Karar yazarı Oğur: Türkiye’nin Suriye’de eli güçlendi; barış sağlamak ilk defa PKK’nın da Türkiye’nin de çıkarına olacak

Karar yazarı Oğur: Türkiye'nin Suriye'de eli güçlendi; barış sağlamak ilk defa PKK’nın da Türkiye’nin de çıkarına olacak

T24 Haber Merkezi

Karar yazarı Yıldıray Oğur, tarihte zaman zaman Kürt sorunu çözümü ve PKK'ya silah bıraktırmak için bir çok kez harekete geçildiğini ifade ederek, "Ne şansızlık ki Türkiye’nin esnediği ve açıldığı anlarda, bölgesel krizler çıktı ve PKK fırsatları değerlendirmeyi tercih etti, PKK’nın çözüme yakın olduğu anlarda ise Türkiye gerekli esnekliği gösteremedi." dedi. Oğur ancak, Suriye'de yaşananların ardından barış sağlamanın ilk kez Türkiye'nin de PKK'nın da çıkarına hizmet edeceğini kaydetti. Oğur, "Suriye’de Türkiye’nin eli güçlendi, YPG’nin eli zayıfladı.  PKK’nın Türkiye’ye karşı savaşını bitirmeye ikna edilmesi için elde büyük bir fırsat var." ifadelerini kullandı. 

Abdullah Öcalan'ın 1999 yılında yakalandığında da terör örgütüne silah bırakma çağrısı yaptığını hatırlatan Oğur'un köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:

"Halbuki Öcalan, yakalandıktan sonra PKK’ya silah bırakma çağrısı yapmıştı, PKK’lılar Türkiye’den çekilmiş, PKK kendisini fesh ettiğini açıklayıp Avrupa’da KADEK diye bir parti kurulmuştu.

Ama sonra 2003’de ABD’nin Irak’ı işgali ve Saddam’ı devirmesiyle PKK beklenmedik bir fırsat yakaladı, Bekaa’dan Kandil’e taşındı, dağılan Saddam ordusundan yüklü miktardan cephanelik buldu.

PKK’nın neredeyse son İsrail saldırılarıyla Hizbullah’ın ve Hamas’ın sönümlenmesinden sonra bölgede hatta dünyada ayakta kalan tek silahlı örgüt olması üzerinde durulmayı hak ediyor.

PKK, Türkiye’nin esnememesi ve uluslararası fırsatlarla ömrünü uzatmış bir örgüt.

Öcalan’ın 1999’da yakalanması, Öcalan’ın PKK’yı lağvetmek için attığı adımlara rağmen, Kürt dosyasında askerlerin baktığı Ankara esnemedi.nVe 2003’de Irak işgaliyle PKK yeni bölgesel ittifaklar ve imkanlar elde etti.

Ne şansızlık ki Türkiye’nin esnediği ve açıldığı anlarda, bölgesel krizler çıktı ve PKK fırsatları değerlendirmeyi tercih etti, PKK’nın çözüme yakın olduğu anlarda ise Türkiye gerekli esnekliği gösteremedi.

Sonuçta 40 yıldır Kürt sorunu ve PKK konuşuyoruz. 25 yıl sonra tekrar Van’da bu konuları konuşmak ilginç bir deneyimdi.

Çünkü bu kez yine bir bölgesel kriz var, Türkiye bu krize karşı yine bir teklifle masada, PKK yine bir karar verecek. Bahçeli, 1 Ekim’de açılıma başladığında Türkiye’nin teklifi havadaydı ve PKK’nın Suriye’de başka seçenekleri de vardı. Ama bugün itibarıyla Suriye’de Türkiye’nin eli güçlendi, YPG’nin eli zayıfladı.

Bahçeli’nin PKK’ya Türkiye’ye karşı silah bırakma teklifi karşılığı Suriye’de verilmek üzere daha cazip bir teklif haline geldi. Van’daki toplantıda bu konuda ümitvar olanlar da vardı, umutsuz olanlar da.


Suriye ile Türkiye’deki çözümün bir bağlama oturduğunu düşünenler çoktu ama toplantıdan bir gün önceki Hakan Fidan’ın YPG açıklamalarıyla bunun zorlaştığını düşünenler de vardı. Toplantıda süreçle ilgili kamuoyu araştırma sonuçları açıklandı. Bu haliyle bile yüzde 40 destek olması çok iyi bulundu.

PKK’nın silahının anlamsız hale geldiği, güçlenen siyaseti ve Kürtleri kriminalize etmekten başka bir işe yaramadığı, PKK’nın artık Kürt sorununda sonuç değil, sebep haline geldiği de söylendi. Bahçeli’nin bir devlet aklını temsil edip etmediği tartışıldı. Ama 2015’de Suriye’de düşen çözüm, 2025’de yine DSuriye’den düştüğü yerden kalkalabilir. İlk defa iki tarafın da çıkarına olan bir fırsat var.


Türkiye eğer Suriye’deki gücünü hevesli bir yayılmacılıkla değil de, emperyal bir soğukkanlıkla kullanırsa, Kuzey Suriye ve bölünmeye değil, Şam’a ve büyümeye yoğunlaşırsa bir taşla iki kuş vurabilir. Neredeyse 20 milyon Kürdün yaşadığı Türkiye’deki meseleleri ve talepleri unutmuş, sadece 2 milyon Kürdün yaşadığı Rojava’ya ilgisini çevirmiş PKK’nın Türkiye’ye karşı savaşını bitirmeye ikna edilmesi için elde büyük bir fırsat var.


Öcalan’ın konuşması ve konuşmasının etkisi açısından da bugün iki hafta öncesine göre şartlar daha müsait hale geldi. Ama Van’daki toplantıda, Türkiye’nin 100 yıllık Kürt sorununun en hararetli kısmı sınırımızın ötesindeki Kürt kasabaların statüsü meselesi olunca, esas ümidi ve değişimi çok az insan görebildi."