Ölü taklidi yaparak kalaşnikoflu katliamdan kurtulmuştu: Katilleri böyle tespit etti
Eşi ve kızı ölmüş, kendisi ve 3 çocuğu yaralanmıştı. Katilleri aracın uzun yanan farlarından, seslerinden ve birbirine hitabından tespit etti.
Diyarbakır’da Abdurrahman Dağ’ın aracını gece karanlığında kalaşnikofla tarayarak eşi ve kızını öldüren, kendisi ve üç çocuğunu da yaralayan 4’ü tutuklu 6 sanıklı davada mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme 3 sanığı iki kez ağırlaştırılmış müebbet 4 kez de 18’er yıl olmak üzere 72’şer yıl hapisle cezalandırdı. 2 sanık beraat ederken, 1 sanık hakkındaki yakalama kararının ise devamına karar verildi.
Merkez Bağlar İlçesinin Buyuransu Köyünde iki yıl önce Ramazan bayramında akraba ziyaretinden dönen 5 kişilik Dağ ailesinin içinde bulunduğu aracın kalaşnikof silahlarla çapraz ateşe alınarak 2 kişinin ölümü, 4 kişinin yaralandığı olayla ilgili dava karara bağlandı. 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada tutuklu 4 sanık hazır bulundu. Cumhuriyet Savcısı Hikmet Büyük esas hakkındaki mütalaasında, tutuklu sanıkların cezalandırılmalarını, tutuksuz sanık Mehmet Emin Hubel’in de tutuklanmasını talep etti.
"OLAY YERİNE GİTTİĞİMİZDE JANDARMA HENÜZ GELMEMİŞTİ"
Duruşmada tanık olarak dinlenen Kemal Çadırcı, olay günü akşam köyde kalabalık olduğunu belirterek, “Abdurrahman Dağ’ın aracının tarandığını öğrendik. Olay yerine gittiğimizde jandarma henüz gelmemişti. Benden önce köydeki araçlar ile yaralıları hastaneye götürmüşlerdi. Hastanede Abdurrahman'ı gördüm, ağzından yaralıydı. Abdurrahman elini kaldırarak, ‘Millet ben belki ölürüm, Kafo ailesi beni öldürdü’ dedi. Olay öncesinde Abdurrahman ile Kadri'nin ailesi arasında husumet olduğunu tüm köy bilmektedir. Husumetin sebebi Abdurrahman'ın ajan olduğu meselesidir. Karşı taraf, ‘Abdurrahman, mahkûmlarımızı yakalatıyor’ diyorlardı. Ben Abdurrahman'ın kız kardeşi Saliha ile evliyim” dedi.
"CİNAYET FİRARİSİNİ BENİM İHBAR ETTİĞİMİ DÜŞÜNÜYORLARDI"
Eşi ve kızı öldürülen, kendisi ve üç çocuğu yaralı kurtulan Abdurrahman Dağ ifadesinde, “Emrah Hubel ile Abdurrahim Göl işlenen bir cinayetten dolayı firardı. Bu kişileri benim ihbar ettiğimi düşünerek bana husumet beslediler. Akraba olduğumuz için şikâyette bulunmadım. Olaydan üç ay önce de bana haber gönderip, “Bunu senin yanına bırakmayacağız. Bedelini ödeyeceksin” dediler. Bayramın birinci günü annemin mezarını ziyaret ettim. Burada karşılaştığım Sedat Botan sessizce yanaşıp, “Ömrün az kaldı” dedi. Ertesi gün akraba ziyaretinden dönerken aracım gece karanlığında çapraz ateşe alındı. Yaralanınca kendimi araçtan dışarı atıp ölü taklidi yaptım. Sedat’ın sesini duydum. Yanındakilere yüksek sesle, “Abdullatif, Emrah, kaçın köylüler geliyor” diye seslendi. Bu sırada Mahsum Fırat’ın sesini duydum. O da, “Tamam amca, işleri bitti” dedi. Kayalıklardan kaçtılar” dedi.
