Kazakistanlı emekli albayın ifadesi tüm sanıkları kurtardı
Bütün tutuklu sanıkların tahliye edildiği Necip Hablemitoğlu Davası'nın seyrini sürpriz tanık değiştirdi. 18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürülen ve 20 yıl faili meçhul kalan cinayetle ilgili olarak 20 yıl sonra 7 kişi tutuklandı. 'Cinayet çözülüyor' derken Kazakistanlı emekli albayın ifadesinden sonra tutuklu sanıklar serbest bırakıldı. Savcı Zafer Ergül, karara itiraz etti. 29. Ağır Ceza Mahkemesi bu hafta kararını verecek.
Tarihçi ve yazar Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde öldürüldü. Cinayetten yarım saat saat sonra olay yerindeydim. Hablemitoğlu'nun cenazesi karın, buzun üzerimdeydi. Eşi Şengül Hanım, “Ağlamayacağım, sana kıyanları sevindirmeyeceğim” diyordu. O günlerde devlet yetkilileri “Bu cinayeti çözmek devletin namus borcudur” dediler. Şengül Hanım ve iki kızı, bu borcun ödenmesi için yıllarca bekledi. Gazeteci Zihni Çakır, eski Özel Kuvvetler mensubu Nuri Gökhan Bozkır'ın kendisine anlattığına göre, Hablemitoğlu'nu Özel Kuvvetler mensubu Tarkan Mumcuoğlu öldürdü, kendisi de Tarkan'ı otomobiliyle olay yerinden kaçırdı. Bozkır, Ukrayna'ya gitmişti. Yoğun çabalar sonucu bu kişi yurda getirildi. Öldürme emrini Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın efsane isimlerinden Lievent Göktaş'ın verdiğini öne sürdü. Dana sonra ise bu ifadesini kabul etmedi.
SON DURUŞMADA NELER OLDU?
20 yıllık faili meçhul cinayetin çözülmek üzere olduğu, tutuklu sanıkların ağır cezalara çarptırılacağı bekleniyordu. Ancak geçen hafta yapılan son duruşmada ilginç gelişmeler oldu. Bu gelişmeyi, Levent Ersöz'ün avukatı Hüseyin Ersöz, SÖZCÜ'ye şöyle anlattı: “Son duruşmada Necip Hablemitoğlu davasında çok önemli bir aşama geçildi. Savcının soruşturma aşamasında bize göre eksik olarak dinlediği bazı tanıkların, duruşmada ayrıntılı bir şekilde beyanları alındı. Bunlardan belki de en önemlisi Kazakistan’da görevli olan, cinayet tarihi olan 18 Aralık 2002’de Tarkan Mumcuoğlu’nun, savcının iddiasına göre Kazakistan’dan yasadışı yollarla Türkiye’ye geldiği ve cinayet işlediği şeklindeydi. Ama bununla ilgili olarak bize göre somut nesnel bir delil ortaya koyamamıştı.”
Av. Hüseyin Ersöz
EMEKLİ ALBAYIN İFADESİ
Mumcuoğlu'nun o tarihte Kazakistan’daki görevi sırasında kurs vermiş olduğu Kazak subaylardan albay rütbesi ile emekli olmuş olan bir asker geldi. O, kursu bizzat Tarkan Mumcuoğlu’nun verdiğini, o tarihte VIP koruma kursu aldığını belirtti. Albay “Kurs aralık ayının başında başlayıp aralık ayının sonunda bitmişti. Tarkan Mumcuoğlu, bu eğitimi verdi. Hatta 23 Aralık'ta kurs bitim belgelerini kendisi verdi. Mumcuoğlu'nun o dönemde yapılan tatbikatta da Kazakistan'da olduğuna tanıklık ederim' dedi.
