İYİ Parti’den 2025 Bütçesine Eleştiri
(TBMM) - İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, TBMM Genel Kurulu'nda, "2025 bütçesi tam bir zülüm bütçesidir. Bu bütçe kendi yandaşlarını korurken dar gelirliye zülüm olarak dönen bir bütçe. Beş yıl içinde yüzde bin 241 vergi artışı var. Yaptığınız tek şey ya vergi almak ya para basmak ya da tefecilerden borç almak. Üretelim, istihdam yapalım derdiniz yok çünkü baktığınız her yerde rant gören anlayışa sahipsiniz" dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin tümü görüşülüyor. İYİ Parti grubu adına Buğra Kavuncu, Turhan Çömez ve Erhan Usta konuşma yaptı.
Kavuncu: "Sorunun sebebi olan çözümün aracı olamıyor"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, sistem değiştikten sonra her bütçenin adeta bir felaket habercisine döndüğünü belirterek, "Bizi felakete götürecek hiçbir teklife bugüne kadar 'evet' demediğimiz gibi bu bütçeye de bu zulüm bütçesine de 'hayır' diyoruz" dedi. Kavuncu, özetle şöyle konuştu:
"Milli İstihbarat Teşkilatımızın, Milli Savunma Bakanlığı'nın, Savunma Sanayi Başkanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın bütçelerine 'evet' dedik. Bu bütçe görüşmelerinde AK Parti'nin örtülü itiraflarını dinledik. Hani 'Yaparsa AK Parti yapar' diyorsunuz ya, bu bütçe görüşmeleri adeta 'Mahvederse AK Parti mahveder'in bir ifşası oldu. Kabine üyeleri parlamenter sistemdeki Bakanlar gibi karar verici bir statüye sahip değiller. Yeni sistem ile Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Bakanların statüsünü aslında Bakan değil, en doğru ifadeyle yüksek bürokratlık sıfatıyla ifade etmek daha doğru olacak. Kendi kaderini bile bir kişinin iki dudağı arasına bırakan Bakanların bir milletin kaderine sahip çıkmasını nasıl bekleyebiliriz? Bir kez daha anladık ki sorunun sebebi olan çözümün aracı olamıyor.
Genel Başkanımız biz bütçe görüşmelerini yaparken deprem bölgesini ziyaret etti. İnsanlar halen konutlarını almakta zorlanıyorlar, konteynırlarda kalıyorlar. Buradaki şartların ağır olduğu, bazı depremzedelere 1,5 yıl sonrasına konut teslim edilme sözü verildi. Bu gezide öne çıkan başlıklar oldu. Bununla beraber 2023 Mart ayında bir yıl içinde 319 bin deprem konutunun teslim edileceğini söyleyen sayın Cumhurbaşkanı'nın bu taahhüdüyle ilgili de biz hiçbir şey duymadık.
Tam bir Edi ile Büdü savaşını, siyasetini bütçe görüşmelerinde gördük. Türk lirası sadece dolar karşısında değer kazandı. O nedenle dolar olarak mukayese ediliyor asgari ücret. Cumhurbaşkanı altınla mukayeseye kızıyor. Peki simite bakın, ete bakın, yumurtaya bakın, peynire bakın. Türk lirası sadece dolar karşısında değer kazandı, niye? O da yanlış ekonomi politikalarınızdan dolayı, Merkez Bankası kuru baskıladığı için absürt bir durum çıktı ortaya. Şunu kabul edin arkadaşlar, asgari ücretli açlık sınırının altında kalmış durumda.
"Nebati Bey'i alkışlayanlar aynı zamanda Mehmet Şimşek'i nasıl alkışlayabildiler"
Maliye Bakanı'nın konuşmasında da çok enterasan bir manzarayla karşılaştık. Sayın Nebati'ye, Eski Maliye Bakanaı Nebati Bey'i alkışlayanlar aynı zamanda Mehmet Şimşek'i nasıl alkışlayabildiler ben bunu hayretlerle karşıladım. Çünkü birisi sola gidelim derken, öteki sağa gidiyor. Birisi faizi yükseltirken birisi faizi düşürüyor. Her iki Bakanı da alkışlayabilmek ancak aklını belli bir yere teslim etmekle açıklanabilir, başka türlü açıklanamaz. Borçlanma maliyeti 400 puan düşmüş, bunu da alkışlıyorsunuz. Borçlanma puanı 400 puan düşmüş ama Türkiye halen dünyada en yüksek maliyette borçlanan ülke. Olimpiyatlarda altın madalya alamadık ama faizde altın madalyayı aldık çok şükür.
