BETAM Direktörü: Büyüme yüzde 3’ün altına inerse işsizlik, iflas ve yoksullaşma artacak
Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) Direktörü Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, son birkaç aydır firmaların eleman bulmakta zorlandığına işaret ederek “Büyüme yavaşlayıp işsizlik artınca bu çalışan her şeye razı olsa dahi bu sefer iş bulamayacaklar” dedi. Prof. Dr. Seyfettin Gürsel ile ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.
EKONOMİ DARALIYOR
Uygulanan sıkı para politikasına rağmen enflasyon neden istenen ölçüde düşmüyor?
Hizmet fiyatlarında büyük bir katılık var. Enflasyonu asıl artıran dört kalem var. Sağlık ve eğitim. Orada çok yüksek artışlar oldu. Bir de otel lokanta fiyatları. Daha yeni yeni orada fiyatlarda durgunluk işaretleri var. Bence çok önemli kalem, kira. Kiralarda son birkaç aydır yeniden ciddi bir reel artış başladı. Ama TÜİK, TÜFE sepetinde mevcut kiralar takip ediyor. Bakan Şimşek iki yıl uygulanan kiradaki yüzde 25 artış sınırını kaldırınca kiralarda zemberek tekrar boşaldı. Son iki ayda enflasyon yüzde 3 civarında geliyor. Sadece kiranın 0.7 puan katkısı var. İster eğitim, ister sağlık, bunlar çok temel gereksinimler. Kirayı da düşününce bunların hiçbirini Merkez Bankası faiz artırarak aşağıya çekemez.
Peki faiz artışı neye yarıyor?
Kredileri kısıtlamaya, talebi düşürmeye yarıyor. Şimdi
kiranın, taleple ne ilgisi var? Yani Merkez Bankası faiz artırdı diye kiralar mı düşecek? Ya da eğitimde çocukları olanlar okullar zam yapıyorsa oradan alıp devlet okullarına mı verecek? Sağlıkta ucuz hastane mi arayacaklar.
Öyleyse boşuna mı yükseliyor faizler?
Hayır. Bugüne kadar yükseltmesi makuldü ama bundan sonra, daha da yükseltirse bu hizmet enflasyonunu kırabilir mi? Bence şüpheli. Merkez yılsonu için koyduğu hedefi büyük olasılıkla tutturacak. Ama ondan sonra 2025 için çok ciddi bir hedef var: Yüzde 17. Yüzde 20’lere indirse büyük başarı olur. Fakat bunu nasıl yapacağını Merkez Bankası da bilmiyor. Büyük ihtimal ücretler üzerinde baskı gerekecek. Temmuzda asgari ücrete zam yapmadılar. Şimdi IMF ocakta fazla abartmayın, diyor. Aynı IMF büyüme tahminini 3.2’den 2.7’ye indirdi. Yani diyor ki ciddi bir iç talepte baskı yaratması, bütçe açığını kapatması, vergileri artırması lazım.
Vergileri daha da artırabilir mi?
Orada da bir sınıra ulaşmış gibi duruyor. Daha fazla vergi yükünü arttırması pek kolay olmayacak. 2025 hakikaten kritik bir yıl. Bir dönüm noktası da olabilir. Merkez Bankası ve Hazine ve Maliyet Bakanı Şimşek, gelirler ve maliye politikasında nasıl bir yol izleyecek belli değil. Son birkaç aydır AKP’den de aykırı sesler çıkmaya başladı. Artık faiz indirin, ekonomi daralıyor diye. Bu iktidar için çok önemli bir sorun. Ekonomi açıkça daralıyor, büyüme yüzde 3’ün altına gelirse ne olacak. Bu yeterince istihdam yaratılmayacak demektir. İflaslar başlayacak.
Bu ihtimal var yani 2025 için?
Eğer büyüme yüzde 3’ün altına düşerse iflaslar kesinlikle artar. Sanayide çok açık bir daralma var. Hizmetlerde de durgunluk emareleri yavaş yavaş geliyor. İhracat da duraklamaya başladı. İşsizlik kaçınılmaz olarak artacak. Yoksullaşma artacak. Ödenecek fatura ne kadar yüksek olacak onu da bilmiyoruz. İktidarın hedefi şuydu, enflasyon daha hızlı düşecek, büyümeden de çok büyük taviz vermeyeceklerdi. Ama şimdi böyle olmayacağı anlaşılıyor.
