Doğa, sevgi ve dans müzikle buluştu

Carmina Burana, Carl Orff’un Tironfi (Zaferler) üçlemesinin ilk eseri. Doğayı ve aşkı dile getiren metinlere dayanan eserin çoğu bölümleri ortaçağ Latincesi ve bazı bölümleri ortaçağ Almancası kullanılarak yazılmış. Eser ritmik ve metrik yapıya sahip olan şarkılardan oluşuyor.

Doğa, aşk ve sevgi... Hislerin dile gelmesi ve bedende dans ile bütünleşmesinin seyri olur mu? Olur. Sanatın gücü ile birleşince ortaya duygularımızı ve heyecanımızı yansıtan bir eser çıkıyor.

İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenecek olan Carmina Burana, bugün Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu Sahnesi’nde saat 20.00’de seyirciyle buluşacak.

Önceki gün basına özel bir gösterim yapan Carmina Burana’nın genel provasını seyrettik. Öncesinde ise Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Tan Sağtürk, eser ile ilgili bilgiler verdi. Sağtürk, “7 ay önce geldik ve ilk yazdığımız çalışmalardan birisi ‘Carmina Burana’ oldu. Bizler, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin tüm birimlerini, çocuklarımızı, gençlerimizi, modern dans topluluğumuzu ve koromuzu aktive ediyoruz. Operamızın tüm birimleriyle birlikte çalışma yapmayı seçtik. Sahnenin tüm düzenini kullanmayı planladık. Sahnede yan, ön ve arka vagonlar var, kaldıraçlar var, asansörler var. Bütün yapıyı kullanarak sahnemizi daha da iyi tanımak adına doğru bir proje olduğunu düşünüyorum. Biliyorsunuz, ‘Carmina Burana’, Carl Orff’un genel kitlesinin aşina olduğu bir müzik tipi. Ben bu eserin sonunda yeni bir kitle daha kazanacağımız inancındayım. AKM, adeta Roma’daki Kolezyum. Büyük bir sahne... Dünyadaki büyük sahnelerden biri... Tüm sanatçılarımız ve teknik ekibin tekrar bir araya getirilmesi ve ‘biz’ ruhunun oluşturulması çok değerli. ‘Bu durum, bütün eserlere yansıyacaktır’ diye düşünerek eserimizi planladık ve sahneye koyduk” diyor.

Eser, solistleri, orkestrası, korosu, bale sanatçıları, çocuk korosu ve balesi, Modern Dans Topluluğu (MDT) İstanbul sanatçıları ve özel tasarım ekiplerinin oluşturduğu yaklaşık 250 kişilik kadrosu ile “koreografik sahne kantatı” olarak sanatseverlerle buluşacak.

Sahnede bir dekor yok. Aslında sahne dekor olarak tasarlanmış. Carmina Burana’da, döner sahne, sağ ve sol ön ve arka vagonların geçişleri, sofito borularının (sahnede dekorların hareket etmesini sağlamak için yapılmış parmaklıklı tavan) her birine bir zaman kodu verilmiş. Sahnede yer alan sanatçıların ritmine dekorun da ayak uydurması görsel bir şölene dönüşüyor. Canlı orkestranın yanı sıra, parçaları korodan dinliyoruz. Koronun uyumu mükemmele yakın.

13.YÜZYIL...

Beuern Şarkıları olarak da bilinen “Carmina Burana”, Münih’teki Bayern Kütüphanesi’nde bulunan, 11., 12. ve 13. yüzyıldan kalan 254 şiir ve dramatik metinden oluşuyor. Müzisyen kökenli bir aileden gelen Alman Carl Orff tarafından bu metinlerden seçilmiş şiirler üzerine sahne kantatı olarak 1936 yılında bestelenmiş ve ilk kez 8 Haziran 1937’de Frankfurt Operası’nda sahnelenmiş.

Eserin rejisi Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy’a ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Bale Başkoreografı Ayşem Sunal Savaşkurt’a ait. Carmina Burana’da yer alan 24 parça, Volkan Ersoy ve Deniz Özaydın, Berk Sarıbay, Özgür Adam İnanç, Alper Marangoz, Ferhat Güneş koreografileri ile sergilenirken MDT İstanbul sanatçıları ve İstanbul DOB Bale sanatçılarını sahnede uyum içinde seyrediyoruz.

Eseri İstanbul Devlet Opera ve Balesi korosu ve solist sanatçıları, sopranolar Nazlı Deniz Süren, Evren Işık Yasemin, tenorlar Caner Akın ve Ufuk Toker ile baritonlar Burak Kul ve Kevork Tavityan dönüşümlü olarak seslendirecekler.

Carmina Burana, AKM Türk Telekom Opera Salonu’nda 29 Nisan’da da saat 20.00’de sahnelenecek. Eser 1-14 Haziran tarihlerinde yapılacak olan 15. Uluslararası İstanbul Opera ve Bale Festivali’nde ise yeniden sanatseverlerle buluşacak.