"Bakış açımız Suriye ile ilgili Ankara merkezlidir"
Bizim bakış açımız Suriye ile ilgili Ankara merkezlidir, yani Türkiye merkezlidir. Ne İsrail'in vaatleri ne Amerika'nın iltifatları ne de Avrupa Birliği'nin takdirleri bizim için hiçbir zaman ölçü olmadı, olamaz. Suriye'de itidalli ve dikkatli bir bakış açısına ihtiyacımız var. Suriye'deki değişimin ana sebebini de iyi anlamak lazım.
Toprak bütünlüğü ve her kesimin adilce temsil edildiği bir yapı Suriye'de zaruridir. Başka bir zaruriyet bizler için Irak PKK'sı ile Suriye PKK'sı arasındaki bağlantının kesilmesi ve terör tehdidinin kalkması da bir diğer önceliğimizdir. Ülkemizde bulunan sığınmacıların geri dönüşü yine bizim önceliklerimiz arasında.
Bu ülkede demokrasi, hukuk, özgürlükler ve insan hakları problemi vardır. Terör problemi vardır. Türkiye'nin bir sistem problemi vardır. İsrail ile iş tutanlardan, Amerika'ya sırtını dayayanlardan bu millete hayır gelmez. Şayet anayasa değişikliğiyle nihai amaç milli devlet kavramını yok etmekse İYİ Parti olarak buna sonuna kadar direneceğiz."
Çömez: "Faizi emekliye vermiş olsaydık emekli her ay10 bin 156 lira daha fazla para alacaktı"
İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez'in konuşmasında öne çıkanlar ise şöyle:
"AK Parti 2002 yılında iktidara geldiğinde bireysel kredilerin milli gelire oranı yüzde 1,8'di şimdi ise bu oran yüzde 18. Toplam kredi kartı sayısı 62 milyon ve bunun yarısı 100 binin üzerinde. Bireysel kredi borcu olanlar 41 milyonu geçmiş durumda. Kredili mevduat hesabı kullanan kişi sayısı yılda 29,7 milyona ulaştı. Kredi kartından kredi kartına borç aktararak hayatını idame ettirmeye çalışan bu kadar büyük bir kalabalık varken asgari ücret 17 bin lira. Asgari ücretin bir parça üstünde geliri olanların oranı ise yüzde 60. 16 milyon emekliyi de hesaba kattığımızda inanılmaz bir sefalet, yoksulluk, çaresizlik karşımıza çıkıyor. Bu yüzden icra ve iflas dosyalarının sayısı 24 milyonu geçti.
Bizim 1,4 trilyon dolarlık dış ticaret açığımız var. İktidar 'ihracat rekor kırıyor' diyor, ithalat rakamlarından bahsetmiyorsunuz. Size kocaman bir sıfır veriyoruz. 22 yıl içinde uyguladığınız ekonomi politikanız ile bu milleti açlığa, sefalete mahkum ettiniz ve tablo giderek derinleşiyor. 4,5 trilyon dolar verginin, 70 milyar dolarlık özelleştirmenin nereye gittiğinin kocaman bir soru işareti olduğunu ifade etmek lazım. Bu kadar yoğun vergi, satışlar, ipotekler neticesinde biz 2024'te 2 trilyonluk bütçe açığı veriyoruz, 1,2 trilyonluk da faiz ödüyoruz. Peki biz önümüzdeki yıl ödeyeceğimiz faizi 12 milyon emekliye vermiş olsaydık her bir emekli 10 bin 156 lira her ay daha fazla para alacak.
"Şehir hastaneleri kocaman bir karadeliktir arkasında inanılmaz bir rant var"
AK Parti iktidarı döneminde 26 milyar dolarlık Kamu Özel İşbirliği bunların birçoğu yol yapmışsınız. 4,5 trilyon dolar vergi topladınız hala geriye kalan devasa bir bütçe söz konusu. Şehir Hastaneleri ise kocaman bir karadelik. Bir hekim olarak iddia ederek söylüyorum; Türkiye önümüzdeki yıllarda bütçesinin çoğunu şehir hastanelerine ayırmak zorunda kalacak. Geçtiğimiz 7 yılda 102 milyar lira para ödemişiz bu hastanelere. Gelecek 4 yılda ise 425 milyar lira ödeyeceğiz. Şu anda dövizi tuttuğunuz için, döviz patladığında bu rakam da artacak. Sizin her Allah'ın günü şehir hastanesi reklamı yaptığınız o hastaneler kocaman bir karadeliktir arkasında inanılmaz bir rant vardır. Önümüzdeki 5-10 sene içinde bu hastanelerin herbirisinin kapısına borçları ödenemediği için kilit vurulacak.
TÜİK'te ne yapıyorsanız burada da aynısını yaptınız. Tekrar ameliyat olan ve problem yaşayan hastaları biz hekimler takip edemeyelim diye istatistikleri yayınlamaktan vazgeçtiler. Biz takip edemeyelim ne kadar büyük bir rezalet var göremeyelim diye yaptılar.
