CHP’den Bakan Memişoğlu’na tepki: Be insafsızlar o bebekler siz ve sizin gibiler görevinizi yapmadığınız için öldü!

CHP'den Bakan Memişoğlu'na tepki: Be insafsızlar o bebekler siz ve sizin gibiler görevinizi yapmadığınız için öldü!

T24 Haber Merkezi

CHP Sözcüsü Deniz Yücel, partinin MYK toplantısının ardından gündeme dair açıklamalarda bulundu. Açıklamalarına son günlerde kamuoyu vicdanını sarsan yenidoğan çetesinden bahseden Yücel, Dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü, şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun ölen bebeklerden sorumlu olduğunu söyledi, ''Be insafsızlar! Be vicdansızlar! Be Allahtan korkmaz, kuldan utanmazlar! O bebekler siz ve sizin gibiler görevinizi yapmadığınız için öldüler" ifadelerini kullanarak tepki gösterdi.

“Koca, Müezzinoğlu ve Memişoğlu hepiniz bu bebeklerin ölümünden sorumlusunuz”

"Müezzinoğlu, ‘Vicdanım rahat’ diye açıklama yapıyor. Bütün bu olayların yaşandığı dönemde, İstanbul İl Sağlık Müdürü olan, şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, çıkmış, hiç utanmadan ‘Kamuoyu yenidoğan çetesiyle meşgul ediliyor’ diyor. Olayların başladığı, yoğun bir şekilde yaşandığı, CİMER şikayetlerinin yapıldığı dönemde Sağlık Bakanı olan Fahrettin Koca’nın ise gıkı dahi çıkmıyor. Be insafsızlar, be vicdansızlar, be Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar: O bebekler siz ve sizin gibiler görevinizi yapmadığınız için öldüler. Dönemin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’dan, ondan önceki Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na, dönemin İstanbul İl Sağlık Müdürü, şimdiki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na kadar hepiniz bu bebeklerin ölümünden sorumlusunuz"

“Bu olayın 19 hastaneden ibaret olmadığını görüyoruz”

Bu olayın 22 yıllık AKP iktidarının toplumda, bürokraside ve kurumlarda yarattığı çürümüşlüğün, yozlaşmanın, kirlenmenin somut bir sonucu olduğunu ifade eden Yücel,  "Sağlık sistemini ticarileştiren, hastayı müşteri, hastaneyi ise ticarethane olarak gören; insan hayatını, insan sağlığını rant ve kazanç odaklı bir hale getiren AKP iktidarı ve onun liyakatsiz, beceriksiz, kifayetsiz, muhteris bakanları ve bürokratları bu bebek ölümlerinde olayın failleriyle birlikte sorumludurlar. Bu olayın İstanbul’daki 19 hastaneden ibaret olmadığını sosyal medya üzerinden yükselen şikayetlerden görüyoruz. Kocaeli, Sakarya, Niğde ve Antalya’dan da benzer ihbarlar yapılıyor. Bunun yanında diyaliz merkezleri, yetişkin yoğun bakımları, özel bakım merkezleri ve yaşlı bakım merkezleriyle ilgili de benzer iddialar var" dedi.

“Yarın suç duyurusunda bulunacağız”

Geçen senenin Mart ayında yapılan CİMER şikayetine rağmen  Cumhuriyet Savcısı’nın tehdit edildiği görüntüler ortaya çıkana kadar bahse konu hastanelerde ne ruhsat iptaline gidilmiş ne de hastaneler kapatılmadığını ifade eden CHP Sözcüsü Yücel,  "Tam bir aymazlık, vurdumduymazlık örneği. Bu kokuşmuşluğun üzerinin örtülmesine asla izin vermeyeceğiz. Bu pisliğin içinde yer alan, buna göz yuman, görevini gereği gibi yerine getirmeyerek, görevini savsaklayarak, ihmal ederek bu bebek ölümlerinde dahli ve payı olan kim varsa hak ettikleri cezayı alıncaya kadar peşini bırakmayacağız. Yarın, Genel Başkan Yardımcımız Gül Çiftci, partimiz adına dönemin il sağlık müdürü hakkında suç duyurusunda bulunacak" dedi.

“Bakan Memişoğlu’nu da bir kez olsun sorumlu davranmaya ve istifa etmeye davet ediyoruz”

Yenidoğan Çetesinin çökertilmesine dair Cumhuriyet Savcısı Yavuz Ergin ve bunu haberleştiren gazeteci Emrullah Erdinç'e teşekkür eden Yücel,  "Bu organize kötülüğe karışmış olan bütün hastanelerin tamamının ruhsatları askıya alınmalı. İşine geldiğinde her yere kayyım atayan AKP iktidarı, elini korkak alıştırmasın. Ayrıca kayyım ataması için gereken yasal düzenleme salı günü Meclis’e getirildiği taktirde, tüm desteğimizi vereceğimizi de buradan ifade etmek istiyorum. Böyle bir düzenlemenin Meclis’ten oy birliğiyle geçeceğinden hiçbir kuşkumuz yok. Yeter ki iktidar, ‘Bu işin ucu bana dokunur mu’ diye düşünmeden üzerine düşen görevi yapsın. Büyük bir yüzsüzlükle koltuğuna yapışan ve bu yaşananlardan hem İl Sağlık Müdürü hem de Sağlık Bakanı olarak sorumluluğu olan Kemal Memişoğlu’nu da bir kez olsun sorumlu davranmaya ve istifa etmeye davet ediyoruz" dedi.(ANKA)


Ne olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

Dehşete düşüren telefon kayıtları

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı

​​​​​​​Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan "yenidoğan çetesi" açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok

Aileler anlattı

Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi.

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı.

"Bebeğimizi kaybettik"

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

"Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi.

Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti.

İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi.

Ne kadar ceza isteniyor?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Savcı tehdit edilmişti

Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

19 hastane ve sağlık kuruluşu "malen sorumlu" sayılmıştı

Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de "malen sorumlu" olarak yer aldı.