‘Tehâfüt ve Geleneği’
Tehâfüt , ’bir nesne üzere bi’l-ihtiyar peyderpey düşüşmek manasınadır. Ekseriya şerr hususunda kullanılır; pervanenin çerağa tehâfütü gibi’ (Kâmusu’l-Muhît Tercümesi). Entelektüel ortamda (anlama ve anlamlandırma düzeyinde) tehâfüt dendiğinde akla ilk gelen İmam Gazâlî ’nin (rahimehullah) Tehâfütü'l-felâsife adlı eseridir. Gazâlî, eserine verdiği bu isimle onu ilmen, felsefecilerin birer kelebek insiyakıyla ışığına düşüşdükleri/üşüşdükleri ve dolayısıyla kanatlarını yaktıkları yani öldükleri bir
Erdoğan, Tehâfüt ve Geleneği adlı incelemesinin İkinci Bölümü’nde, söz konusu gelenekle doğrudan bağlantılı olarak Kutbüddin er-Râvendi, İbn Rüşd, Alâeddin Ali et-Tûsî, Muslihuddin Hocazâde, Hakim Şâh el-Kazvinî, Kemalpaşazâde, Muhyiddin el-Karabâği, Abdu'l-vehhâb Çelebi, Yahyâ Nev'i Efendi, Mehmed Emin Üsküdâri, Hasbî Süleyman Efendi’nin eserlerini ve ilişkileri itibariyle de Takıyyüddin İbn Teymiyye, Abdurrahmân el-Câmi, Molla Lutfi, Mestçizâde Abdullah Efendi ile Mûsâ Kâzım Efendi’nin ilgili eserlerini ele almıştır.
Okurlarımızın kolayca erişebilecekleri ilk tehâfüt’ün yayım bilgisi şöyledir:
Tehâfüt’le ilgili kolaylıkla ulaşılabilecek ilişkili kitaplardan bazıları şunlardır:
Zira Şiî/Batıniler’in akidevî saçmalıklarını ürettikleri en kullanışlı alan felsefedir ve bu sebeple ilgili müelliflerin kendilerini Gazâlî’nin Tehâfüt çerağında can veren kelebekler gibi hissetmeleri normaldir.
Bu bilgileri iletmemize sebep olan Erdoğan’ın incelemesine tekrar dönecek olursak:
Kitabını, Kavramsal ve Tarihsel Çerçeve; Müellifler ve Eserler; Meseleler ana başlığı altında üç bölüm halinde yapılandıran Erdoğan, ilk bölümde Gazâlî’nin kısa özgeçmişiyle birlikte Tehâfüt’ünü; ikinci bölümde tehafüt geleneğinin birinci ve ikinci derecedeki müellifleriyle eserlerini; üçüncü bölümde ise Alemle İlgili Meseleler; Allah ile İlgili Meseleler; Tabiat ve İnsan ile İlgili Meseleler’i incelemiştir.