Fırat Sarı, 15 yıl önce bebek satışı ile gündeme gelen yuvada doktormuş!
Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, şimdi Dr. Fırat Sarı'nın, bebek satışlarıyla ilgisi olup olmadığını çözmek için yeni bir inceleme başlattı
T24 Haber Merkezi
Yenidoğan çete lideri olduğu öne sürülen Fırat Sarı'nın 15 yıl önce "satılık bebek" iddiaları ile gündeme gelen SHÇEK İstanbul Bahçelievler Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'nın doktoru olduğu ortaya çıktı. Sözcü'den Sultan Uçar, 15 yıl önceki özel haberini anlattığı köşesinde, o dönem haber için Sarı ile de görüştüğünü ve Sarı'nın yurttaki iddialar hakkında "Sağlıklı bebekler, özürlü hastalıklı raporlarıyla evlat edinme sırasına sokmadan, zengin ailelere yüksek paralara satılıyor. Sosyal servisteki tüm evlatlık kayıtları, bağımsız bir hekim grubunca geriye dönük incelensin," dediğini aktardı. Uçar'ın aktardığına göre, Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'na bağlı Şeyh Zayed Çocuk Yuvası Vakfı üzerinden Dr. Sarı ile sözleşme imzalanmıştı. Devlet korumasında olan kız çocuklarının hamile kaldığında özel hastanede gizlice doğum yaptırılıp bebeklerin satıldığı iddiaları ile soruşturma açılan yuvada o dönem zanlıların kimi adli, kimi idari cezalara çarptırılıp dosya kapatıldı. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, şimdi Dr. Fırat Sarı'nın, bebek satışlarıyla ilgisi olup olmadığını çözmek için yeni bir inceleme başlattı.
Sözcü'den Sultan Uçar 7 Ekim 2009'da haberleştirdiği olayları ve Fırat Sarı'nın ifadelerini şöyle aktardı:
"Yuvada devlet korumasında olan 17 yaşında genç bir kız, hamile kalmış. Özel hastanede gizlice doğum yaptırılıp, göbeği düşmemiş bebeği, Levent'te ultra zengin bir aileye gizlice satılmıştı. Halen bir devlet yurdunda müdür olan, olayların ortasındaki yurdun müdürü E.A.'nın, evlatlık verme karşılığında, rüşvet olarak elmas yüzük aldığı gibi sayısız iddia, ses kayıtları dosyadaydı. Yenidoğan bebeklerin kuruma kayıtlarının yapılmadan satıldığını fark eden vicdanlı bakıcı anne A.M., Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na olup biteni ihbar etti. Cumhuriyet Savcılığı, SHÇEK İstanbul İl Müdürlüğü, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü iddiaların odağındaki bebek sorumlusu T.D., hemşire N.K., müdire E.A. hakkında adli soruşturma açtı.
Sarı aniden istifa etti
Devlet korumasında olan çocukların hamile kalıp, doğan bebeklerin gizlice satılması skandalının patlak verdiği Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'nda, 0-6 yaş çocuklardan sorumlu doktor kimdi? Yenidoğan Çete lideri olduğu iddiasıyla 582 yıl hapisle yargılanan Dr. Fırat Sarı! Resmi kadrosu yoktu. Şeyh Zayed Çocuk Yuvası'na bağlı Şeyh Zayed Çocuk Yuvası Vakfı üzerinden Dr. Sarı ile sözleşme imzalanmıştı. Yuvadaki bebek satışı skandalında Dr. Sarı suçlanmıyordu. Savcılığa başvurduğu için işten atılmakla tehdit edilen bakıcı anne asli ihbarcıydı. Skandalla ilgili ardı ardına soruşturmalar açılınca Dr. Sarı aniden istifa etti. Gazetecilikte, 'tarafsızlık ilkesi' gereği Dr. Sarı'yla görüştüm. 15 yıl önce yaptığımız telefon görüşmesinin kayıtlarını arşivimden çıkardım. Fırat Sarı, bakın neler anlatmış?
Yurttaki kenelerin çocukları ısırdığı şikayetiyle sözlerine başlayan Dr. Sarı, 'Normalde çocukların evlatlık işlemini SHÇEK İl Müdürlüğü yapar. Çocuk özürlü ise yuva müdürlüğü yapabilir. Özürlü çocuğu kimse istemiyor. İsteyen de sıra beklemiyor. Bizden önce bulunup getirilen kimsesiz çocuklara, ağırlıklı olarak özürlü raporu verilmiş. Düztaban çocuklar dahi özürlü yapılmış. Yeni doğanlarda nefes alırken 'ötme' denilen bir rahatsızlık olur. Kısa sürede geçer. Rapora, bir kalp hastalığı gibi Latince yazılırsa evlatlık almak isteyen aile çocuğu kalp hastası sanır. Sağlıklı bebekler, özürlü hastalıklı raporlarıyla evlat edinme sırasına sokmadan, zengin ailelere yüksek paralara satılıyor. Sosyal servisteki tüm evlatlık kayıtları, bağımsız bir hekim grubunca geriye dönük incelensin' demiş.
Savcılık, Sarı'nın, bebek satışlarıyla ilgisi olup olmadığını çözmek için inceleme başlattı
Ensar Vakfı'nda 45 çocuğa tecavüz skandalını, "Bir kereden bir şey olmaz" sözleriyle hafızalara kazıyan Selma Aliye Kavaf, dönemin Aile Bakanı'ydı. Haberi yalanlasa da savcılık soruşturmayı derinleştirdi. "Bebek satışına, aracılık yaptıysam kefen param olsun", "Allah rızası için bebek satışına 400 TL karşılığı aracı oldum" gibi ses kayıtları, dosyadaydı. Boğaziçi Üniversitesi mezunu, zengin iş kadınına satılan bebek bulundu. Baskında, evde kayıt dışı 4 yaşında başka bir çocuk daha çıktı. Zanlıların kimi adli, kimi idari cezalara çarptırılıp dosya kapatıldı. Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı, şimdi Dr. Fırat Sarı'nın, bebek satışlarıyla ilgisi olup olmadığını çözmek için yeni bir inceleme başlattı. Vicdanlara sesleniyorum; 15 yıl önce yenidoğan bebek satışının üzeri örtülmeseydi, yenidoğan bebek katliamları yaşanır mıydı? Geriye dönük incelensin!"
Yazının tamamı için .
TIKLAYIN | Emniyet’ten, Cumhurbaşkanı’na tüyler ürperten yurt raporu
Ne olmuştu? İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var? İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtları İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan "yenidoğan çetesi" açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok Aileler anlattı Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., "112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler" dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., "Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler" ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik" Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., "Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler" dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi? İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor? İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmişti Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|