Fotoğrafçının Tanıklığı

70 yıllık kariyeri boyunca Türkiye’nin görsel arşivinin oluşumunda önemli bir rol üstlenen fotoğraf sanatçısı Ozan Sağdıç “Fotoğrafçının Tanıklığı’’ adlı sergisinde ziyaretçileri İstanbul’un kaosundan uzaklaştırıp 1950’li yıllara doğru sessiz sakin bir yolculuğa çıkarıyor.

İstanbul Modern, Türkiye fotoğraf tarihinin ustalarına odaklanan sergilerine Ozan Sağdıç ile devam ediyor… Sanatçının 1950’lerden itibaren çalışmalarından geniş bir seçkinin yer aldığı “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” adlı sergisi, Türkiye’nin sosyal, politik, ekonomik, kültürel ve görsel tarihine ışık tutuyor… İstanbul Modern Fotoğraf Küratörü ve Bölüm Yöneticisi Demet Yıldız Dinçer ile fotoğraf sanatçısı ve yazar Merih Akoğul’un küratörlüğünü üstlendiği sergide Dr. Ruhi Oğuz Sağdıç ise danışman olarak yer alıyor. Bugün 90 yaşında olan ve kariyerinde 70 yılı geride bırakan Ozan Sağdıç, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerde ve Anadolu’da çektiği siyah beyaz ve renkli fotoğraflarında; ülkeye yön veren politikacıların, sanat ve edebiyatın etkin isimlerinin portrelerinin yanı sıra değişimin yaşandığı her alan ve dönemde, çalışanları, eğlenenleri, seyahat edenleri, çocukları kısacası sıradan insanlarla dolu sokak hayatını gözler önüne seriyor.


Çok yönlü çalışmalar

Sergide Ozan Sağdıç’ın karanlık odasından çıkan baskılar da dahil olmak üzere 127 fotoğraf yer alıyor. Fotoğrafların üretildiği teknik ve dönem, sergide yer alan vintage baskılar ve Hayat dergisinden örneklerle de aktarılırken, ülkenin 1950’lerden itibaren görsel bir panoraması izleyiciyle buluşuyor. Fotoğrafa başladığı yıllarda dünyada ve Türkiye’de “altın çağını” yaşamaya başlayan foto muhabirliğin ülkedeki en önemli temsilcilerinden biri olan Sağdıç’ın sergisi, aynı zamanda sanatçının çalışmalarının çok yönlülüğüne de işaret ediyor.


‘Katmanlı bir arşiv’

Sağdıç’ın yüz binlerce fotoğrafı içeren arşivinden kapsamlı bir seçki yapıldığını belirten serginin küratörlerinden Demet Yıldız Dinçer, “Sergi, sanatçının çalışmalarının geniş perspektifini gözler önüne sererken, arşivinin keşfedilmeyi bekleyen pek çok katmanı olduğunu da gösteriyor. Sergideki seçki, izleyicilere içinde nostalji barındıran bir kurgu yerine, geçmişin pek çok veçhesini içeren bir sunumla, Sağdıç’ın külliyatının pek çok okumasının mümkün olduğunu hatırlatıyor’’ dedi.

‘Düşüncesini şiir gibi işler’

Ozan Sağdıç’ın akıp giden yaşama fotoğraf çekmek dışında hiçbir müdahalesi olmadığını ifade eden sergi küratörlerinden Merih Akoğul da “Bu yüzden, onun fotoğraflarına bakanlar, Sağdıç’ın vurgulamak istediği detayı hemen görürler. Düşüncesini ve tanıklığını fotoğraflarında şiir gibi işler Ozan Sağdıç. Yaşamın doğal akışı içinde yakaladığı anlar, fotoğraflarına bakan izleyicisiyle samimiyetle buluşur. Bu da Sağdıç’ın fotoğraflarını biricik kılar” diye konuştu.