Spor muharrirleri Beşiktaş – Malmö maçını kıymetlendirdi

SİNAN VARDAR – İLAÇ ÜZERE GALİBİYET

Beşiktaş UEFA Avrupa ligi 4 hafta çabasında Malmö grubunu konuk etti. Maçının hafta ortası ve erken saatte olması sebebiyle trübünlerde kısmen de olsa taraftar eksikti. Ama şunu belirtmeden geçemeyeceğim bir forma bir ekibe fakat bu kadar yakışabilir. Birinci yarı boyunca vasatın altında bir oyun manzarası vardı. Beşiktaş genel olarak çok uygun bir oyun ortaya koyamadı ve rakip kaleyi yalnızca iki kez yoklayabildi. Bana nazaran birinci yarı boyunca Beşiktaş grubunun en uygunu de Svensson'du. Rakipte klasik bir kuzey Avrupa kadrosu olarak alıştığımız futbolunu ortaya koymasa da, nadiren bulduğu durumları Beşiktaş'ın sigortası Mert engelledi ve birinci yarı golsüz sonuçlandı.

Beşiktaş ikinci yarıya daha istekli daha hırslı başlasa da bir türlü mana veremediğim mevzular var. Beşiktaş tarihinin en kıymetli transferi Al-Musrati neden kulübede anlamıyorum. Bir öteki hayal kırıklığım Joao Mario. Bu kadar meslekli bir futbolcunun oyuna katkısının olmaması beni hayrete düşürüyor. Hoca da sonunda farkına vardı herhalde ki oyundan aldı. Çok açık bir halde görünüyor ki kanatlar olmadan Beşiktaş uçamıyor. Mesela hocanın aklına gelmiyor mu sanki Masuaku'yu önde Emirhan'ı ardında oynatmak.

Tüm bunlara karşın Rafa klasını konuşturup olmayacak durumlarda grubu ileriye taşıyor ve rakip savunmasında önemli tehlike yaratıyor. Neyse ki Muçi tüm maç boyunca ortaya koyduğu vasat oyunu 76. dakikada golle affettirdi. Çabucak gerisinden 85. dakikada Beşiktaş'ın geleceği genç yetenek Semih azmi ve çabası ile 2. golü kaydetti. Oyunun son dakikasında Beşiktaş kalesinde golü görse de hem hanesine 3 puan daha yazdırdı hemde üzerinde ki gri bulutları dağıttı. Bu galibiyet herkese ilaç üzere geldi. Yılan kıssasına dönen Maccabi Tel Aviv maçının nerede oynanacağı aşikâr olsa da Beşiktaş oradan da 3 puan alıp Avrupa'da yoluna devam etse. Tebrikler BEŞİKTAŞ. Formanın hakkını verdiniz. Kalın sağlıcakla.

TURGAY DEMİR – YANLIŞTAN DÖNÜNCE

Beşiktaş, Malmö karşısında birinci yarıda ne yaptığını bilemez bir haldeydi. Siyah-Beyazlı oyuncular adeta ayakkabılarını aykırı giymiş üzereydiler. Bunun temel sebebi alışık olduğumuz üzere teknik işveren Giovanni'nin yanlış oyuncu seçimleri ve komik taktiğiydi. Yanlış oyuncu seçiminin başında Joe Mario geliyor. Hangi yeteneğini, kim, nerede görmüş de her hafta bir halde takımda yer alıyor anlamadım gitti!.. 40 grubum olsa bu haliyle birinde oynatmam…

Rakip Malmö ve fizik gücü dışında pek bir özelliği yok. İki stoperi de 1.90'lık, kalesinde de bir vakitler Ankaragücü forması da giyen ve neredeyse tüm transferlerini bedelsiz yapmak durumunda kalan vasat bir kaleci olan Friedrich var. Bu türlü bir rakibe karşı yapmanız gereken birinci şey ön tarafta çabuk oyuncuları bir ortada kullanıp ayağa oynamaktır. Giovanni tam aykırısını yaptı; iki dev stoperin ortasında, gökdelenlerin yanındaki gecekondu üzere kalan Semih'e yüksek ortalar göndererek gol aradı! Akıl tutulması!..

