Spor muharrirleri Ajax – Beşiktaş müsabakasını kıymetlendirdi

MUSTAFA ÇULCU

Ajax-Beşiktaş maçının hakemi John Brooks, İngilizlerin Antony Taylor ve Michael Oliver'dan sonra yetiştirdiği 34 yaşında, umut bağladıkları üç numaralı hakemi. Çok rahat, özgüvenli ve sakin. Maçta da hakemi zorlayacak rastgele bir konum da olmadı. O da oyunu saldı. İkili uğraşları oynatarak oyuna tempo kazandırdı.

Basit temaslarda faul bekleyen oyunculara dönüp bakmadı bile. Denetimsiz hareketlerde gösterdiği kartlar, evvel avantaja bırakıp sonra dönüp gösterdiği kartlar, örnek yorumlar ve başarılı uygulamalardı. Oyuncularla güzel irtibat kurdu. Eleştirebileceğimiz tek yer Paulista'ya yaptığı elin yüze geldiği durumda Brobbey'e çıkarmadığı sarı karttı. Eh! Bu kadar kusur kadı kızında bile olur.

TURGAY DEMİR

Farioli'nin Ajax'ına bakın ve sonra tıpkı hocanın çalıştırdığı devirdeki Karagümrük'ü hatırlayın, İtalyan iki gruba da tıpkı oyunu oynatmaya çalıştı. Hatırlarsınız, Karagümrük savunmada kaptırdığı toplarla çuvalla gol yedi, zira bizim ligimizde Farioli'nin istediği maç kondisyonuna erişemezsin..

Buna karşılık Hollanda Ligi'nde ve Avrupa elemelerinde de Ajax benzeri goller yedi. Zira önde basacak gücü olan her kadro, bu türlü saplantılı teknik adamların kadrolarına gol atar. Farioli'nin dünkü bahtı elinde bir Hollanda grubu, karşısında ise liginden ötürü maç kondisyonu yetersiz olan Türk ekibi olmasıydı. Maç kondisyonu idmanda çalışarak gelişmez, beden ritminiz durarak oynanan maçlara nazaran ayarlanmışsa işiniz biter. Bizimki tam öyle…

Yani… Yanisi şu, hakemlerimiz, bizim ligimizi durarak oynatmaktan vazgeçmezlerse en kıymetli transferleri yapsak da Avrupa'da zorlanırız. Nokta. Ajax dünya devi mi!? Hayır! En güzellerinden biri Traore bizim Başakşehir'de yedek bekliyordu! 40 yaşında bir kaleci ve genç bir futbolcu topluluğundan oluşan, ezber oynayan lakin öne, geriye düzgün koşan bir kadro Ajax.

Biz, gençlik aşısı Mustafa'ya karşın önde baskı kuramadık zira Gedson dışında basan yoktu. Rashica ve Rafa ayaklarına top gelmesini beklediler. Onana ayağındaki topları bile kullanamadı. Savunmamız ona keza. Hasebiyle Ajax savunmasını kusura zorlayamadık. Onlar ise önde eksiksiz bir baskı uyguladılar ve bizi kusura zorladılar. Kıssa bu kadar kolay. Durarak oynayamazsın…

Avrupa'da muvaffakiyet istiyorsan ayağına top beklemeyip topa gideceksin, arkadaşının en rahat pas verebileceği açıları bulacaksın, top sana gelmeden kime atacağına karar vereceksin, çok koşacaksın, çabuk oynayacaksın. Dün Ajax tüm bunları yeterli yaptı, Beşiktaş yapamadı farkı da bu yarattı.

SİNAN VARDAR

Beşiktaş UEFA Avrupa Ligi'nde ki birinci maçı için Hollanda'da Ajax karşısındaydı. Ajax taraftarları tribünleri büsbütün doldururken, Beşiktaş'a gönül vermiş binlerce taraftarımızda ekibini yalnız bırakmadı. Hollanda'nın ve Avrupa'nın futbolcu yetiştirip satarak, bütçesini daima artıda tutan en değerli kulüplerinden Ajax, birinci 11'de oyuna 5 altyapıdan yetişen genç oyuncusu başladı.

Bu oyuncuların en kıymetlisi de Surinam asıllı, sahanın en düzgünü 28 numaralı formasıyla gayret eden Kian Fitz-Jim 31. dakikada golünü atarak kadrosunu öne geçiren isim oldu. Birinci yarı boyunca Beşiktaş ezilmeden âlâ bir futbol oynamasına karşın, Ajax kolay futbol oynayarak vakit zaman daha fazla konuma girdi. Birinci yarı Ajax'ın 1-0'lık üstünlüğü ile tamamlandı.

Braveheart (Cesur Yürek) Govanni van Bronckhorst bu türlü bir kadroya karşı Mustafa'ya birinci 11 de misyon vererek özellikle benim gönlümü fethetti. İkinci yarıya da Mustafa'yı çıkarıp Immobile ile başlaması da hakikat karardı. Mustafa bu türlü böyle hem Beşiktaş'ın hem Ulusal Grubun medarı iftiharı olacak. İkinci yarı da Belçika asıllı 19 yaşında ki Mika Marcel Goats Ajax'ın ikinci golünü atarken, tekrar 22 yaşındaki Hollandalı Kenneth Taylor üçüncü golü kaydetti.

Altyapıya o kadar değer veriyorlar ki oyundan çıkan Kian Fitz-Jim'in yerine oyuna giren oyuncu bile 20 yaşında ki Kristian Hlynsson. Tekrar Ajax'ın 4. golünü biraz evvel bahsettiğim Marcel Goats attı. Ama sevgili okurlarım doğal ki bu türlü bir skora hepimiz çok üzüldük. Lakin Türk futbolunun idaresi ile Ajax'ın idaresi ortasında dağ üzere farklar var.

Bu kadro 95 milyon euro'ya futbolcu satan bir kadro. Alıyor, yetiştiriyor ve satıyorlar. Ajax için bu periyot oyuncu yetiştirme devri. Şu anda ekipte oynayan en kıymetli oyuncuda 2 milyon Euro. Göreceksiniz bu takımdan bir kaç oyuncuyu dönem sonu büyük meblağlara öbür kulüplere satacaklar.

Beşiktaş'ın şanssızlığı Avrupa kupalarında birinci maçını bu türlü bir gruba karşı oynaması oldu. ÜZÜLMEYELİM, köyümüze dönelim, Pazartesi günü oynayacağımız Kayserispor maçına konsantre olalım. Ancak yazdıklarımdan da umarım Türk futbolunu yönetenler bir ders çıkarır. Kalın sağlıcakla…