Soykırım ve Savaş Suçları Belgeleniyor

Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin, "Anadolu Ajansı olarak 'Tanık', 'Kanıt' ve 'Sanık' kitaplarımızla bu soykırımı ve savaş suçlarını dünyaya en etkili şekilde duyurmaya devam edeceğiz." dedi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü, Granada Üniversitesi Barış ve Çatışma Enstitüsü (IPAZ) ve Avrupa Arap İleri Araştırmalar Enstitüsü (FUNDEA) işbirliğinde, SAÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde "İsrail- Filistin Çatışması" ana temasıyla bu yıl 7'ncisi düzenlenen "Ortadoğu'da Siyaset ve Toplum Kongresi"nde "Soykırım ve Vicdan" başlıklı oturum yapıldı.

AA Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Karagöz, burada yaptığı konuşmada, soykırım, Gazze ve İsrail kelimelerinin son bir yıldır yan yana geldiğini, daha önce soykırım kavramının dünyada farklı olaylarda duyulduğunu söyledi.

Soykırım ve savaş suçlarının uluslararası hukuk çerçevesinde birer tanımı olduğunu ancak bunun bazı ülkelere uygulandığını bazılarına ise asla uygulanmadığını vurgulayan Karagöz, "Her şeye rağmen dünya akıp giderken biz soykırımların, savaş suçlularının kaydını tutmaya devam ediyoruz. Bu kayıtlar belki bugün Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde herhangi bir yaptırıma dönüşmüyor ama günün birinde dönüşecek. Belki bu cürmü işleyenler bu dünyadan gittiklerinde bile olabilir bu veya yıllar yıllar sonra olabilir ama günün birinde bu suçları işleyenler hukukla adaletle tarihle hesaplaşacaklar." diye konuştu.

Medya alanında faaliyet gösterenlerin bu kayıtları tutmak zorunda olduğuna işaret eden Karagöz, Vietnam Savaşı sırasında yaşanan My Lai Katliamı'nın ortaya çıkarılmasında gazeteci Seymour Hersh'in önemli rol oynadığını anlattı. Bir köyde toplanan 500 sivilin Amerikan ordusundan bir askerin emriyle infaz edildiğini aktaran Karagöz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"ABD bu katliamdan dolayı uluslararası hukukta yargılanmamış çünkü Uluslararası Ceza Mahkemesine temel teşkil eden Roma Statüsü'nün tarafı değil. Uluslararası hukukun bekçisi olması beklenen bir süper güç, Uluslararası Ceza Mahkemesinin ve Roma Statüsü'nün tarafı olmadığı için zaten bu yargılamalardan bir şekilde muaf oluyor. Kendi ceza mekanizması olan ülkeler ve Roma Statüsü'ne de tabi değillerse kendi içlerinde bunu yargılıyorlar. 500 kişiyi bir yere toplayıp infaz eden o ilgili askere ceza verilmiş mi? Verilmiş. Önce müebbet hapis cezası verilmiş, sonra 3,5 yıl ev hapsine çevrilmiş ve ev hapsiyle kurtulmuş."

Uluslararası Ceza Mahkemesinin aktif olduğu ve yaptırım uyguladığı savaş suçlarının da olduğunu dile getiren Karagöz, bunun en son örneğinin Srebrenitsa Katliamı'nda görüldüğünü, gazetecilerin kayıtları, belgeleri çerçevesinde Sırp Slobodan Milosevic ve Radovan Karadzic ile komutanların yargılandığını vurguladı.

"Fosfor bombasını bir şehrin üzerine attığınızda savaş suçu işliyorsunuz"

Karagöz, AA'nın Ekim 2023'ten bu yana İsrail'in Gazze'de yaptığı savaş suçlarını yakından takip ettiğini anlatarak, konuşmasını AA'nın bölgede çektiği fotoğraflar eşliğinde sürdürdü.

