Haftanın Sanat Rotası: Bu hafta, üç büyük şehirde hangi sanat etkinlikleri var?

Her hafta cuma günü yayımlanan bu ajandada, o hafta İstanbul, Ankara ve İzmir’de yapılacak sanat etkinlikleri derleniyor

Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta on üçüncü sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.

Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 21-27 Aralık tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.

İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:

İstanbul'da bu hafta

-O kedi siyah mıydı


Seda Gazioğlu’nun “O Kedi Siyah Mıydı?” başlıklı kişisel sergisi, 11 Aralık 2024-11 Şubat 2025 tarihleri arasında Haliç Sanat-3’te sanatseverlerle buluşacak.

Seda Gazioğlu yeni sergisinde, “Bir gölge-bir kedi geçti... Geriye sadece bir soru kaldı: O kedi siyah mıydı?” sorusundan yola çıkarak sanatseverleri derin bir keşif yolculuğuna çıkarıyor. Sergi, alışılmışın dışındaki sanatsal dili ile izleyiciyi kendi korkuları ve ritüelleriyle yüzleşmeye davet ederken, bilinmeyenin getirdiği kaygıyı hafifletme arzusunu ön plana çıkartıyor.

Sanatçının multidisipliner tekniklerle ürettiği eserlerinden oluşan bu sergide, burun buruna gelindiğinde karşısında çaresiz kaldığımız ölüm korkusu ve buna karşılık güvenli liman olarak sığındığımız batıl inançlar özelinde insan zihninin topografisi, sosyal ritüeller ve de toplumsal örüntüler üzerine yoğunlaşıyor.

Sanatçı, antik halılar üzerine yağlı boya, paslanmaz çelik, kumaş üzeri nakış, mermer ve ayna gibi daha birçok malzeme ile ürettiği sanat eserleriyle, batıl inançlar üzerinden nesilden nesile aktarılmış ve bu coğrafyaya ait gündelik geleneklerin görünmeyen yüzlerini gözler önüne seriyor.

​Seda Gazioğlu’nun “O Kedi Siyah Mıydı?” sergisi, 11 Aralık 2024 - 11 Şubat 2025 tarihleri arasında, İBB Miras’ın gerçekleştirdiği restorasyon çalışmalarının ardından yeniden açılan ve İBB Kültür’ün düzenlediği etkinliklere ev sahipliği yapan Haliç Sanat-3’te sanatseverlerle buluşacak.

-Benim Küçük Dünyamın Dışında / Tuncay Topcu


Sanatçının amorf formlarla oluşturduğu soyut resimlerine yer veren sergi, “ben” olgusunu, iç ve dış dünya arasındaki zıtlık ve çatışmaları keşfe çıkıyor. Sanatçının son dönem üretimlerinden oluşan tuvallerinde amorf yapılar ve girift biçimler, aerodinamik bir yapıyla bütünleşerek duyarlı renk algısının etkisi ile biçimleniyor.

Amorf biçimlerin kontürü olmaktan çok, her an değişmeye ve başka bir şeye benzemeye meyilli çizgileri, birbirini yok etme çabası içinde hayâli ya da gerçek insanlar, nesneler, ağaçlar gibi biçimlerin gölgeleri olarak tuval yüzeyinde gezintiye çıkıyorlar. 21 Aralık'ta Galeri/Miz'de sanatseverlerin ziyaretine açılan sergi 19 Ocak tarihine kadar açık kalacak.

-


Sanat yolculuğunun başındaki isimleri vurgulayan ve yeni seslere alan açan sergide, 31 sanatçının eseri yer alıyor.

Çağdaş̧ sanatın gelişimine katkıda bulunmak ve sanatçılara destek sağlamak amacıyla hayata geçirilen projede yer alacak sanatçılar ve eserleri, açık çağrı sonucu Fevzi Karakoç, Hayri Esmer, Marcus Graf ve Nilgün Bilge’nin değerlendirmesiyle belirlendi. Decollage Art Space'te ziyarete açılan bu eşsiz sergi, 23 Ocak tarihine kadar galeride olacak.

-Fındıkkıran


Alman yazar E.T.A. Hoffmann’ın değişik ülkelerdeki benzer halk öykülerinden yola çıkarak 1816’da yazdığı “Fındıkkıran ve Fareler Kralı” adlı öyküyü Fransız yazar Alexandre Dumas (père); hikâyenin kasvetli havasını yumuşatıp bir masal havasına dönüştürerek, uyarlama ve çeviri şeklinde 1844’te yayımlanmıştır. Çaykovski ve Petipa’nın işbirliği ile ortaya çıkan Fındıkkıran balesi; küçük Alman kız Clara Stahlbaum’un yeni yıl hediyesi olarak aldığı fındıkkıran oyuncağı ile ilgili rüyaların konu edildiği bu büyü – masal tarzı, yılbaşı klasiğidir.

