İnsanca yaşam ücreti

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan dün akşam yeni asgari asgari ücreti 22 bin 104 lira olarak açıkladı.

Dün akşam saatlerinde Asgari Ücret Komisyonu aniden toplantıya çağrıldı.

Asgari ücret konusunda rakamsal bilgi verilmediği için TÜRK_İŞ toplantıya katılmadı, protesto etti.

Işıkhan, TÜRK_İŞ’in protestosunu önemsemedi, işveren temsilcileriyle yeni asgari ücreti duyurdu.

Yeni asgari ücret yine açlık sınırı esas alınarak saptandı.

Açlık sınırı 20 bin 562 lira; asgari ücret 22 bin 104 lira.

Bir iki ay sonra yeni asgari ücret yeni açlık sınırının altında kalacaktır.

Bugün AK Parti Grup Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu rakamı 24 bin veya 25 bin liraya yükseltir mi?

Yükseltebilir.

Erdoğan böyle “bu da benden” diyerek jest yapmayı seviyor.

Türkiye’de asgari ücret aslında ortalama ücret haline gelmiş durumda.

Asgari ücretle çalışanların tüm çalışanlar içindeki payı yüzde 57 görünüyor.

Ancak asgari ücretin biraz üstünde ücret alanları da hesaba kattığınızda bu oran yüzde 60’ın çok üzerine çıkıyor.

Bir ülkenin çalışanlarının yüzde 60’dan fazlası asgari ücrete yakın gelir elde ediyorsa o ülkede yaşam asgari düzeyde demektir.

İktidar halkın çoğunluğunu asgari düzeyde yaşamaya mahkûm etmiş durumda.

Asgari ücretle yaşamak demek, açlık sınırının da altında yaşamak anlamına geliyor.

Bu iktidar, asgari ücret tanımındaki ihtiyaçları hiçbir zaman karşılayamadı.

Asgari ücretin tanımına bakalım:

“Çalışanlara bir çalışma günü karşılığında ödenen ve çalışanın gıda, konut, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.”

Açlık sınırının biraz üzerinde bir asgari ücret bu ihtiyaçları asgari düzeyde de karşılayamaz.

Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği düşünülürse halkın büyük çoğunluğu yine açlık sınırının da altında yaşayacak demektir.

Asgari ücretle veya biraz üzerinde bir ücretle yaşamaya çalışanlar yine karın tokluğuna çalışacaklar.

Asgari ücretin tanımında olan sağlık, eğitim, kültür ihtiyaçlarını yeni asgari ücretle karşılamaları mümkün olmayacak.

DİSK-AR, enflasyonla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını şöyle açıkladı:

"TÜİK, Kasım 2024 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 48,57 olarak açıkladı.

Ancak bu enflasyon halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan oldukça uzak bir oran.

DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 67 oldu.

Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 54,2 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 67,8 ve en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 86,2 olarak gerçekleşti.”

Bu oranlar da gösteriyor ki belirlenecek yeni asgari ücret yine yeterli olmayacak.

Asgari ücretle çalışanlar, emeklilerin büyük bir bölümü, düşük ücretli memurlar aybaşını ancak borçla getirebiliyorlar.

Asgari ücretin açlık sınırı civarında belirlenmesi karın tokluğuna yaşamayı dayatıyor.

Türkiye asgari ücreti belirlerken açlık sınırını ölçü almayı artık bırakmalıdır.

Asgari ücret insanca yaşam düzeyi esas alınarak belirlenmelidir.