Ekonomik sorunlarla kadın düşmanlığı kazandırdı! İkinci Trump dönemi
“Bıçak sırtı” bir seçimdi anketlere göre. Bendeniz de az bir farkla Kamala Harris’in kazanabileceğini sanıyordum doğrusu. Yanıldım. Yanılan sadece ben değilim tabii. “Kim kazanırsa kazansın aradaki fark çok az olacak” diyenler de yanıldı. Trump’un hiç de küçümsenmeyecek bir farkla Harris’i yenmiş olması tahminleri yanlış çıkardı.
Şimdi ne olacağı üzerinde durulacak haliyle. Bana sorarsanız, Trump 2016’daki seçim zaferinden çok daha iyi konumda bir başkanlık yapacak. Çünkü o dönem Trump ile ekibinin bir geçiş programı yoktu. Yani yönetiminin ilk yılı bir plan eksikliği içinde geçmişti. Bu kez öyle olmayacak. Ayrıca Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanması da çok önemli.
ABD basınında gözüme çarpan yorumlar arasında Trump'ın kazanmasının daha fazla deregülasyon ile 2017 vergi değişikliklerinin genişletilmesine yönelik beklentileri artırdığı iddiası da var. Bunun piyasa tarafından olumlu karşılanacağı düşünülüyor.
Bu seçimde saklanamayacak kimi gerçekler ortaya çıktı. Çeşitli anket verileri de gösterdi ki hem siyah hem de Latin erkeklerin Trump’a desteğinde inanılmaz bir artış olmuş. Bu destek kilit birkaç eyalette Trump’a zafer getirdi. Tüm bu gruplar arasında Trump'ın en büyük ilerleme kaydettiği grup, Harris'in yüzde 44'üne karşılık, yüzde 54 gibi büyük bir farkla desteğini kazandığı Latin erkekler oldu. Bu oranın, aynı grubun yüzde 59'unun Joe Biden'a, sadece yüzde 36'sının Trump'a oy verdiği 2020'den daha yüksek olduğu belirtiliyor.
Trump'ın göçmen karşıtı söylemleri, komedyen Tony Hinchcliffe'in Trump'ın Madison Square Garden mitinginde Porto Riko hakkında yaptığı 'yüzen çöp adası' yorumu göz önüne alındığında, Latin erkeklerden gelen destek gerçekten şaşırtıcı, ancak ekonomi söz konusu olduğunda, Latin erkeklerin kamyonculuk, inşaat ile diğer düşük ücretli el emeği gerektiren işlerde çalıştığı hatırlanmalı. Enflasyondan, hayat pahalılıpından en çok etkşlenen kesimlere mensup latinler de.
Bu eğilim kesinlikle sadece Latin erkeklere özgü değil. Eylül ayında yapılan bir anket, her dört siyah erkekten birinin Trump'ı desteklediğini gösteriyordu. Pennsylvania'da siyah erkeklerin yüzde 24'ü Trump'a oy verdi. Bu oran 2020'de Trump'a oy verenlerin iki katından fazla.
Latin kökenli erkekler gibi siyah erkekler de düşük ücretli el emeğine dayalı işlerde çalışıyor. Biden yönetiminde yükselen enflasyon muhtemelen onları da sert bir şekilde etkilemiş olmalı.
İki adayın da seçmen profilleri arasında “eğitimli seçmen” de belirgin farklılıklar gösteriyor. Trump üniversite mezunu olmayan işçi sınıfına mensup seçmenlerin yüzde 55’inin, Harris ise üniversite mezunu seçmenlerinin yüzde 57 ‘sinin desteğini aldı.
Hegemonyasını yitirmiş bir Amerika’nın yeniden “ayağa kalkması”nın yolunu içe kapanmakta görüyor Trump. Ülkesinin NATO’ya, BM’ye para vermesinden yakınıyor, bir Cumhuriyetçi politikacının yapmadığı işleri yapıyor. İlk başkanlık döneminde Kuzey Kore lideri Kim jong un ile görüşmesi bunlardan biriydi.
Sürmekte olan Rusya-Ukrayna savaşını bitireceğini söylemesinin asıl nedeni Amerikan sermayesine verilmesi gereken paranın savaşa harcanmasına gösterdiği tepki. Trump’ın “barışçıllığı”nın nedeni de sermayenin “savaş” yüzünden para kaybetmesine olan itirazı. Para kazananların sadece silah tekelleri olduğunu söylemişti bir keresinde.
Dediği gibi savaşı durdurabilir mi, göreceğiz. Avrupa’dan gelen ürünlere yüksek vergiler koyacağına eminiz. Çin’le, Rusya’yla ilişkileri “normalleştirecek mi" anlayacağız.
Değişmeyen, hep istikraralı kalan yanının İsrail destekçiliği olduğuna ise kuşku yok. İlk başkanlığı döneminde kendisinden önceki başkanların yıllarca önlerine getirildiğinde erteledikleri Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyan yasayı onaylayan kişi olduğunu anımsamak lazım.
Ortası yok Trump’ın. Bakalım kaosa mı yol açacak sukünet mi sağlayacak?
Anlamamız fazla sürmeyecek.