İsrail'in kullandığı fosfor bombalarına değinen Karagöz, "Fosfor bombasını boş bir araziye atma hakkına sahipsiniz. Araziyi aydınlatmak ve düşman unsurlarını gözlemlemek şartıyla. Fakat fosfor bombasını burada gözüktüğü üzere bir şehrin üzerine attığınızda şüphesiz, tartışmaya mahal vermeyecek şekilde bir savaş suçuna imza atıyorsunuz." diye konuştu.

Karagöz, AA'nın fosfor bombalarının obüslere yüklenme anını görüntülediğini, fosfor bombalarının kodunun da yer aldığı fotoğraflar çekildiğini belirterek, "Bu fotoğrafı özellikle Uluslararası Ceza Mahkemesine sunduğumuzda sadece bu fotoğraf bile bir ülkenin ceza almasını, savaş suçundan ceza almasını sağlıyor." dedi.

"Bu soykırımları belgeleyerek iz bırakıyoruz"

AA olarak Gazze'deki savaş suçlarını derlediklerini ve "Kanıt" isminde bir kitap çıkardıklarını hatırlatan Karagöz, "Anadolu Ajansı olarak muhabirlerimiz, çalışanlarımız, editörlerimiz, yöneticilerimiz bu kitapla hayatımıza bir anlam kazandırdığımızı düşünüyoruz. Bugün, 'Bu vahşet karşısında bizler neler yaptık' sorusunu kendimize sorduğumuzda ekip arkadaşlarımızla 'Biz tarihe böyle bir kayıt düştük' diyoruz. Kitap, uluslararası hukuk ve Roma Statüsü'nü merkeze alarak İsrail'in işlemiş olduğu savaş suçlarını derlemiştir ve Lahey'de görülen soykırım davasında da en temel delillerden biridir." değerlendirmesini yaptı.

Tarihe bazılarının soykırım yaparak, savaş suçu işleyerek iz bıraktığını belirten Karagöz, şöyle devam etti:

"Bizler de bununla mücadele ederek ve bu soykırımları belgeleyerek bir iz bırakıyoruz. Bu mücadeleyi verirken iki arkadaşımızı da Gazze'de kaybettik. Kendilerine Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. 25 kahraman arkadaşımız da bölgeden en büyük, en önemli, en ses getirecek kanıtları topladı. 'Kanıt' kitabı bir de belgesele dönüştü. O belgeseli Ortadoğu Enstitüsünün film gösterim merkezinde göstermek de iyi olur. Kanıt belgeselini, ABD başta olmak üzere Londra Parlamentosu'nda, Katar'da gösterdik. Şu an Amerika'da 50 farklı şehirde bu belgesel gösteriliyor.

İtiraz edilemeyecek büyük gerçekler vardır, onlar karşısında ezilirsiniz. İşte bu belgesel itiraz edilemeyecek kadar büyük bir gerçekliği gösteriyor. Bu belgeseli izleyen hiç kimse buradaki duruma itiraz edemez, 'ama' diyemez, 'Bir de şöyle bir şey var.' diyemez. Bütün gerçekliği en güçlü iletişim stratejisiyle bu belgeselde dünyaya gösteriyoruz, anlatıyoruz."

"Kanıt" kitabına ek olarak bölgede çalışanların ve mağdurların yaşadıklarının anlatıldığı "Tanık" kitabının da hazırlandığını ve bir belgesele dönüştürüldüğünü ifade eden Karagöz, "Bu belgeselimizi de dünyada pek çok yerde göstereceğiz." dedi.

"Sanık" isimli bir kitap daha hazırladıklarını aktaran Karagöz, şunları kaydetti:

"Bu suçlara karışan, bizzat faili olan ya da destek vermek suretiyle bu suçlarda payı olan herkesi içerecek. Bu savaş suçuna bizzat emir verenler, uygulayanlar ve destekleyenlerin listesi kabarıyor. Anadolu Ajansı olarak 'Tanık', 'Kanıt', ve 'Sanık' kitaplarımızla bu soykırımı ve savaş suçlarını dünyaya en etkili şekilde duyurmaya devam edeceğiz. Uluslararası hukuk, uluslararası düzen iflas etti. İsrail, sadece Gazze'yi vurmadı. Aynı zamanda kurulu olan uluslararası hukuk düzenini, dünya düzenini bozdu.

