Kulüplerin derdi başka!

Haziran ayında genel kurulda göreve gelen Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yeni yönetim kurulu fırsat buldukça başkanlar düzeyinde sık sık bir araya geliyor. Bu tabii ki Türk futbolu adına önemli bir süreç. Sorunu “yeteerr” deyip kesip atma metodu yerine, bir araya gelip istişarelerde bulunmak, Türk futbolunun kalkınması adına projeler üretmek önemli gelişme. Son iki toplantının birinde Kulüpler Birliği toplantısına katılan TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, öncelikli olarak naklen yayın gelirleri

Haziran ayında genel kurulda göreve gelen Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yeni yönetim kurulu fırsat buldukça başkanlar düzeyinde sık sık bir araya geliyor. Bu tabii ki Türk futbolu adına önemli bir süreç.

Sorunu “yeteerr” deyip kesip atma metodu yerine, bir araya gelip istişarelerde bulunmak, Türk futbolunun kalkınması adına projeler üretmek önemli gelişme.

Son iki toplantının birinde Kulüpler Birliği toplantısına katılan TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu, öncelikli olarak naklen yayın gelirleri konusundaki serzenişleri dinlemiş, korsan yayını önlemek için tedbirler alınması konusunda fikir alışverişinde bulunmuştu. Hafta başında yine kapalı kapılar ardında yapılan ve 4 kulübün başkanının yer aldığı toplantı sonrasında 'ezeli rekabet, ebedi dostluk' üzerine mesajlar verildi. Kulağa hoş gelen bu tutum, gel gör ki bu coğrafyada çok da karşılık bulmadı, bulamaz da...

Sorumsuz davranan yönetim kurulu üyeleri ile teknik direktörlerin popülist yaklaşımla üslubu ve konuşmaları böyle bir zeminin oluşmasına izin vermez.

Kulüp başkanları dostluk inşa edecekse ve bunda samimiyse önce kurdukları; tehdit, taciz ve tahrik içerikli konuşmalardan arınmaları gerekiyor.

Menajer, futbolcu ve aracı ücretinde bonkör davranan kulüpler, iş devlete olan borçlara gelince ne hikmetse mağduru oynuyor.

Trabzonspor dışında banka borçlarından kurtulan yok.

Yetmedi uçurtma kuyruğu gibi arkadan gelen sigorta borçları konusunda da hayalci davranıyorlar. İşte bu hayalcilik, kulüplerin ekonomik olarak içinde bulunduğu girdabı daha da büyütürken, TFF ile yapılan toplantıların içeriğinde baş köşede duruyor.

Sadece 4 kulübün bir araya gelmesiyle çözülemeyen bu büyük ekonomik külfetin çözümü için amaç içerisine diğer kulüpleri de katıp önüne de TFF başkanını koyarak devletin kapısını çalmak.

O kapı açılır-açılmaz bilmem, ama bildiğim bir şey varsa o da bu kadar sorumsuz davranışlar sonrasında kronik hale gelmiş veresiye defterinin yırtılıp atılamayacağıdır.

Bu toplantıların bir başka önemli konusu ise hiç kuşku yok ki hakem hataları. Bıraktık düdük çalıp, bayrak kaldıranı, ekran başında olur olmaz kararları veren ve varlıklarını ispat etmek için hakemleri VAR’a çağıran meslektaşları.

Hemen hemen her maçta “ben de VAR’ım” dercesine zaten kör topal giden oyunu bir de dakikalarca durdurmaları herkesin canına tak etti.

Milli arada TFF geçen yıl uygulanan yabancı VAR hakemini yeniden gündemine alarak hayata geçirebilir ve geçirmelidir.

Türkiye’de liglerin 10. haftadan sonra başladığını var sayarsak, bu zamana kadar yapılan sınavlarda VAR hakemleri sınıfta kalmıştır.

Patron zaten sahadaki hakemi anlayacağını, VAR’ı affetmeyeceğini baştan söylemişti.

Kulüpler de yabancı VAR hakemi konusunda görüş birliğine vardığına göre değişim yakındır.