3 TANIK DAHA
Tarkan Mumcuoğlu ile beraber Kazakistan’a giden Özel Kuvvetler’de görevli iki astsubay ve bir subay da dinlendi. Onlar da yine Tarkan Mumcuoğlu’nun Kazakistan’dan ayrılmadığını, askeri bir kargo uçağının o tarihte Türkiye’den Kazakistan’a gelmediğini ve bütün eğitim faaliyetlerinin başında Tarkan Mumcuoğlu'nun durduğunu söyledi. Hatta bu astsubaylardan biri '23 Aralık'ta kurs bitimi belgesi verdiklerini, bu tarihin pazartesi gününe denk geldiğini, bu belgenin en iyi ihtimalle cuma günü imzalatıldığını, imzalatan kişinin Tarkan Mumcuoğlu olduğunu' söyledi. Yine beyanlarından biri de bu astsubayın söz konusu kurs bitim belgesinin dizaynının üzerinde yaklaşık 2-3 gün çalıştıklarını, Tarkan Mumcuoğlu'nun bu konuda kendisini yönlendirdiğini söyledi. Yani 20 Aralık'ta bu belgeler askeri ataşeye imzalatıldığına, 2 -3 gün de bunun üzerinde uğraşıldığına göre geriye gittiğinizde yine cinayet gününü yani 18 Aralık'a geliyorsunuz.' Astsubay da bu sözleriyle Tarkan Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da olduğunu söylemiş oluyor.
HEPSİNİN TAHLİYESİNE
Bütün bunların hepsini göz önünde bulunduran mahkeme, Tarkan Mumcuoğlu'nun Kazakistan'da olduğuna dair bir tespitin artık bulunduğunu, diğer sanıkların da Tarkan Mumcuoğlu'yla yani cinayeti işleyen kişiyle irtibatta olduğu iddiasının, iddianamede olduğunu, Tarkan Mumcuoğlu Kazakistan'daysa diğerlerinin Tarkan Mumcuoğlu'yla bağlantısı kurulduğundan dolayı gerçek faillerinin tespit etmeksizin bu kişilerin tutuklu kalması mümkün olamayacağından bahisle herkesin tahliyesine karar verildi.”
28. Ağır Ceza tahliyeleri savundu. İtirazı 29. Ağır Ceza inceleyecek.
ESKİ MİLLETVEKİLİ DE DİNLENDİ
Davanın önemli kanıtlarından biri de 2002 yılında milletvekili olan Ramazan Toprak'ın tanık olarak dinlenmesiydi. Ramazan Toprak ifadesinde şunları söyledi: “Bu cinayetin işlenme sebebinin Necip Hablemitoğlu’un adının 2002 senesinde MİT Müsteşarlığı’nda geçmesiydi. Albay Mustafa Levent Göktaş'ın da ismi yine aynı görev için geçtiği için Mustafa Levent Göktaş'ın bu sebeple Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek isteyeceği hususuydu. İddia makamı buna inandı. Tetikçi olarak nitelendirilen Tarkan Mumcuoğlu'nun cinayet tarihinde Kazakistan’da olmasının yanında, bu meselenin yani Necip Hablemitoğlu'nun MİT Müsteşarlığı’na isminin geçmesi çok önceki bir tarihe dayanıyordu. Bu çok fazla kişi tarafından bilinmiyordu. Necip Hablemitoğlu, aslında kibarca bu göreve talip olduğunu, Milletvekili Faruk Çelik aracılığıyla Abdullah Gül’e ve Recep Tayyip Erdoğan’a ilettirdi. Hatta Abdullah Gül ile bu konu ile ilgili toplantı yapıldı. Ancak bir iki gün içerisinde konu netleşti ve gündemden kalktı. Bir süre sonra Necip Hablemitoğlu, bana ‘Sizi tanıdıktan sonra AKP’ye bakış açım değişti' dedi. Benden, Ak Parti milletvekilliği talep etti.”
