‘Dahiller’…

7 Ekim’in yıldönümünü, İsrail soykırımını istatistiklere sığdırmaya çalışan dökümler eşliğinde idrak ettik. Ama acı ve çaresizlik anlatılamıyor… Ukrayna savaşının 1000’inci gününe doğru da-bugün 959-ilerliyoruz. Filistin’le gönül bağımız nedeniyle Ortadoğu’yu daha yakından tarıyoruz ama Avrupa’daki kırım da, aynı acı, haksızlık ve çaresizlik üçgeninde yüzbinlerce insanı doğramaya devam ediyor… Her ikisi için bir ‘son, kurtulma arayışı/hissi’ o kadar kuvvetli ki, çareyi mesela “ABD Başkanlık seçimlerinde”

7 Ekim’in yıldönümünü, İsrail soykırımını istatistiklere sığdırmaya çalışan dökümler eşliğinde idrak ettik. Ama acı ve çaresizlik anlatılamıyor…

Ukrayna savaşının 1000’inci gününe doğru da-bugün 959-ilerliyoruz. Filistin’le gönül bağımız nedeniyle Ortadoğu’yu daha yakından tarıyoruz ama Avrupa’daki kırım da, aynı acı, haksızlık ve çaresizlik üçgeninde yüzbinlerce insanı doğramaya devam ediyor…

Her ikisi için bir ‘son, kurtulma arayışı/hissi’ o kadar kuvvetli ki, çareyi mesela “ABD Başkanlık seçimlerinde” arıyoruz.
Yani kasabın bıçağına sürünüyoruz…
Sadece Türkiye’de değil dünyada da, hem İsrail-Filistin hem Rusya-Ukrayna krizlerinin sebep-sonuçları üzerine hâlâ mutabakat yok. İsrail’i (ABD ve İngiltere her ‘İsrail’ dediğimizde dahildir) haklı görmek isteyenler davayı 7 Ekim Hamas saldırısı ile başlatıyorlar, Ukrayna’da ise (ABD ve İngiltere her Ukrayna dediğimizde
dahildir
) Rusya’nın sınırı geçmesine bağlıyorlar…

Bu “dahiller ve takvimler” arasındaki aynılık bile onları şüpheye düşürmüyor ki…

KAFANIZ KARIŞIK, ÇÜNKÜ…
Savaş bölgelerinde bu kafa karışıklığı ‘görüntüsü’
aslında açık taraflılık ifadesidir.
Üstelik, hangi ülkeyi bu krizler üzerinden ele alsanız, “aidiyetleri” üzerine de mutabakata ulaşamıyorsunuz?

İran iyi mi kötü mü? S. Arabistan, BAE iyi mi kötü mü? Suriye iyi mi kötü mü? Irak iyi mi, kötü mü? Rusya iyi mi kötü mü? Mısır iyi mi kötü mü? Ukrayna iyi mi kötü mü? Avrupa ülkelerine tek tek bakın, iyiler mi kötüler mi?

Mesela Rusya, ilişkilerimiz ne kadar iyi olursa olsun, Suriye ve Irak özelinde her ismi geçtiğinde muhakkak PKK’nın Moskova’daki bürosundan bahsedilir. Doğru mu doğru. Ama ABD-PKK ile hiç kıyaslanmaz? İran zaten en meşakkatli konu. Yüzde yüz kötü bir şey yapsa da kötü demeyenler, iyi bir şey yapsa da iyi demeyenler bol ve asabi halde mevcut. İsrail Savunma Bakanlığı kabul etti, biz kabul edemedik İran füzelerinin İsrail’i vurduğunu…

Bir zamanlar İsrail de öyleydi. Şimdi şartlar farklı ama 90’lı yıllarda ana akım medyada falan İsrail’i eleştiremezdiniz. Avrupa da öyledir. Almanya ile büyük ticari ilişkileriniz var ama AB özelinde olsun, silah ambargosu yüzünden olsun, insan hakları, demokrasi üzerine bitmeyen sızlanmaları olsun aramız hep limonidir. Ama göz kırpsınlar çözülürüz. Şimdi Şansölye Scholz geliyor diye ambargoyu gevşettikleri söyleniyor ya, dün bir gazetemizin manşeti, “yeniden müttefik”ti!