Bedeli kim ödeyecek?
Tabii ki vatandaş. Zaten ödüyor. Vatandaş bedel ödedikçe seçimlerde bunun intikamını alır mı? Bence iktidarın kendine sorduğu soru bu. 2025’te enflasyon yeterince düşmezse büyüme tahmin ettiklerinin altında çıkar, işsizlik daha yüksek düzeylere çıkarsa ne yapacaklar? Ya politika değiştirip enflasyonu yeniden hortlatacaklar, ya enflasyonla mücadeleyi bırakmayacaklar, durgunluk 2026’da da devam edecek.
YÜZDE 20 ÇOK TEHLİKELİ ORAN
Belli ki 2025 daha yangın yeri gibi mi görünüyor?
2025 daha zor görünüyor. Kesinlikle 2025 çok büyük gelişmelere gebe. Enflasyon 2025’in sonunda yüzde 20’lere düşürülebilir mi, hasar ne durumda? Büyüme ne kadar düştü? İşsizlik ne kadar artıyor? Bunları ancak 2025’in bahar aylarında göreceğiz. Faiz artırmayla enflasyon düşerdi. Ama canına okumuşlardı. Faizler düşünce enflasyonu da düşecekti. Hadi diyelim ki enflasyonu yüzde 20 küsüre indirdiniz bu oran da çok tehlikeli bir enflasyon. Daha fiyatlar bastırılmamış, istikrara kavuşmamış demek.
ELEMAN BULMAK ZOR
Beşeri sermaye konusunda çok ciddi sıkıntı var, gençler de gidiyor?
İşgücü piyasası yeterince dikkatli takip edilmiyor. İşsizlik oranları öyle yeterince ne olup bittiğini açıklamaya yetmiyor. İşsizlik bugün yüzde 8’lerde. Ama işgücü piyasasında son birkaç aydır yeni bir sorunu görmeye başladık. Firmalar eleman bulmakta çok zorlanıyorlar. Normalinde zaten hep tam aradıkları vasıfta eleman bulamıyorlardı. Ama şu anda özellikle inşaatta vasıflı usta bulmak zorlaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile araştırma yapıyoruz. İşçi bulma zorluğu diğer sektörlerde de artmış durumda. Firmalar ilk işe alımlarda asgari ücretin üstünde ücret vermek istemiyorlar. Ama iş arayanlar en az asgari ücretin yüzde 30 üstünde ücret talep ediyorlar. Yeni eleman bulmak daha da güçleşmiş gibi gözüküyor. İş arayanlarla işgücü talep edenler arasındaki uyumsuzluk giderek artıyor.
BİRİNCİ MADDE EĞİTİM
Okullar reel sektörünün ihtiyacı olan donanımda genç yetiştiriyor mu?
Onlar tabii istiyorlar ki devlet bunlara talep ettikleri, istedikleri vasıfları kazandıran bir eğitim versin, hazır gelsinler. Böyle olmuyor çünkü eğitim zaten feci durumda. Özellikle kadınların işgücüne katılımı çok temel yapısal sorun. Üniversite mezunu kadın-erkek sayısı eşitlendi. Ama yüksek öğrenimli kadınlardaki işsiz oranı erkeklerin 1.5 katı. Bu ileride kadınların işe girmesi konusunda caydırıcı da olabilir mi?
İşçi bulma sorunu gelecek dönemde büyüyecek yani?
Büyüyecek gibi duruyor. Büyüme yavaşlayıp işsizlik artınca bu sefer çalışan her şeye razı olsa dahi bu sefer iş bulamayacaklar.
Krizden çıkış için acil olarak hangi yapısal reformlar hayata geçirilmeli?
Eğitim birinci madde. Çünkü kalite giderek düşüyor. Yatırımlara sübvansiyon destekler açıkladılar bunların çoğu rasyonel değil. İleri teknolojiyi geliştirecek firmalara destekler verilmeli. Üçüncüsü işgücü piyasası reformu. Güven olmadığı için yatırım da gelmiyor. Ne ekonomi politikalarına ne adalete güven var.