AYLAR ÖNCE RAFA KALKMIŞ
Avukat Hüseyin Ersöz, iddiasına göre Ramazan Toprak, Göktaş'ın bu isteğini Recep Tayyip Erdoğan’la paylaştı. Ama Erdoğan bu konuya sıcak bakmadı ve milletvekilliği işi de gündemden kalktı. Ersöz, eski milletvekili Ramazan Toprak'ın açıklamasını şöyle yorumladı: “Aslında Necip Hablemitoğlu'nun MİT Müsteşarlığı meselesinin aylar öncesinden rafa kaldırıldığı ve gündemden kalktığı anlaşılıyor. Böyle bir durumda da yine cinayetin bu sebeple işlenmiş olabilme ihtimali ortadan kalkıyor.
GAZETECİNİN SÖZLERİ
Duruşmada, son olarak Gazeteci Zihni Çakır dinlendi. Çakır'ın ifadesinin soruşturmanın sıhhati açısından önem taşıdığını vurgulayan Avukat Ersöz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zihni Çakır, soruşturma aşamasının başlangıcında savcının kendisine bir takım evraklar verdiğini, bunları WhatsApp üzerinden davanın bir numarasına ve başlangıçtaki sözde itirafları yaptığı ileri sürülen sonra bu bayanlarından dönen Gökhan Nuri Bozkır'a ilettiğini söyledi. Yani bir nevi soruşturmanın gizliliği ihlal edildi. Bu dosyanın başlangıçta tanığı, bilgi vereni konumundaki Gökhan Nuri Bozkır'a iletilerek soruşturma bir anlamda yönlendirildi. Hatta Bozkır'a, savcının e-mail adresinden gönderdiğini ve bu e-mail adresi üzerinden de yazışmaların yapıldığını ifade etti. Bunlarda yine önemli tanıklık noktalarından bir tanesiydi, soruşturmanın sıhhatti açısından önemliydi. Bunlar tahliye kararının verilmesinde çok önemli etken oldu.”
Hablemitoğlu'nun avukatı Ersan Barkın: Önemli belgelerimiz var
Necip Hablemitoğlu'nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu'nun avukatı Ersan Barkın, tutuklu 6 sanığın da serbest bırakılmasını SÖZCÜ'ye şöyle değerlendirdi: “Soruşturma Savcısı Zafer Ergün, tahliyelere bir üst mahnkemeye itiraz etti. 29. Ağır Ceza Mahkemesi itirazı değerlendirecek. Onun kararını beklemek gerekiyor. Biz, yargılama başladığı andan itibaren sanıkların tutukluluk hallerine ilişkin bir değerlendirme yapmadık. İnsanların özgürlük durumları söz konusu. Mahkeme, mevcut delilleri yeterli görür görmez bu mahkemenin takdiri.”
İddianamede, tetikçi olduğu belirtilen Tarkan Mumcuoğlu'nun olay tarihinde Türkiye'de olmadığına dair tanık tarafı deliller sundu. Buna karşın hala toplanmayan telefon HTS kayıtlarıyla ilgili deliller, bilir kişi raporları var. İddianamede var olup da sanık tarafının doğru olmadığını ifade ettiği HTS iletişim kayıtları daha sonra mahkemeye Turkcell tarafından gönderildi. Bunların da doğru olduğu saptandı.
Av. Ersan Barkın
FETHULLAH GÜLEN DE BIRAKILIRDI
Davaya objektif bakmaya çalışıyorum. Biz ‘Bu katildir, bu senin eşini öldürmüştür' denmesinden memnun olacak değiliz. Gerçekten katil değilse. İnsanlar boş yere cezaevinde yatmasını da istemeyiz.”
Tarkan Mumcuoğlu'nun Türkiye'de olmadığını hadi kanıtladılar. Bu cinayetin Tarkan Mumcuoğlu Türkiye'de değilse kalan diğer sanıkların hiçbirinin de bu cinayetin içinde değildir biçiminde varsayım doğru bir varsayım değil. Eğer bu varsayım doğruysa Fethullah Gülen firari değil. Bu duruşmada, Türkiye'de tutuklu olsaydı demek ki Fethullah Gülen de tahliye edilecekti. Bu varsayım doğru değil. Bu yüzden bugün mahkeme kararının beklenmesini doğru buluyorum.”