Sanatseverlerin büyük beğenisini kazanmış olan Fındıkkıran, 2024 – 2025 sanat sezonunda da izleyicisiyle buluşmaya devam ediyor. Fındıkkıran balesi, 23 Aralık-16 Ocak tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) izleyicileriyle buluşacak.

-Angelus


Angelus, çıkış noktasını Walter Benjamin’in “Tarih Meleği” pasajından alan; metin, müzik ve dans/eylemin birlikte kullanıldığı bir “dans tiyatrosu” eseridir. Gözlerini geçmişin felaketlerine dikmiş, geleceğe doğru gerisin geri ilerleyen bir kahramanın hikayesini anlatıyor. Unutamadıkları arasında: köyünden mahcup bir oğlan çocuğu olarak göçtüğü şehirde mahcubiyetini zorbalaşarak bastıran bir baba da var, yerinden yurdundan sürgün ettirdiklerinin arkasından “yine olsa yine yapardım!” diyen idareci de…

Bu hikâyede kişisel olanla kolektif belleğin arketipleri iç içe geçiyor. Kurumuş bir çayın üstüne köprü yaptırıp geçenden 30, geçmeyenden 40 akçe alan Dumrul’un zorbalığı, kendisini yaralayan babasını kurtaran Boğaç’ın sadakati ve onların Anadolu-İslam coğrafyasına bıraktığı miras da kahramanın omuzlarında…

Kahramanımız küçük bir oğlan çocuğu gibi, büyük adam takımını giyinip rol keserken; geçmiş ile gelecek arasında salınıp, kendisini iyileştirmenin ve kuşaklar arasında zehrinden arınmış bir aktarımın ihtimalini arıyor.

-Romeo'yu beklerken


Bilinmeyen bir zamanda gerçekleşen bir savaş.

Dışarıdaki kaos devam ederken kendini evine kapatmış, hayal dünyasına tutunarak yaşayan hassas, genç bir kadın: Talya

Talya'nın ihtiyaçlarını karşılamak üzere hayatını tehlikeye atarak sık sık onu ziyaret eden bir abla: Raneen ve eve gizlice giren bir düşman askeri: Edhem.

Üç karakter de farklı şekillerde hayatta kalma mücadelesi verirken, aralarında gelişen, dönüşen ya da başa saran ilişkiler...

2024 Üstün Akmen Tiyatro Ödülleri'nde "Yılın Yönetmeni" ve "Yılın Kadın Oyuncu" dallarında aday gösterilen "Romeo'yu Beklerken", savaş ortamında güvenli alan ile güvensiz alan ayrımının nasıl birbirine karışıp değişebileceğini gösterirken mim, absürt ögeler ve gerçekçi tiyatro dinamiklerinden yararlanarak savaşın acımasızlığı ve saçmalığını ele alıyor.

Ankara'da bu hafta

-Sayın Yargıç


En son ne zaman sustunuz? Ne anlatacağınızı bilemediğinizden, kime anlatacağınızı bilemediğinizden, nasıl anlatacağınızı bilemediğinizden sustunuz? Ya da “Zaten ne anlatırsam anlatayım anlamayacaklar” diyerek? Susuşunuzun karşınızdakini cesaretlendirdiğini, çok bağıranın çok haklı çıktığını, sustukça susuşlarınızın arttığını, koskoca ve haklı bir güruh olarak sustuğunuzdan azıcık ve haksız kaldığınızı bildiğiniz halde en son ne zaman sustunuz?

Hepimiz bir zaman, bir şekilde sustuk, susuyoruz, susacağız… Belki de tam tersini yapmanın vakti. Yıllardır biriktirdiği susuşlarını haykırmaya karar veren Zeynep Avukatı izlemeye davetlisiniz. Oyunu kuralına göre oynamaktan vazgeçen ve “anlatılamazlığı öldürmeye” karar veren Zeynep anlatacak. Sayın Yargıç, 23 Aralık Pazartesi günü DT Ankara Akün Sahnesi'nde olacak.