“ÖLÜ TAKLİDİYLE SESLERİNİ DUYDUM"
İlk merminin ağzına, diğerlerinin de sol ve sağ göğüs bölgesine geldiğini anlatan Abdurrahman Dağ, “Sedat Botan’ı elinde silahla gördüm. Eşim bana ‘Sen yaralandın mı?’ diye sordu. Ailem zarar görmesin diye el frenini çekip kendimi araçtan dışarı attım. Eşime kurşun gelmesin diye kafasını tutup torpidonun altına saklamaya çalışırken eşimden ‘Ay’ diye bir ses geldi. Eşimin kafasının elimden kaydığını görünce öldüğünü anladım. Bu sırada ateş devam ettiği için ben ölü taklidi yaptım. Seslerinden ve aracın farlarının açık olmasından dolayı Mahsum Fırat ile Abdullatif Fırat’ı net biçimde gördüm. Abdullatif benim de ölmüş olduğumu düşündüğü için yanındakilere, ‘Bunun anasını sinkaf ettik. Arabada kimseyi sağ bırakmayın’ dediğini duydum. Abdurrahim Göl’de yanımdan geçerken bana Kürtçe, ‘Seni sinkaf edeyim, hiç ölmeyeceğini mi düşündün’ dedi. Köyün önde geleni olduğu için kimse ondan habersiz hareket etmez” dedi.
"ONU ÖLDÜRÜP KANINI ALNIMIZA SÜRECEĞİZ"
Mahkeme heyeti, olay günü Abdurrahman Dağ’ın kullandığı aracın çapraz ateşe tutulmasıyla Abdurrahman Dağ (50) ile kızı Songül (16), oğulları Mahir (9) ve Mehmet Dağ’ın (15) ağır yaralandığını, eşi Garibe (45) ile kızı Nayime Dağ’ın ise (19) hayatını kaybettiğini belirtti. Sanıkların kendi aralarında olay öncesi konuştukları ve Abdurrahman Dağ’ın kendilerini ihbar ettiği için, “Devletin ajanıdır, köpeğidir. Onu öldürüp kanını alnımıza süreceğiz” dedikleri bildirildi.
KENDİLERİNİ İHBAR ETTİĞİ DÜŞÜNCESİYLE AİLEYİ TARADILAR
Mahkeme, kendilerini jandarmaya ihbar ettiğini düşünen sanıkların olay günü bayram ziyaretinden dönen Abdurrahman Dağ ile ailesine pusu kurup beklediklerini, Dağ’ın kullandığı aracı gördükleri sırada kalaşnikof otomatik tüfeklerle aracı seri biçimde taradıkları kaydedildi. Öncesinde Dağ’ı tehdit eden ve aralarında husumet bulunan sanıkların, ölü taklidi yapan Abdurrahman Dağ tarafından teşhis edildikleri ve yakalandıkları vurgulandı.
3 KİŞİYE 2’ŞER KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET HAPİS
Mahkeme aracın taranmasında aktif rol aldıkları belirlenen tutuklu sanıklardan Abdurrahman Göl’ün halen firarda olup yakalanamadığı için dosyasının başka bir esasa kaydedilerek yakalanmasının beklenmesine, olayın azmettiricisi olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Kadri Fırat ile tutuksuz Mehmet Emin Hubel’in delil yetersizliğinden beraatlarına karar verdi.
Tutuklu sanıklar Emrah Hubel, Abdullatif Fırat ile Sedat Botan ise, aracı tarayarak anne ile kızını öldürdükleri için 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı. Mahkeme 3 sanığı baba Abdurrahman Dağ ile 3 çocuğunu ise silahla tarayarak kasten öldürmeye teşebbüs ettikleri için yaralanan her kişiye karşı 18’er yıl 4 kez olmak üzere toplam 72 yıl hapisle cezalandırdı ve haklarında haksız tahrik ve iyi hal indirimi de dahil hiçbir indirim uygulamayıp hükmen tutukluluk hallerinin devamına oy birliğiyle karar verdi.