Değişen ekonomik modeller ve etkin atık yönetimi: Etkin atık yönetimine dair tüm ayrıntılar…

İlk bakışta “Ekonomik Model” ve “Atık Yönetimi” kavramları doğrudan birbirine bağlı gibi görünmese de gelişmiş ve yenilenen yaklaşımlarda bir bütün haline gelmiş durumdadır. Lineer ekonomi, işi biten nesneyi ardımızda bıraktığı için hızlı tüketim ve sürdürülmesi zor bir ekonomi modeli idi. Bugünlerde “Sürdürülebilirlik”, “Döngüsel Ekonomi” ve “Green Deal” gibi kavramları sıklıkla duymamızın sebebi sürdürülmesi daha kolay, yaşadığımız doğa ile daha uyumlu sistemlere geçişimizin elzem hale gelmesidir. Tam bu noktada etkin atık yönetimi kilit bir rol üstlenmektedir.

ÇÖPLERİN YILLARA GÖRE KULLANIMI

Lineer modeller döngüsel hale gelirken en önemli konu tüketim alışkanlıklarımızın değişmesidir. Bu konuyu daha açık anlatmak için kişisel olarak günlük çıkardığımız çöpleri düşünebiliriz. Bu çöplerin bir kısmı ıslak mutfak çöpleri, bir kısmı kuru ambalaj çöpleri ve geri kalan kısmı da günlük faaliyetlerimizden kaynaklanan birtakım çöplerimizdir. 1990’lı yıllar ve öncesine baktığımız zaman bu çöpler direkt olarak çöp sahalarına biriktirilip yeni çöpler yaratılmaya devam ediyordu.

ZARARLI EMİSYONLAR

Etkin atık yönetimi anlayışında temel amaç atığın geri dönüşümü mümkün olan bölümleri geri dönüşüm endüstrisine kazandırıldıktan sonra nihai depolanacak atık miktarını en aza indirmektedir. Depolanması kaçınılmaz olan atığın ise çevresel etkilerinin en aza indirilmesi tesislerin dizaynında en önemli parametredir. Bu kapsamda bütün bertaraf tesislerimiz metan gazını toplayarak, sebep olduğu zararlı emisyonları önemli ölçüde azaltmaktadır.

YILLIK 35 MİLYON TON ATIK

Ülkemiz, atık yönetimi konusunda birtakım aksaklıklara rağmen Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinin gerisinde değildir.