-Kral Lear


Tiyatro tarihinin kült yapıtlarından biridir Kral Lear. Bir ülkede yaşanacak en acımasız erk savaşının sonuçlarını yine acımasız bir dille gözlerimizin önüne serer. Bu savaş, bütün değer yargılarını, töreleri, ahlak kurallarını yerle bir eder. Shakespeare toplumları kemiren kurtların hangi kalplerin kuytularında ürediğini anlatır bize. Shakespeare'in kült oyunu Kral Lear oyunu 23 Aralık Pazartesi günü Çankaya Sahne'de olacak.

-Drakula


Bram Stoker’ın ölümsüz eseri Drakula romanındaki karakterlerden hareketle Okan Bayülgen’in yeniden kaleme aldığı ve yönettiği oyunda, tarihin en ünlü fantastik karakterlerinden biri olan Drakula’ya Okan Bayülgen, vampir avcısı Van Helsing rolüne ise Hayko Cepkin hayat verecek. 

Okan Bayülgen Drakula’yı yeniden yazarken hikayeyi romanın yetmiş yedi yıl sonrasına bugünden yarım asır öncesine taşıyor. Tarihin kritik bir eşiğine…

Sahnedeki canlı orkestrada Kurtalan Ekspres’in bas gitaristi, unutulmaz bestelerin sahibi Ahmet Güvenç de yer alacak. Drakula 23 Aralık Pazartesi günü ATO - Congressium Kongre ve Sergi Merkezi'nde olacak.

-Sihirli Ayna


19. yy. hikayelerinden olan “Gerçek ve Yalan” öyküsü, çocuklar için uyarlanmış bir dans tiyatrosuyla sahneye taşınmıştır.

Gerçek ve arkadaşları mutlu ve huzurlu bir şekilde kendi düzenlerinde yaşarken bir gün Yalan ortaya çıkar ve göstermeye çalıştığı sahte kimliğiyle onları kandırır. Yapayalnız kalan Gerçek, sürdürmeye başladığı mücadelenin sonunda, doğru yolu herkese kendi yansımasında gösterecektir ve Yalan kendini aynada görebildiği zaman o da kendi doğrusunu bulacaktır. Sihirli Ayna oyunu 21 Aralık Cumartesi günü 2 farklı seansla seyircisinin karşısına çıkacak.

-Vera veya Nihilistler


"Gün batımından bu yana çok kar yağmış, ne kadar tuhaf, hayatının en gerçek yanları, insana her zaman bir rüya gibi geliyor. Bu yüce saraydaki kabine toplantısı, halkı öldürecek o korkunç yasa, tutuklanma, avludaki haykırış, tabanca sesi, çarın kanlı elleri ve sonra taç. Ama aşk nasıl da dengeyi bozuyor. Aşkla kıyaslayınca bu parıltılı dünya ne kadar sönük kalıyor!"

Günümüz modern dünyasında insan, aşkın olandan uzaklaşmıştır. İnsanlık, hayatta kalma ihtiyacının/zekânın soğukluğuna,  romantize edilmiş yalancı duygulara ve heyecanlara, hayvansı içgüdülerin yalancı özgürlüğüne teslim olmuş, edilgenleşmiştir. Ancak,  İnsanın, dönüştüren/yaratan, heveslerin ötesinde etken bir eylem yapması hala mümkündür. Bu umut, öldüğü otel odasının duvarına “birimiz gitmeli” yazan Wilde’ ın diğeri için vermiş olduğu “yaşamak” sorumluluğunda gizlidir.

-Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor


Buradan Her Şey Daha Güzel Görünüyor

Felaketlerin arka arkaya geldiği, çok da uzak sayılmayacak apocalyptic bir zamanı işaret eden oyun, bir araya gelmesi mümkün olmayan iki insanın karşılaşmasının, yana yana durabilmesinin kıymetini anlatıyor. Korkunun hüküm sürdüğü bir ortamda; ulaşılması gereken hedeflerin, aşılması gereken engellerin içinde sürekli düşen insan için umutlu bir gedik açmak mümkün mü? 

“Eğer birini düşünüyorsan o kadar da umutsuz değilsin.” 

Bu farklı tiyatro oyunu 21 Aralık tarihinde Mesafe Sahne'de olacak.

