Deniz Berktay ile Kuzeyden Notlar: ‘Kim önce devrilecek’ savaşı

Siz bu satırları okuduğunuzdaysa Rusya-Ukrayna savaşı, 958. gününü doldurmuş olacak ve gelecek bu 42 gün içinde birileri düğmeye basıp bütün sorunları çözmezse savaş, ikinci bir 500 günü de görmüş olacak. Hatta liderlerin açıklamalarına bakarsak savaşın üçüncü bir 500 günü doldurmayacağının da hiçbir güvencesi yok.

Önceden de söylediğimiz üzere savaşın ilk 40 gün içinde sona erdirilme imkânı vardı ve Türkiye’nin girişimiyle Mart 2022’de yapılan müzakerelerde bir ön anlaşmaya varılmıştı ancak İngilizlerin araya girmesi, savaşı çıkmaza sokmuştu. Dönemin İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss da Putin’e imajını koruyacak bir anlaşma formülünün kesinlikle sunulmayacağını söylemişti. Oysaki diplomaside bir anlaşmaya varmanın kurallarından birisi, karşı tarafa geri çekilmesine olanak tanıyacak bir formül yaratmaktır. Yoksa diğer taraf kendisini kapana kısılmış hissederse çatışma uzunca süre devam eder. Dolayısıyla şu anda savaşın 1000. gününe yaklaşıyorsak bu, çok büyük ölçüde İngiltere ve ABD’nin politikalarının sonucudur.

Rusya, son zamanlarda taarruzları hızlandırdı. Geçen hafta Ruslar, Donbas’ta dümdüz ovaların ortasındaki yüksek bir tepede kurulmuş olması nedeniyle Ukraynalıların hem savunma savaşı vermelerine hem de Rusya’nın işgal ettiği yerleri uzaktan bombalamamarına imkân veren Vugledar kentini ele geçirdi. Dün de Ukrayna yayın organları, Donbas’ta yine önemli bir yerleşim yeri olan Krasnogorivka’nın tamamen Rusların eline geçtiğini yazdı. Buralar Ukrayna kuvvetlerinin 2014’ten beri tahkim ettiği yerlerdi. Eğer Ruslar, Donetsk ilinin Pokrovsk ilçe merkezini de birkaç ay içinde ele geçirirse bu, Rusya’nın bu bölgede tamamen üstünlüğü kurarak Ukrayna’nın daha orta bölgelerine sızmalarını sağlayacak.

Ukraynalı yetkililer, bu geri çekilmelerin plan dahilinde olduğunu, Ruslar yeterince yıpratıldıktan sonra bir bölgeden geri çekilindiğini söylüyor.

Peki Ukrayna kuvvetleri yıpranmıyor mu? Ukrayna’da en milliyetçi çizgideki yayın organları bile terhis konusunda düzenleme olmadığı için neredeyse üç yıldır silah altında bulunan bazı askerlerin firara başladıklarını ve bu eğilimin arttığını yazıyor. Şu ana kadar firardan ötürü 80 bin dava açılmış. Gerçek firar sayılarının daha fazla olabileceği söyleniyor. Rusların hızlı ilerleyişinde de altı ay önce apar topar askere alınanların yeterince eğitilememesinin ve bu kişilerin kaçmasının payı olduğu, üstelik de milliyetçi ve askeriyeye yakın yorumcular tarafından söyleniyor.

Dolayısıyla böyle bir tüketme yarışında ilk kimin çökeceği belli olmaz. Bölgede dengeler daha fazla bozulmadan ve Karadeniz, ne Rusya’nın ne de ABD’nin hüküm sürdüğü bir coğrafya olmadan bu savaşın bitmesi, Karadeniz’e kıyıdaş bütün ülkelerin çıkarına.