Nasıl olduysa, daha doğrusu devre ortasında neler yaşandıysa ikinci yarıda birinci sefer oyuna gerçek müdahaleler yaptı Giovanni ve Rashica'yı öne alarak çabuk oyuncuları (Rafa, Muçi, Semih, Rashica) birbirine yaklaştırdı. Çabucak akabinde gol geldi esasen. Uzun ve yüksek orta yapan Joe'nun yerine giren Rashica birinci atağında sıfıra inip geriye çıkardı ve Muçi golü attı. Akabinde haftalardır çizgiye mahkum edilen Semih tam istediği topu aldı, kale karşısındaydı, sola çekti, sağa döndü ve sonra sola vurdu… Golü atarken, "Ben çizgilerin değil bu bölgenin adamıyım" diye haykırdı adeta!.. duyan olur mu acaba!? Giovanni Van Bronckhorst'un bu maçtan alacağı çok ders var ancak alır mı bilmem. Şu zayıf kadroya Beşiktaş beş atıp üç saymalıydı. Koca birinci yarı boşa gitmeseydi o denli de olurdu.

MUSTAFA ÇULCU – ÜÇ PUAN FAZLASIYDI

Beşiktaş önde Semih'le başladı. Malmö, bir tarafta 10 kişilik Beşiktaş, öteki tarafta tek kişilik Semih'e karşı olmak üzere güya iki grupla maç yapar üzereydi. Ne kadar yetenekli olursanız olun bu oyun ferdi spor değil. Kadro oyunu olduğu unutulmamalı. Birinci yarı istatistiklerine baktığımızda Beşiktaş yalnızca topla oynamada üstün. Yani pas, pas, pas. Şut yok, gol yok ve sonuç yok. Duvarı işaretlemişsin vida, dübel elinde lakin matkap yok, delemiyorsun. Duvarı delmek için Rafa Silva odaklı futbol aklı ile oynamak birinci yarıda kâfi olmadı.

İkinci yarıda diğer bir Rafa Silva vardı. Harikulade oynadı, durumlar oluşturdu. Bronckhorst'un 73'te Rashica ve Musrati atağından 3 dakika sonra Muci ile moralleri yükselten gol geldi. Gol sonrası Beşiktaş daha öz inançlı, inançlı ve üretkendi. Bu dakikadan sonra Semih alanda ipini koparmış özgürlüğünü kazanmış üzere saldırgan arayan golü isteyen biri oluverdi. Bir öbür oynamaya başladı verimli futbolunu golle süsledi.

Malmö kontratakla çabuk çoğalan tıpkı formda geriye gelebilen bir ekip. Önde basıyorlar, âlâ pres yapıyorlar. Tehlikeli konumlar ürettiler. Oyunu hiç bırakmadılar. Kaleci Mert 27 ve 72'de gösterdiği reflekslerle çok kıymetli kurtarışlar yaptı. Bu galibiyet bu devirde Beşiktaş için üç puandan fazlasıydı, kusursuz bir galibiyet geldi. Kutlarım. Alman hakem Jablonski 34 yaşında 2022 yılından bu yana FIFA hakemi alanda çok rahat ve disiplinli bir hakem. Kolay temasları oynattı. Maça tempo kattı.

Öyle ki hızına sert top gelen Rösler sakatlandı yerde kaldı, grup arkadaşları topu dışarı atmadı. Devamında Beşiktaşlılar da atmadı. Hakem de oyunu devam ettirdi. Malmö'nün 50'de penaltı beklediği Bolin ile Gedson gayretinde devam kararı ve 64'te Thelin'in şutunda Masuaku'nun kapalı sağ koluna gelen topta devam kararları doğruydu. 90+3'te Malmö'nün golünde gol pasını veren Christiansen'e kalkan ofsayt bayrağı kusurluydu, Rieks'in golü VAR'dan geldi. Hakemin tüm sarı kartları ve bilhassa 69'da Paulista'ya gösterdiği sonda olan sarı kart (border line) doğruydu. Başarılı bir idare gösterdi.