Suriye’nin geleceği

Suriye’nin geleceği Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

Hafız Esad ve oğlu Beşar Esad tarafından 53 yıldır sürdürülen rejim yıkıldı.

Yerine nasıl bir rejim kurulacağı, nasıl bir anayasa hazırlanacağı henüz tam olarak bilinmiyor.

Bilinen, Şam’ı, Birleşmiş Milletler ve Türkiye’nin de terör örgütü olarak ilân ettiği şeriatçı Hey’etu Tahriri’ş Şam (Şam Kurtuluş Heyeti-HTŞ) örgütünün ele geçirdiği, Fırat’ın doğusunu ise terör örgütü PKK’nın Suriye’deki devamı olan ve ABD’nin himaye ettiği PKK-YPG-PYD’nin kontrol ettiği.

Suriye’yi 53 yıldır yöneten Esad rejimi demokratik değil otoriter bir rejimdi.

Otoriter Esad rejiminin yıkılması elbette özellikle Suriye halkı açısından önemli ve olumlu bir gelişmedir.

Ancak en az Esad rejiminin yıkılması kadar yerine nasıl bir rejim kurulacağı, yeni Suriye devletinin nasıl oluşacağı da önemlidir.

Şeriatçı bir terör örgütü olan HTŞ’nin ve Büyük Kürdistan Devleti’ni kurmayı amaçlayan PKK-YPG’nin oluşturacağı bir federal Suriye’nin insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan, demokratik laik bir ülke olmasını beklemek gerçekçi değildir.

HTŞ’nin Taliban’dan farkı yoktur.

PKK-YPG’nin asıl amacı da Suriye’yi demokratik ve laik bir hukuk devletine dönüştürmek değildir.

HTŞ’nin hedefi, Taliban’ın Afganistan’da yaptığı gibi bir şeriat devleti oluşturmak, PKK-YPG’nin nihai amacı da Kuzey Irak’ta olduğu gibi önce Kuzey Suriye’de bir özerk Kürt yönetimi sonra da Irak, Suriye, İran ve Türkiye’den koparılacak toprak üzerinde Birleşik Büyük Kürdistan Devleti’ni kurmaktır.

Yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceği henüz belli değilken yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından iki önemli açıklama yapıldı.

ABD başkanlığı görevini 20 Ocak’ta devralacak olan Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye hakkında şu açıklamayı yaptı:

“Bana göre Suriye’de Türkiye kazandı.

Esad rejiminin devrilmesinin arkasında Türkiye var.

Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde olacak.

Türkiye dostane olmayan bir şekilde Suriye’de kontrolü ele geçirdi.

Suriye’ye giren o insanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor.

Erdoğan iyi anlaştığım, çok akıllı biridir, büyük bir ordu kurdu ve savaşlarda yıpranmadı.

Suriye’de askerlerimin öldürülmesini istemiyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan da şu açıklamayı yaptı:

“Şu gerçeği, Suriye başta olmak üzere son dönemde bölgemizde yaşanan her hadise bizlere hatırlatmaktadır; Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür

Ufkumuzu 782 bin kilometrekareyle sınırlandıramayız. İnsan nasıl kaderinden kurtulamazsa, Türkiye ve Türk milleti de mukadderatından kaçamaz, saklanamaz.

Kendi ülkelerine başkalarının gözünden bakanlar bunu fark edemeyebilir. 'Türkiye’nin Libya’da, Somali’de, Suriye'de ne işi var?' diyenler bu vizyonu idrak edemeyebilir.”

Trump’ın açıklaması gösteriyor ki başkanlık görevini devraldıktan sonra Suriye konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan istekleri olacak.

Ne isteyeceğini henüz bilmiyoruz.

En güçlü olasılık Trump’ın Erdoğan’dan isteği “PKK-YPG’ye dokunmayın” olacaktır.

Erdoğan’ın açıklaması da gösteriyor ki Suriye’nin yeniden oluşumunda aktif rol oynamak istiyor.

Eğer Türkiye Suriye’de HTŞ’nin Taliban’ın Afganistan’da yaptığı gibi bir şeriat devleti kurmasına ve Kuzey Irak gibi bir Kuzey Suriye oluşumuna katkı verecekse bu stratejik bir hata olur.

Böyle bir katkı Türkiye’nin geleceği için büyük tehlike oluşturur.