Beşiktaş’ın son durumunu değerlendirdi: Sahipsiz bırakıldı!
Beşiktaş taraftarı haklı olarak isyanlarda. “Kandırıldık” diyorlar. Zira mevcut başkan bir sene öncesinde yaşanan seçim sürecinde esti gürledi. Şöyle ki, “Beşiktaş Kasım ayında havlu atmaz. 204 ülkede istediğim kapıyı on dakikada açarım. Gio mükemmel hoca. O giderse biz de gideriz. Beşiktaş’ı Beşiktaşlılar yönetecek...” Bir sürü vaatler. İçi boş, süslü sözler. Gelinen nokta ortada... Bakalım bu günlere nasıl gelindi?
ÜMRANİYE TERK EDİLMİŞ!
Takımın merkez üssü. Ne diyordu Samet Aybaba: “Futbolun patronu benim” sözde kaldı. Gio istedi, yönetim aldı. Aybaba, haberi medyadan öğrendi. Brad Friedel... Hoca ile yediği içtiği ayrı gitmedi. Tüm planlamayı o yaptı. Gidenleri, gelenleri belirledi. Yetmedi. Eşofmanları çekti, idmana çıktı. Şube sorumlusu Feyyaz Uçar, oralı olmadı. Ne suya dokundu, ne sabuna. Hâl böyle olunca Ümraniye yolgeçen hanına döndü. Ayaklar baş, başlar ayak oldu. En basitinden kaptan Mert’i kaale alan yok. Yabancıların hakimiyeti kaptanı bile silip bitirdi!
FUTBOLCULAR HOCAYA BAYRAK AÇTI
Oyuncular, Hollandalı hocaya karşı bayrak açtılar. Oynatılmayan Salih, yerli isimleri gruplandırdı. Kanatta oynamak istemeyen Mario, sert tepki gösterip rest çekti. Formasını Ndour’ı kaptıran Al Musrati surat yaptı. Silva, açığa çekildiği için küstürüldü. Yeni transferlerin aldığı astronomik paralar takım içi dengeleri alt üst etti.
VAN BRONCKHORST YETERSİZ...
Dün başka, bugün başka konuşuyor. Takım ile diyaloğu yok. İdmanları yetersiz. Taktiksel çalışma yok. Duran toplardaki handikaba rağmen, bu yönde tek çalışma yok. Kamp dönemi dahi yükleme yaptırmadı. Salon çalışmaları kaldırıldı. Kimseye fikir danışmadı. Kadro tercihleri ile çoğu oyuncuyla sorunlar yaşadı. Rakipleri analiz edemedi. Son olarak kendine on gün, takıma beş gün izin vererek tepki çekti. Bir de çıkıp kendini inkar edercesine, “Şampiyon olacağız demedim” dedi. Yani hocam, Beşiktaş forması zaten ilk üç içinde olur. Bunun için hocaya gerek yok. Üstüne biraz koyulsa ipi göğüsler diyen de olmadı. Ümraniye’deki durumun özeti bu. Böyle bir ortamda nasıl olur da başarı gelir bilinmiyor. Gelelim idari tarafa...
HASAN ARAT UZAKTAN SEYRETTİ
Arat, çok doğru hamle ile işe başladı. Basket kökenli olduğu için futboldan bihaber. Futbol konusunda efsane ismi yönetime aldı, Ümraniye’ye atadı. Kısa zamanda aralarındaki diyalog koptu. Başka açıklaması olamaz. 60 milyon Euro üstünde harcama yapılan transferlerin rastgele alınmasına göz yumdu. Hoca tercihlerinde fiyasko yaşattı. Derbi öncesi kongre yaptı. Kritik son maç öncesi tanıtım kokteyli. Bağıra bağıra gelen sonu sadece uzaktan seyretti.
AYBABA VE UÇAR ETKİSİZ KALDI
Efsane isimler heyecan vermişti. Uygulama tam tersi oldu. Aybaba, sözde yetkili kaldı. Koltuğu hâlâ bırakmadı. Uçar, yanlış yolda yürüdü. Sonuçları, “Yapı var. Kapı yok! Hakemler.. “ gibi yaklaşımlar ile rahatlama yarattı. Bir kez olsun yavan futbolu, yetersiz hocayı, işi boşlayan oyuncuları görmedi... Bunlara bir de etkisiz yönetici Hüseyin Yücel ve Mete Vardar’ı da eklemek gerek. Yönetici iyi günde çıkıp, güvenlik kamerasına dahi konuşmak ile olmuyor. Şimdi tam zamanı. O koltuklar, ağlama sızlama yeri değil. İcraat makamıdır. Sonuç olarak Beşiktaş’ta yönetim; teknik ve futbol genelinde yanlış üstüne yanlış yaptı.
TARAFTAR BUNU HAK ETMİYOR
Bir kısım medya, göz göre göre borazanlık yaptı. Troller gibi pohpohlayıp durdu. Gelinen noktada; çok eleştirilen eski yönetimin, daha da gerisine düşüldü. Beşiktaş taraftarı asla bu durumu hak etmiyor. Sahipsiz bırakılan takımı, tribünleri doldurup sahipleniyor. Şu an tek doğru olan taraftar. Hapsine helal olsun. Kötü günde, iyi günde olduğu gibi kulübünü sahipleniyor.