'Bütün bunlar gerçekken siz niye halen uluslararası hukuk diyorsunuz, uluslararası hukuk düzleminde mücadelenizi sürdürüyorsunuz?' şeklinde bize soranlar oluyor. Biz esasında bugünün bozulmuş, iflas etmiş uluslararası hukuk düzenine göre değil, biz yarın er ya da geç bir gün kurulacak o adil uluslararası hukuk düzeni için bu belgeleri topluyoruz. Bugün iflas etti ama yarın yine birileri çıkar 'Adil bir dünya' der. Birileri çıkar 'Yeni bir dünya düzeni kurulacaktır.' der ve o yeni dünya düzeni kurulur. O zaman işte bu belgeler, bu suçu işleyenlerin başına daha fazla bela olur. Adil bir dünyanın kurulacağına dair umudumuzu hep diri tutalım, çalışalım, çabalayalım. Adil bir dünya kurulduğu gün bugün yapmış olduğumuz bu çalışmaların sonuçlarını o hesaplaşmada alacağız."

Karagöz, Türkiye'nin insan kalitesi ve insan sermayesinden bahsederek, "Bir gün bu dünyada yeni bir düzen kurulacaksa o düzeni kuracak insanlara sahip bir ülke." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin milli teknoloji hamlesiyle başlayan ve gençlere heyecan ve özgüven veren bir durumla karşı karşıya olunduğuna dikkati çeken Karagöz, TUSAŞ'ta milli teknolojiyi, savunma sanayisini ve mühendisleri hedef alan bir terör saldırısı olduğunu, milli teknolojiye, savunma sanayisine sahip çıkılması gerektiğini sözlerine ekledi.

"Onlar gerçek kahramanlar"

Daha sonra öğrencilerin ve basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Karagöz, "boykot" listelerini infografik olarak abonelere servis ettiklerini anlatarak, "Boykotun en tepesinde yer alan şirketlerin bugün cirolarında düşüş, yönetim kademelerinde panik ve hatta pek çoğunun CEO'sunun değiştiğini gözlemliyoruz." dedi.

Bu şirketlerin yönetim algılarını yavaş yavaş değiştirmeye çalıştığını da gördüklerine işaret eden Karagöz, bunların boykotun etkili olduğunu gösterdiğini dile getirdi.

Bölgedeki gazetecilerin yaşadığı zorlukların sorulması üzerine Karagöz, kolay bir iş yapılmadığını, profesyonelliğin bittiği noktalarda olduklarını belirtti.

Karagöz, AA muhabirlerinin yaşadıkları sorunlardan ve bunları çözmek için attıkları adımlardan bahsederek, "Onlar gerçek kahramanlar. Dünya oradaki arkadaşlarımız olmasa bunlardan bihaber olacak. Filistin'de şu ana kadar 170'ten fazla gazeteci bilerek, isteyerek hedef alındı. Arkadaşlarımızın can sağlığını, her 5-6 saatte bir telefon ederek, ulaşarak 'Hayatta mısınız?' Nasıl gidiyor durum?' diye sorarak kontrol ediyoruz." diye konuştu.

AA'nın savaş muhabirliği eğitimi verdiğini hatırlatan Karagöz, "Çok arkadaşımız savaş gördü ama şu ana kadar hiç kimse böyle büyük, vahşi, insanlık dışı bir savaş görmedi." dedi.

Karagöz, din ve etnik temelli dayanışmanın gelecek dönemlerde çok güçlü olmayabileceğini düşündüğünü belirterek, dünyada yeni bir akımın başladığını, itiraz temelli dayanışmanın ortaya çıktığını, bundan ümitli olduklarını kaydetti.