Türkiye ve Ortadoğu ülkelerindeki bu kafa karışıklığının sebebi ne biliyor musunuz?
ABD/İngiltere ve genel olarak Batı’nın yüzyıldır Ortadoğu’yu hadım etmesidir!
‘PİS İŞLER AJANSI’NI DİNLİYORSUNUZ…

Günümüzden örnek verelim…

Suudi Arabistan. Riyad’a tarihsel boyuttan ilk baktığında gördüğünüz, uzun on yıllar boyunca ABD ve İngiltere’nin ‘koruması altında’, kibar yazalım, “bağımlısı” olarak yaşamasıdır. Petrol ve dolar gerçeği budur…

Yakın zamanda ABD’ye diş göstermeye de başladı. OPEC üzerinden petrol fiyatlarının ayarlanması konusunda Washington’a direndi bile. Ama Amerikan üsleri var. Körfez ülkelerinde de var. Ama Çin’in aracılığı ile İran’la barıştı. Ama kuvvetli bir söylenceye bakarsanız veliaht prens bir kaç gün önce, “Filistin şahsen benim umurumda değil ama halkımın umurunda” dedi. Ama BRICS üyesi oluyordu az daha? Ama tüm silahlarını ABD’den alıyor…

Riyad hangisi?

Ortadoğu üzerine herhangi bir tartışmada laf Arabistan’a gelirse, bu gerçeklerin her biri tarafların argümanına dönüşür, siz de çöl kumlarının içine çekilip gidersiniz…

E, hadım operasyonu?

Geçtiğimiz hafta sonu, S. Arabistan, Katar, BAE, Bahreyn ve Kuveyt, Doha’da bir araya gelip, ortak bildiri yayınladılar ve mealen dediler ki; ‘İsrail ile İran arasındaki bir çatışmada tarafsız kalacağız, ülkelerimizdeki üsleri ve hava sahamızı da ABD’ye, doğal olarak İsrail’e kapatacağız.’ Böylece İran’a bir güvence vermiş oldular…

Pazartesi günü de Washington Post’ta şu haber yayınlandı; ‘İsrail, İran’ın petrol rafinelerine saldırırsa, Tahran da S. Arabistan’a saldıracak!’

Bu iki olay arasındaki ilintiyi/mesajı, Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik dış politika pratiğine indirdiğinizde, tamamına giydirdiğinizde
, “hadım”ı anlarsınız. Anlarsınız ve yukarıda saydığımız zıt yönlü bir ton tartışma cümlesinin, kafa karışıklığının altında kalmazsınız!
HANGİ ÜLKEYİ SEÇERSENİZ SEÇİN…
Mısır
.
Yeni barıştık. İlişkilerin bozulmasından normalleşmeye geçen süre içinde Ankara’nın politikasını değiştirmesi gerektiğine ilişkin eleştirel çok şey söylendi ve nispi haklılığı da vardı. Şimdi düzeldi.
Güzel de, darbeyi kim yaptı?
Bu sorunun cevabı, İsrail ve Ukrayna’nın “dahilleriyle” aynı. Hatta Mısır özelinde İsrail de ‘
dahil
’…
Irak
Belini hâlâ doğrultamıyor. Doğrultmasına da izin vermeyecekler. Netanyahu’nun BM kürsüsünde açtığı, ‘hayır ve şer haritasında’ ok hangi ülkenin içinden geçip İsrail’e, oradan Avrupa’ya ulaşıyor? Buna kimler “
dahil
”? O harita Hindistan’daki G20 zirvesinde Amerika/Biden tarafından ilan edildi ilk…
Azerbaycan
.
Şimdi ne diyorlar biliyor musunuz? ‘Ermenistan savaşını sahada, Bakü, Ankara veya Moskova kazanmadı. İsrail kazandı’. Diyenler bizdeki ‘
dahiller
’…
BARİ BU SEFER UNUTMAYALIM…

Bunları 7 Ekim’den bir yıl sonra ve Ukrayna savaşının 1000. gününe giderken yazmanın sebebi şu…

Ukrayna savaşı başladığında da benzerini yaptık haftalarca; şimdi günlerce, saatler boyu Hizbullah’ın, Hamas’ın organizasyon şemalarını izliyoruz. Suikast listelerinin grafiklerini hatmediyoruz. Köpürtülen MOSSAD operasyonlarının üzerinde dans ediyoruz. Bir yıl evvel de günlerce tünellerde dolaştırdılar bizi…

Tamam, bunlar da olsun ama… Ortadoğu ya da küresel kutuplaşma tartışmalarını yaparken, püskülleri bol olduğundan, konu sıçraya sıçraya, ülkeden ülkeye, olaydan olaya kaçıp gider. “Katili” unutursunuz.

Katili unutursanız ‘dahil’ olursunuz.