"Siz baktığınız her yerde rant, talan gören bir anlayışa sahipsiniz"
2025 bütçesi tam bir zülüm bütçesidir. Bu bütçe kendi yandaşlarını korurken dar gelirliye zülüm olarak dönen bir bütçe. Beş yıl içinde yüzde bin 241 vergi arışı var. Yaptığınız tek şey ya vergi almak ya para basmak ya da tefecilerden borç almak. Üretelim, istihdam yapalım derdiniz yok çünkü baktığınız her yerde rant, talan gören bir anlayışa sahipsiniz. Son beş yıl içinde orta yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerindeki dış ticaret açığımız 250 milyar dolar. Tayvan'daki bir firmanın yıllık ihracatı 150 milyar dolar. Birkaç tane İHA, SİHA yaptınız diye teknoloji ürettik diyorsunuz. Türkiye'nin ihraç ettiği ürünlerin yüzde 3'ü teknolojik ürün. Verilecek teşvikleri katma değer üreten, istihdam yaratan ünitelere vermediniz, yandaşa verdiniz.
Bu ülkenin sermayesi bu ülkenin Sağlık Bakanının cebine gidiyor. 60 tane eczacılık fakültesi var ama üretilen ilaç yok. İrlanda gibi küçücük bir ülkede 3 tane fakülte var yılda yaptığı ihracat 70 milyar dolar. Bakan bu sorulara cevap vermek yerine beni 9 kere mahkemeye verdi. Bu bütçe bir rant bütçesi, zülüm bütçesi. Sadece yandaşı koruyan bir bütçedir."
"Bu millet aç, bu millet sefil. Başörtüsü istismarı üzerinden siyaset yapmayın"
AK Parti Grup Başkanvekili Leyla Şahin Usta'nın konuşmasındaki başörtüsü konusuna ilişkin Çömez, "Doğru o dönemlere tanık olan biri olarak zor günlerdi. Verilmiş mücadelenin yanında olan birisi olarak söylüyorum; kendi çalıştığım eğitim hastanesinde Türkiye'nin ilk başörtülü cerrahını yetiştirmiş birisi olarak söylüyorum artık yeter. Bu başörtüsü üzerinden siyaset yapmayı bırakın. Bu millet aç, bu millet sefil. Başörtüsü istismarı üzerinden siyaset yapmayın. Başörtüsü yasağı antidemokratik bir uygulamaydı biz buna da itiraz ettik ama bu ülkede hala antidemokratik uygulamalar var. Bu ülkede sadece başörtülü insanlara zulüm yapılmadı hala zülümler yapılıyor" dedi.
"İş kendinize geldi mi bir mağduriyet edebiyatıyla konuşuyorsunuz"
Şahin'in 'parmak sallamayın' sözlerine ise Çömez, "Çok alıngansınız çünkü suçlusunuz" diye konuştu. Çömez Ergenekon davasına ilişkin, "Parlamentodan diyorsunuz ki o bir kumpas davasıydı ve geçip gidiyorsunuz. İş kendinize geldi mi bir mağduriyet edebiyatıyla konuşuyorsunuz ama sizin zulümünüz yüzünden bu ülkede insanlar hala haksız bir şekilde cezaevinde, ağzınızı açmıyorsunuz. Sizin kumpas davalarınızda sizin iki bakanınızın bir tane de başka bakanınızın kumpas davalarında sokaklada yattım ve bugün aradan yıllar geçmiş 'biz adaleti ayaklar altına aldık' diyemiyorsunuz" dedi.
Eski Adalet Bakanı ve DEVA Partisi Ankara Milletvekili Sadullah Ergin, Çömez'in sözleri üzerine söz alarak, "5 Mayıs 2009 tarihinde Adalet Bakanı olarak göreve başladım. Ergenekon soruşturmaları 2007'nin Haziran ayında başlamış yani benim göreve gelişimden iki sene önce. Bakanlığa başladığım dönemde görevde olan personelin bir kısmı FETÖ soruşturmalarından yargılanmıştır. Ancak benim hazır bulduğum personeldir onlar. Benim göreve getirdiğim personelin tamamı bugün itibariyle ya Adalet Bakanlığındadır ya Anayasa Mahkemesi ya Danıştay'da yani görevinin başındadır. Ayrıca Adalet Bakanı mahkeme başkanı ya da savcı değildir" ifadelerini kullandı.
Çömez ise, "Sizin kabahatiniz var. Siz bu ülkede zulüm yapılırken Adalet Bakanıydınız ve bugün miletin karşısına çıkıp özür dilemeniz lazım. 'Benim atadığım insanlar bir şey yapmadı' diyemezsiniz" diye konuştu. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ise, "Burası mahkeme salonu değil" dedi.