Büyükanneden mücadele ikonuna
Pelicot Davası Avrupa’yı sarstı
Dünyayı sarsan gelişmeler arasında bizde fazla önemsenmedi ama Fransa’daki evlilikiçi tecavüz kurbanı Gisele Pelicot davası aslında Avrupa’da bir dönüm noktası sayılabilecek önemde bir dava.
Tam on yıl boyunca eşi tarafından ilaçla uyutulup hem onun hem de getirdiği erkeklerin tecavüzüne uğrayan Gisele Pelicot davası cinsel istismara yönelik farkındalığı arttıran son olay oldu. Son olay, çünkü Fransa özellikle kamusal figürlerin karıştığı ama nedense üzerleri sessizce örtülen tecavüz vakaları konusunda hatırı sayılır kabarıklıkta bir sicile sahip. Örneğin, ünlü Fransız yönetmen Christophe Ruggia, 2019 yapımı “Portrait of a Lady on Fire” filminin yıldızı Adèle Haenel'e o daha çocukken cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla yargılanıyor. Dava bu ay başladı. Yine bir düzineden fazla kadının cinsel saldırı suçlamasıyla karşı karşıya kalan dünyaca ünlü aktör Gérard Depardieu'ya karşı açılan bir başka cinsel saldırı davası da Mart ayında başlayacak. Kabarık sicilden kastım bu. Daha onlarca böyle dava var.
Tabii Gisele Pelicot’nun başına gelenler korkunç. Ortaya çıkması da sadece bir rastlantı. Gisele Pelicot, kocası, 72 yaşındaki Dominique Pelicot bir markette genç bir kadının etek altı fotoğrafını çekerken marketin güvenlik görevlisine yakalanmasaydı ortaya çıkarılması zor sapıklığın belki de yıllarca kurbanı olmaya devam edecekti. Evlilikiçi cinsel şiddetin en korkunç mağdurlarından olan kadın, sapık eşinin fantazilerinin kurbanıydı zaten yıllarca. Üstelik iğrenç tecavüzler her defasında eşi tarafından filme de alınmıştı.
Tam on yıl boyunca ilaçla uyutulup kocası ile eve davet ettiği çok sayıda erkeğin tecavüzüne uğrayan Gisele Pelicot tüm Avrupa’da cinsel şiddet olgusuyla hesaplaşmaya yol açan bir dönemi başlatmış oldu. Dava sonucu sapık eş ile yaklaşık elli kişi en ağırı 20 yıl olmak üzere çeşitli hapis cezalarına çarptırıldılar.
Her ayrıntısı acı verici olayın. Tecavüzler sırasında hiçbir şeyin farkında olmayan kadın başına ne geldiğini eşinin markette yakalandıktan sonra el konulan bilgisayarındaki görüntülerin polis tarafından kendisine gösterlmesiyle anlayabilmiş.
Tüm toplumun, tecavüze uğramış tüm kadınların gözünde onu ger.ek bir kahraman yapan da, Fransız yasalarının tecavüze uğrayan kadınlara tanıdığı “gizli kalma” hakkından vazgeçerek, “utanç yer değiştirmeli” demesi oldu. Duruşma sırasındaki sözleri de çok çarpıcıdır: “Tecavüz mağduru tüm kadınların - sadece ilaçla uyutulduklarında değil, tecavüz her seviyede var çünkü- şunu söylemesini istedim: Pelicot başardı, biz de başarabiliriz. Tecavüze uğradığınızda utanç duyarsınız eğer unutmayın utanç duyması gerekenler onlar”.
Gerçekten de kimliğini saklamama konusundaki cesur tutumu evlilikiçi cinsel saldırıların varlığının, tecavüzcülerin sıradanlığının, ilaçla boyun eğdirmenin boyutlarının görünür kılınmasına yol açtı. Kimliğini saklamayarak toplumun en karanlık köşelerine, “tecavüz kültürüne” ayna tutmuş oldu. Tecavüzcülerin sıradanlığının ortaya çıkarılması, bu tiplerin her kadının her an yanında olabilecek figürler olduğunu ortaya koydu. Tecavüzcüler arasında bir bilişimci de vardı bir erkek hemşire de, gazeteci ile kamyon şoförünün yanısıra. Bu kadar farklı toplumsal mesleki kategoriden kişilerin zevk noktasında bu ortak vahşete katılmasının nedeninin ne olacağı sorusunu da sordurttu. Sıradan bir büyükanne iken başına gelenlerin anlatılmasına/açıklanmasına izin vererek tecavüze uğrayan kadınların ikonu haline geldi Gisele Pelicot.
Toplumsal bir itirazın da tetikleyicisi oldu aynı zamanda. Binlerce protestocu hükümetin cinsel şiddeti ciddiye almasını talep etmek için sokaklara döküldü. Protestocular, Fransız yasalarının, tecavüzün mutlaka şiddet içermeyen ancak izinsiz yapılan cinsel davranışları da içerecek şekilde güncellenmesi gerektiğini dile getirdi.
Bir başkasının felaketi, öteki başkalarının yaşayıp dile getiremediği acıların ortaya serilmesine, böyle yapıldığında mutlaka destek bulunacağı inancına yol açtı. Bu, sessiz olmak zorunda kalan mağdurlara ne büyük bir güç veriyor anlamak zor değil.
Evine girip saldıran tacizci erkeğe değil de kendisini korurken onu yaralayan kadına ceza verilen Türkiye’de de Gisele Pelicot’nun yarattığı türden dalgalanmaya, silkinmeye ihtiyaç var elbette. Belki henüz, - bunca olan bitene ragmen- zamanı gelmemiş olabilir. Bir gün gelir mutlaka.
Ama kadınlarımız ölmemeyi başarsınlar önce, seslerini de mutlaka duyuracaklardır. Pelicot onlara da örnek olsun dilerim.