“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
12 günde muhteşem bir final yapan Suriye devrimi birçok açıdan şimdiden dünya devrimler tarihine girmeye hak kazanmış oldu. 14 yıl boyunca arkasında onca katliam, baskı, zulüm, işkence, yıkım, tehcir barındıran bir rejime karşı kazanılan bu büyük zaferin bu şiddet geçmişiyle son derece orantısız bir barışçıllıkla son bulmuş olması mesela. Şimdiye kadar Suriyeli devrimcileri şu veya bu şekilde suçlayan, onları direniş eksenine karşı ABD, İsrail veya Batı emperyalizminin aparatları olarak suçlayan
Açıkçası bu cümleler benim duymaktan ve karşılığını sahada görmekten büyük bir gurur ve sevinç duyduğum şeylerdi. Çünkü beni de var eden itikadi ve ahlaki kodların, hadi daha entelektüel bir tabir kullanalım, teorik yaklaşımlarımın mümkün ve gerçekleşmiş pratiğini görmüş olmaktan dolayı bana büyük bir heyecan veriyordu. İntikamsız bir zafer, Peygamber Efendimiz'in Mekke fethinde bütün insanlığa miras olarak bıraktığı bir zafer ve iktidar modeli. Müslümanlar hâkim olmaya, düşmanlarının yaptığını yapmaya, onların yolunu takip etmeye çalışmıyorlar. Onların davası her zaman bütün insanlar için Allah’ın rahmetinin, merhametinin ve adaletinin bir taşıyıcılığıdır. Bunu pratikleriyle göstermeleri mümkündür ve buldukları bütün fırsatlarda gösteriyorlar işte. Hz. Ömer ve Selahaddin Kudüs’te gösterdi. Müslümanlar fethettikleri her yerde bunu gösterdiler. 3-4 yıl önce Afganistan’da herkesin kendilerinden benzer bir öfkeli ve vahşice intikam beklemeye şartlandığı bir anda Taliban’ın herkesi affetmekle kalmayıp kimseyi görevlerinden bile azletmeden yoluna devam etmesi. İşgal ve zulmü ortadan kaldırmaktır Müslümanların davası. Bunu tam da güçlü oldukları anda göstermeleri ahitlerine ne kadar sadık olduklarının da bir göstergesidir.
Suriye’de onca yıldır çelik bir perde gibi ülkeyi büyük bir baskıyla yönetmiş olan bir ordu ve yönetim aygıtı var. Onun çökmesi o kadar kolay mıdır? Silahlarını bırakmakla geçmişte ülkeyi döndürdükleri mezbahaneden mütevellit suçlarından tamamen masum sayılabilecekler mi? Onlar affedilip terkedilse bile bu sefer tekrar örgütlenip eski düzen lehine birtakım eylemler yapmazlar mı?
Ama belki birileri Şara’nın bu aşamada İsrail’e savaş açıp açmayacağını söylemesini bekliyordu. 61 yıldır Esed rejiminin bir kurşun atmadığı İsrail’e Şara’nın hemen savaş açmasını beklemeleri, İsrail’e karşı olduklarından değil, yine iflah olmaz fesatlarından tabii, görmüyor muyuz?