Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Yerhov Cumhuriyet’e konuştu:

Rusya’nın, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da yaşanan en büyük savaşta yüz binlerce asker ve sivil yaşamını yitirdi. Üçüncü yılına girecek Ukrayna savaşının küresel ekonomi, enerji politikaları ve daha birçok alandaki etkileri sürmeye devam ediyor. Savaşın sonlanmasına ilişkin henüz bir umut görünmüyor, buna karşın Ukrayna’nın Kursk bölgesine gerçekleştirdiği karşı saldırılar ise uzmanlara göre savaşın seyrini değiştirebilir. Moskova’nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, bölgesel gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. İşte o röportaj...

Ukrayna’nın, Kursk’a saldırılarını ve enerji tesislerine olası zararını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ukrayna’nın Kursk’daki operasyonu Rus ordusunu Donetsk ve Lugansk’da devam eden çatışmaların ana istikametinden uzaklaştırmayı amaçlıyor. Ukrayna müfrezeleri, Rusya topraklarına sızmaya çalışıyorlar (14-15 Eylül’de bu türden 6 girişim oldu), Rus sınırına 10-20 km mesafede durduruldular. Ukrayna topraklarına geri itiliyorlar. Hem Kiev hem de Batı, konuyu Ukrayna’nın neredeyse yeni bir cephe açacağı ve orada sanki yarın Moskova’yı alacaklarmış gibi başarılar elde edeceği şekilde sunmaya çalışacaklar. Aslında durum böyle değil. Rus ordusu, ana istikamette taarruza devam ediyor. Komutanlığımız insanları korumak için mümkün olan her yolu denediği için süreç hızlı ilerlemiyor. Çernobil felaketi hâlâ hafızalarımızda ancak Kursk Nükleer Güç Santralı (NGS), Ukrayna’nın insansız hava araçları ve füzeleri tarafından imha edilirse, Çernobil bunun yanında güllük gülistanlık kalır. Böyle bir tehlike son derece gerçektir. Ukrayna, Zaporojye Nükleer Güç Santralı’nı sistematik olarak bombalıyor ve Kursk NGS’ye saldırılarını giderek arttırıyor.

Ukraynalı doğalgaz şirketi Naftogaz ile Rus Gazprom arasında 2019 yılında Ukrayna üzerinden Avrupa’ya 2021-2024 yılları için senede 40 milyar metreküp doğalgaz transit geçişi öngören bir anlaşma imzalandı. Ukrayna Bakanlar Kurulu, anlaşmanın 2024 sonrası için uzatılmayacağını duyurdu. Anlaşmanın uzatılmaması Rusya’yı nasıl etkileyecektir?

Rusya, kendi gazına sahipti, sahiptir ve sahip olacak. Güvenilir bir “mavi yakıt” tedarikçisiydi, tedarikçisidir ve öyle olmaya devam edecek. Diğerleri ise, enerji güvenliklerini öngörülemeyen Kiev rejimine ve onun Batılı patronlarına emanet edip etmemeleri konusunda iyi düşünsünler.

Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, savaşı sonlandırmayı amaçlayan gelecekteki bir barış konferansına Rusya’nın dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Rusya’nın barış konferanslarına karşı tutumu nedir?

Türk temsilciler sürekli Rusya’nın katılımı olmadan barış hakkında konuşmanın ve konferans düzenlemenin anlamsız olduğu fikrini savunuyorlar. Bu kesinlikle doğru ancak birilerinin bu bakış açısına kulak verdiğini ne görüyoruz ne de duyuyoruz. Tam tersine Batı’da, Moskova’ya verilen bir ültimatomdan başka bir anlam ifade etmeyen sözde “Zelenskiy formülü” temelinde Bürgenstock’a benzer uluslararası forumların Rusya olmadan yapılması konusunda ısrarlara devam ediliyor. Rusya’yı “barış konferansına” davet etmek istediklerini söylerken kastettikleri tam olarak bu. Orada ona bu ültimatomu verip onu kabul etmeye zorlamak için. Öyleyse bu tür gösterilere katılmadığımız ve katılmayacağımız aşikârdır.

Savaş ancak hangi şartlarda bitebilir? Savaşın güncel durumu nedir?

Askeri faaliyetler genellikle kaybeden tarafın teslim olmasıyla sonuçlanır; ne “Zelenskiy formülüne” ne de başka bir formüle göre Rusya teslim olmayacak. 2.5 yıl önce, İstanbul’da Türkiye’nin yardımıyla, Rus ve Ukrayna heyetleri, silahlı faaliyetlerin durdurulmasına ilişkin önemli bir belgeye ulaşmış ve hatta onu paraflamış görünüyordu. Ancak sonra ABD ve Büyük Britanya, Zelenskiy’in bu anlaşmayı imzalamasını açıkça yasakladı.

Polonya ve Romanya gibi çevre ülkeler savaş süresince Rus insansız hava araçlarının ülkelerinin hava sahalarını birçok kez ihlal ettiğini bildiriyor. Buna ilişkin bir yorumunuz var mıdır?

Rusya’ya karşı “vekalet savaşına” katılan tüm Doğu Avrupalı NATO üyeleri, bu tür bir katılımın büyük bir bedeli olduğunu çok iyi anlamalılar.

‘İKİ ÜLKE DE ABD İLE İŞ YAPMAYA MAHKÛM’

ABD seçimlerinde adayları Rusya’ya tutumları açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Burada, iki siyasi şahsiyet arasındaki bir çekişme değil, küresel oligarşinin iki grubu arasındaki küresel çapta bir mücadele söz konusudur. Aralarında ciddi görüş ayrılıkları var ancak genel olarak bunlar, yeni-sömürgeci politikaları daha rahat nasıl uygulayabilecekleriyle ilgili. ABD seçimlerini kim kazanırsa kazansın, hem Rusya hem de Türkiye onunla iş yapmaya mahkûm olacaktır. Elbette kendi yetenekleri ve anlayışları kadar.

Türkiye-Suriye normalleşme sürecine ilişkin ne söylemek istersiniz? Yakın zamanda Rusya işbirliğiyle planlanan bir toplantı var mıdır? Normalleşme Rusya tarafından destekleniyor mu?

Rusya, Türkiye ve Suriye’nin ikili ilişkileri normalleştirme konusunda anlaşmaya varmasına yardımcı olmak için geçmişte hiçbir çabadan kaçınmadı ve şimdi de kaçınmayacaktır. Bunun zamanının geldiğini düşünüyorum. Bu, özellikle iki ülkenin liderlerinin son zamanlarda yaptığı olumlu açıklamalarla kanıtlanıyor. Henüz bu tür bir temasla ilgili spesifik ayrıntılar olmamasına rağmen, yeni bir toplantı için hazırlık yapmanın yararlı olacağını düşünüyoruz.