İzmir'de bu hafta

-Evinde Hissetmek, Yeniden ve Yeniden Sergisi


Sergi, kendisini İzmirli bir sanatçı olarak tanımlayan, 1985-93 yılları arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde eğitim gören Ekrem Yalçındağ’ın 40 yıl önce sanat hayatının başladığı şehre duyduğu manevi bağlılığa sembolik bir saygı ve cevap niteliğinde. Yalçındağ, sanatçı tutkusunun yeşerdiği, köklü dostluklar inşa ettiği, gençlik yıllarının coşkulu günlerini yaşadığı İzmir’e yeniden dönmenin mutluluğu ve huzurunu sergisinin adına da taşıyor. Ekrem Yalçındağ’ın son dönem çalışmalarından bir seçki sunan sergide sanatçının üç ana döneminin en karakteristik çalışmaları yer alıyor. Ağırlığını “Doğa” adını verdiği son dönem çalışmalarına, “Monokrom” ve “Sonsuzluk” serilerinden yapıtlar eşlik ediyor. Sanatçının “Doğa” serisi, ilk günden bugüne sanatsal düşüncesinin merkezinde yer alan tabiat fikrinin geldiği son aşamayı temsil ediyor

-Tasarımcıların Gözünden Aziz Nesin Kitapları


8. İzmir Uluslararası Mizah Festivali'nin bu yılki sergilerinden biri Nesin Vakfı Aziz Nesin Arşivi işbirliği ile düzenlenen 'Tasarımcılarım gözünden Aziz Nesin Kitapları'. Kitapta ülkemizin seçkin tasarımcılarının Aziz Nesin kitapları için yaptığı kapak tasarımları yer alıyor.

-Han Duvarları


Faruk Nafiz Çamlıbel’in Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilen “Han Duvarları” başta olmak üzere yazarın önemli çalışmalarından bir araya getirilerek hazırlanan bu şiir dinletisi, eski çağların ruhunu, tarihini ve coğrafyasını derinlemesine sahneye taşıyor. Çağımızın önemli tiyatro bestecilerinden Cem İdiz tarafından bestelenen canlı müzik parçalarının Faruk Nafiz’in ölümsüz dizeleriyle iç içe geçmesiyle, oyun benzersiz bir sahne deneyimi sunuyor. Şiir ve müziğin buluştuğu bu büyülü performansta, eski çağların yankılarıyla dolu bir sanatsal şölen sizi bekliyor. han Duvarları oyunu 20 ve 21 Aralık tarihlerinde Han Tiyatrosu Ünal Gürel Sahnesi'nde olacak.

-Madame Bovary'nin Çığlığı


Gustave Flaubert’in “Madam Bovary” adlı eserinden uyarlanarak yazılan oyun tek kişiliktir. Oyun, kadını toplumsal zorunlulukların ve baskının altında debelenirken içinde cereyan eden hayal, tutku ve heyecanlarını sahneye taşır. Yaşadığı sıkıntıların içinden zaman zamanseyirciye aynalarını gösterip hikayesini anlatmaya geri dönen Emma, müziğe döktüğü tutkularını dansıyla sahneye vurur. “Öteki” kavramını sorgularken, -cezboluşun kayboluşu- üzerine dökülen yaşamını seyre sunar. Madame Bovary'nin Çığlığı oyunu 23 Aralık Pazartesi günü Ahmet Piriştina Kültür Merkezi'nde olacak.

-Cambazın Cenazesi


Küçük bir taşra kasabasında yaşayan insanların kurduğu iyimser hayaller çok daha kötü bir durumun habercisidir. Rasim İsmet nam-ı diğer Cambaz Rasim bir gece aniden ölür. Ardında onu seven koca bir aile ve verimli, koca bir arazi bırakır. Cambaz Rasim’in tek bir isteği vardır ölümünün ardından. O da kendi evinin bahçesine gömülmek. Gelgelelim kendi evi artık onun değildir. Dozerler yıkım için yaklaştığında iki küçük torunu duyar Cambaz Rasim’in yürek sızısını.

Bir kentsel dönüşüm hikayesini komik biçimde işler Cambazın Cenazesi. Ölüm de bir dünya işi. Cambaz’dan kaldı geriye bir abdest bezleri bir de seccadesi. Onun artık ne evi vardır ne de canı…

Cambazın Cenazesi 25 ve 27 Aralık tarihlerinde Tiyatro Kök35'te olacak.

-Yansıma


Bilinmeyen bir zamanda ve ülkede geçen oyun, isyancıların ateşe verdiği bir şehrin ortasında, ezberleri bozan, ucube fantezilerin yaşandığı bir randevu evinde geçer. İçinde yaşadıkları dünyanın çarpık yanlarına, ayrıcalıklı sınıfların kendi çıkarları için iki yüzlü seçimlerine, kaypak bir sistemin kendini yaşatabilmek adına göze aldıklarına şahitlik ederiz.

Jean Genet’ın “Balkon” adlı oyunundan uyarlanan bu oyun, 25 Aralık Çarşamba günü Sekizde Sahne'de olacak..