri sallanıyor
Geride kalan yarım asırda Türkiye’nin ayağına vurulan iki büyük pranga vardı. Biri FETÖ, diğeri PKK (FETÖ’nün devlete sızması ile PKK’nın kuruluşu aynı yıllara rastlar.) Türkiye bu iki örgüt nedeniyle büyük bedeller ödedi. En kritik kavşaklarda bu taşeronlara Türkiye’yi karıştırma, zayıflatma görevi verildi. FETÖ’nün memlekete verdiği zararı biliyorsunuz. Detaya girmeye gerek yok. Elebaşı Gülen’in ölümü, örgüt için bir dönüm noktası. Kimin başa geçeceği, örgüt parasının nasıl kullanılacağı sorularının
Geride kalan yarım asırda Türkiye’nin ayağına vurulan iki büyük pranga vardı.
Biri FETÖ, diğeri PKK
(FETÖ’nün devlete sızması ile PKK’nın kuruluşu aynı yıllara rastlar.) Türkiye bu iki örgüt nedeniyle büyük bedeller ödedi. En kritik kavşaklarda
bu taşeronlara Türkiye’yi karıştırma, zayıflatma görevi verildi.
FETÖ’nün memlekete verdiği zararı biliyorsunuz. Detaya girmeye gerek yok.
Elebaşı Gülen’in
ölümü, örgüt için bir dönüm noktası. Kimin başa geçeceği, örgüt parasının nasıl kullanılacağı sorularının reytingi artık yok. Gülen’in ölümüyle
FETÖ düşmüştür.
Orta vadede
“marjinal diaspora örgütüne
” dönüşmesi beklenir.
Aynı şeyi terör örgütü PKK için söylemek zor.
PKK düşmedi ama sallanıyor. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde zemin kaybediyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “
Terörsüz Türkiye
” vurgusu tam da bu konjonktürde dile getirildiği için ayrıca önemli.
Ankara’nın hedefi FETÖ’den sonra PKK’yı da etkisiz kılmak.
Üçüncü Dünya Savaşı’nın ön cephelerinin açıldığı bu dönemde iç
kalesi tahkim edilmiş, ayaklarındaki prangalar sökülmüş bir
ülke ile ayaza hazırlanmak. Ankara’dan bakınca ufukta terörsüz bir dönemin kapısının aralandığı görülüyor. Ama o kapıdan nasıl geçeceğimiz çok önemli.
ONLARCA SİHA HAVADA BEKLİYOR
Operasyonlar dört gündür sürüyor. MİT ve TSK’nın, TUSAŞ’a terör saldırısı sonrası Suriye ve Irak’taki faaliyetlerinden bahsediyorum. Özellikle Suriye hareketli. Terör örgütü YPG’nin kontrol ettiği bölgelerde “
ABD üsleri dışındaki her yer vuruldu.
” Onlarca SİHA, kimi zaman içeride, kimi zaman Suriye’de, havada bekliyor. Haseke’deki örgüt ana karargahı, ikmal hatları, lojistik depo ve cephanelikler hedef alınıyor.
Terör
örgütünün
drone atölyesi de bombalanmış. Operasyonların ucu açık.
Ne zaman biteceği bilinmiyor.
TUSAŞ’a düzenlenen terör saldırısı, bundan tam bir yıl önce İçişleri B
akanlığı’na düzenlenen saldırının kopyası.
Teröristlerin yine Suriye’den geldiğini
Cumhurbaşkanı Erdoğan
açıkladı. Örgütün
Suriye’deki sorumlusu Ferhat Abdi Şahin,
“Saldırıda rolümüz yok. Saldırganlar Suriye’den geçmedi” dedi. “Operasyonlar
diyalog
çabalarına zarar veriyor” diye de ekledi.
Kandil başka, Şahin başka konuşuyor.
Kandil tarafı kuyruğu dik tutma arayışında.
K.Irak’ta tampon bölge neredeyse tamamlandı. Ama yine de orası dağlık alan, Irak iç dengeleri nedeniyle de lider kadro için daha korunaklı. Suriye ise öyle değil. Düz arazi, lider kadro açık hedef. Hamisiz kalmaları da gündemde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan
Kazan’dan dönerken dedi ki.. “ABD bir süre kucağında taşır ama bunları kendi başına bırakmak zorunda.”
BİR DEVLET KARARI VAR AMA..
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin
son bir aya damgasını vuran hamleleri “yeni bir süreç başlıyor” tartışması çıkardı. Öcalan vurgulu çağrının ardından yeğen Ömer Öcalan’ın İmralı’yı ziyaret etmesi “arka planda bir şeyler pişiyor” yorumlarına yol açtı.
Perde arkasında yeni bir süreç mi var?
Kimse ne olduğunu bilmiyor ama “Bir devlet kararı olduğu” imaları ortalıkta dolaşıyor. Ben ise MHP lideri Bahçeli’nin ve yaşananların yanlış yorumlandığını düşünüyorum.
Bu yanlış yorum nedeniyle ateşkes (
KCK Yürütme Konseyi
Üyesi
Zübeyir Aydar
söylüyor), garantör ülke, yasal statü gibi irrasyonel şart ve talepler gündeme geldi. DEM Parti, Parti Meclisi sonuç bildirgesinde, kendisine uzatılan
siyasi normalleşme elini “geçici ve taktik adım”
olarak değerlendirdi, bir muhatap olarak kabul edilmeyeceğini ortaya koydu, barışın sadece siyasi partiler arasında olamayacağını vurguladı,
PKK’nın silah bırakmaya yanaşmayacağını
“Kalıcı barışı inşa etmenin zorlukları ve bu yolun kimi zaman çatışmalı süreçleri de içeren gelgitli doğasına” atıf yaparak ima etti.
Ortada bir devlet kararı var
. Ama bu kararın adı
çözüm
süreci değil.
Ne MGK’da ne de ilgili kurumların gündeminde böyle bir konu yok. İki yıl önce de
Ankara’ya benzer bir talep gelmiş, verilen yanıt “Söylenecek tek şey silahların bırakılmasıdır”
şeklinde olmuştu.
Devletin aldığı kararın bir yönü Türkiye’yi terör örgütleri prangasından kurtarmak, diğer yönü siyaseti ve demokrasiyi derinleştirmektir. Bu kapsamda normalleşmedir, herkesle konuşabilmektir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan
’ın “Terörü kaynağında yok etme politikamızı sürdüreceğiz” vurgusu bu kararın bir yönünü, “Terörün olmadığı, kardeşliğin egemen olduğu Türkiye’yi mutlaka inşa edeceğiz” açıklaması diğer yönünü çerçeveler. Aslında
MHP lideri Bahçeli’nin açıklamaları da
aynı çizgidedir. Bu çerçeve
“Terörsüz Türkiye
” şeklinde formülüze edilmiş. Ayağa pranga örgütlerden biri düştü, sıra diğerine gelmiştir. Kritik bir kavşaktayız ve ufkumuz açık.