Barış Terkoğlu: “Yeni Ortadoğu Projesi”ni anlatan Rand Corporation raporu, Türkiye dahil 7 ülke için ekonomik plan

Barış Terkoğlu: “Yeni Ortadoğu Projesi”ni anlatan Rand Corporation raporu, Türkiye dahil 7 ülke için ekonomik plan

Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, ABD ordusu için çalışmalar yapan düşünce kuruluşu Rand Corporation tarafından 5 yıl önce hazırlanan "Levant Entegrasyonunun Ekonomik Faydalarının Tahmini" başlıklı raporu gündeme getirdi. Raporda; Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, Mısır’ın yanı sıra İsrail-Filistin’i de içeren "Levant" bölgesinin Serbest Ticaret Anlaşması ile yan yana getirilmesini öngördüğünü aktaran Terkoğlu, Suriye'de yaşanan son gelişmeler ile rapor arasında bağlantı olduğunu yazdı. Terkoğlu, "Yeni rejim yerli yerine oturursa yeni düzenin anahtar kelimesi 'Suriye’nin yeniden inşası' olacak. Emevi Camii’nde namaz kılan siyasetçilerin ardında hisseleri artmış müteahhitler saf tutacak. Kim bilir belki kendisini 'Ekonomik Ortadoğu Eşbaşkanıyım' diye tanıtan siyasetçiler yeniden peyda olur" ifadelerini kullandı. 

Barış Terkoğlu, "Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı" başlıklı yazısında, şunları kaydetti:

"Önümde, kapağında Türkiye’yi de içine alan bir haritanın olduğu 5 yıl önce yazılmış o rapor var. Türkiye’de yıllardır konuşulan RAND Corporation hazırlamış. Kuruluş, on yıllardır devlet bütçesiyle ABD Ordusu’na perspektif verecek raporlar hazırlıyor. Nitekim raporun girişinde de bu bilgi veriliyor.

Rapor, 'Levant Entegrasyonunun Ekonomik Faydalarının Tahmini' başlığını taşıyor. Ben ise adını BOP’a benzeterek EOP (Ekonomik Ortadoğu Projesi) yazıyorum. 'Levant' neresi derseniz; Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan, Ürdün, Mısır’ın yanısıra İsrail-Filistin’i de içeriyor. Başlığından anlaşıldığı gibi, önce altı ülkenin ve tabii mümkünse Filistin ve İsrail’in bir Serbest Ticaret Anlaşmasıyla yanyana getirilmesini ve tabii ekonomiye fayda sağlanmasını savunuyor. Beş yıl önce yazılmış raporda, 'Maksimum faydaların gerçekleşmesi' için, 'Suriye ve nihayetinde İsrail-Filistin çatışmalarının bir dereceye kadar istikrara kavuşması' beklentisi anlatılıyor. Elbette en büyük iki fayda, büyük genç nüfusun ekonomiye katılması ve 'Suriye’nin yeniden inşası' olarak tarif ediliyor.

Özetle, böyle bir projenin Gayrı Safi Milli Hasılaları yüzde 3-7 oranında artıracağı, 700 bin ile 1.6 milyon aralığında yeni istihdam yaratılacağı, işsizlik oranlarının düşüşüne büyük etki sağlayacağı savunuluyor. Suriye tarımının İsrail teknolojisini Türk betonunun Irak petrolünü tamamladığını savunan rapor, siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı ihtimallerle hesaplamalar da sunuyor.

İran'sız Ortadoğu

İşin ilginci, bu proje aslında yeni değil. Kaynağını Suriye çatışması öncesinden, belki de BOP’tan alıyor: '2011 yılında, bu ülkelerden dördü—Ürdün, Lübnan, Suriye ve Türkiye—malların ve insanların serbest dolaşımına olanak tanıyacak, Avrupa Birliği modeline benzer bir gümrük birliği kurmaya çok yaklaşmıştı. Ancak, bölgedeki siyasi karışıklık bu ilerlemeyi durdurdu.' Rand Raporu, 'İsrail ve Batı Şeria ile Gazze'nin dahil edilmesi bile mümkün' dediği projede, odak noktasının Irak’ın ve Suriye’nin yeniden inşası olacağını anlatmış.

Elbette dikkatinizi çekmiştir. Proje, bölgedeki en önemli aktörlerden birini, İran’ı dışarıda bırakıyor. Üstelik Lübnan’dan Filistin’e ve tabii Suriye’ye kadar krizler içerisindeki pozisyonu düşünüldüğünde, raporda yer yer bahsedildiği gibi, İran’ın bölgedeki gücünü dengeleme, 'İransız bir Levant' maksadı da taşıyor. Bu anlamda aslında Gazze krizi ile başlayan, İsrail’in Gazze-Lübnan-Suriye’de adım adım İran’ın etkisini kırdığı sürecin ekonomik altyapısını tanımlıyor.

Rapor yazıldığı sırada Suriye’de çatışma devam ediyordu. Filistin-İsrail krizinde de değişen bir şey yoktu. Gelgelelim, son 13 aylık sürecin bütününde, en büyük kaybeden İran, en büyük kazanan ise tartışmasız İsrail oldu. En önemlisi, Trump’ın gelişine beş kala, dost göründüğü Rusya-İran etkisinin karşısındaki cepheye geçen Türkiye, en düşman göründüğü İsrail ile aynı karede değil ama aynı cephede buluştu.

Emevi Camii'ndeki müteahhitler

'Kaynağı belli' silahlarla kuşanmış terör örgütü HTŞ’nin Şam’ı düşürmesini, İsrail’in tarihte üç kez doğrudan savaştığı Suriye Ordusu’nun son kalıntılarını da ortadan kaldırması tamamladı. Batı’dan gelen 'HTŞ’nin uygulamalarını izliyoruz' açıklamalarını Colani doğru okumuş olacak ki ilk günden beri tek düşmanlarının Baas-İran-Hizbullah olduğunun ve İsrail ile savaşmayacaklarının altını çizdi. Yeni rejim yerli yerine oturursa yeni düzenin anahtar kelimesi 'Suriye’nin yeniden inşası' olacak. Emevi Camii’nde namaz kılan siyasetçilerin ardında hisseleri artmış müteahhitler saf tutacak. Kim bilir belki kendisini 'Ekonomik Ortadoğu Eşbaşkanıyım' diye tanıtan siyasetçiler yeniden peyda olur!"

Yazının tamamını okumak için