Azınlıklar endişeli: Yeni Suriye’de onlara ne olacak?

Esad rejiminin devrilmesiyle Suriye’de başlayan yeni dönemde, geçiş hükümeti lideri Ahmet el Şaraa umut veren açıklamalar yaparken, sahada yaşanan şiddet olayları ve azınlık haklarına dair endişeler gündemde. Uluslararası toplumun desteğiyle, güvenlik ve eşitlik temellerinde inşa edilecek bir Suriye mümkün mü? Suriyeli Hristiyanlar grubunun temsilcisi, Şaraa’nın reform vaatlerini ve bölgedeki durumu değerlendirdi.

Suriye'de Esad rejiminin devrilmesiyle, Heyet Tahrir el Şam liderliğindeki çeşitli Esad rejimi karşıtı milis güçleri Şam'da kontrolü ele geçirdi. Suriye'de yeni bir yönetime gidilmesi için bir geçiş dönemi hükümeti kuruldu.

Takma adını kullanan Ebu Muhammed el Colani, asıl adı olan Ahmet el Şaraa'yı kullanmaya başladı. Kamuflajını bırakıp takım elbise kuşanan, MİT Başkanı İbrahim Kalın'a şoförlük yapan Şaraa'nın yönetimindeki Şam'a, her gün yeni bir Avrupa ülkesi elçiliği açılıyor.

Ancak ülkerin Yeni Suriye'ye verdiği desteğin, şartları da var. Türkiye, Suriye'nin doğusundaki ABD destekliSuriye Demokratik Güçleri'ni bölgeden temizlemek için harekete geçti. Batılı ülkeler ise, kadınların ve azınlıkların korunduğu ve temsil edildiği eşit bir Suriye'ye destek vereceklerini defalarca vurguladı.

Kendisi de Suriye'deki en büyük azınlık topluluklarından biri olan Alevi toplumunun üyesi olan Beşar Esad'ın en büyük argümanlarından biri "eğer ben gidersem, gelecek hükümet tüm azınlıkları öldürecek" iddiasıydı. Esad, İŞİD'in kökleriyle bağlantısı olan ve Türkiye dahil olmak üzere birçok ülke tarafından terörist ilan edilen HTŞ'yi  bir soykırımcı güç olarak Suriye halkına lanse etti.

Peki, bu ne kadar doğruydu? Sahadaki gerçekler, Yeni Suriye'deki azınlıklar için nasıl bir tablo çiziyor? Bu sorulara bir yanıt bulabilmek için, Suriye'nin Hristiyanları grubuyla iletişime geçtim.

Suriyeli Hristiyanlar (Syrian Christians - مسيحيون سوريون) HTŞ'nin Şam'ı ele geçirmesinden günler sonra kurulan ve birden fazla Suriye azınlık grubu mensubu tarafından yönetilen bir Telegram grubu. Grubun amacı, Suriye'deki Yunan Ortodoks, Süryani, Katolik ve Alevi gruplar için bir ses olmak ve onların sorunlarını dünyanın gözleri önüne sermek.

Esad dönemi ve sonrasını Sözcü için ele alan grup, Suriye'nin içinden önemli bilgiler paylaştı. Verdikleri cevaplar, yeni ve eski Suriye'yi tecrübe eden birden fazla kişinin onayıyla verilmiş cevaplardır.

ESAD DÖNEMİNDE BİR AZINLIK OLMAK

İlk soru, Esad dönemi hakkındaydı. Esad döneminin zorluklarını anlatan grup temsilcisi, Hafız Esad’dan başlayarak Beşar Esad’a kadar 53 yıl süren rejim süresince diğer Suriyelilerle çoğunlukla muameleye gördüklerini söyledi. Noel gibi dini bayramlarını kutlamakta özgürdüler ve kendi eğitim kurumları vardı, ancak Başbakan seçilebilmeleri mümkün değildi.

Ancak, eşit muamelenin içler acısı olduğunu da ekledi. Esad rejiminin 3 önemli sorunu, bu dönemde öne çıktı: Birinci olarak, "zorunlu askerlik, herkes için genellikle bir ya da iki ay içinde ölüm anlamına geliyordu. Askerlerin yaşam koşulları o kadar kötüydü ki birçok Hristiyan, Avrupa’ya ya da başka yerlere göç etmeyi tercih etti"


İkinci olarak ise "çok düşük yaşam standartları", azınlıklar da dahil olmak üzere birçok kişinin ülkeden kaçmasına sebep oldu "Bunun en büyük nedeni, Suriye Lirası’ndaki hiper enflasyondu... "Batı yaptırımları, hem savaş öncesinde hem de sonrasında büyük ölçüde halkı etkileyerek durumu daha da kötüleştirdi."

Son olarak, "Suriye'nin bir polis devleti olarak yönetilmesi" Esad'ın sonunu hazırladı. "Rejime hoş gelmeyen bir şey söylediğinizde başınız derde girebilirdi. Esad’ın hapishanelerinde politik nedenlerle tutulan birçok Hristiyan tanıyoruz. Durum o kadar kötüydü ki, bazı günahlarımızı rahiplere bile itiraf edemezdik; çünkü kiliselerde bile rejimin ajanları vardı"


Esad rejimi askerleri

 

2011’de birçok Suriyeli azınlık, özgürlük talebiyle Esad rejimine karşı protesto gösterilerine katıldı. Grup temsilcisi, bu durumun devamının sağlanamadığını anlatıyor, ve bu durumdan dolayı 2011 yılında var olan cihatçıları suçluyor: "Ancak yıllar içinde devrim, El Kaide bağlantılı El Nusra gibi cihatçı gruplar tarafından ele geçirildi" dedi. 

İŞİD gibi grupların Suriye'de bulunduğunu ve azınlık grupları hedef aldığını belirten temsilci, Suriye rejiminin bir süre için güvenliği sağladığını söyledi, fakat bu durum kalıcı olmadı.

"Ancak ateşkesle birlikte Esad rejimi istikrar kazandıkça herkes rejimin zulmünden bıktı. Bu durum, ordunun kolayca teslim olmasına ve HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) yönetimi ele geçirmesine neden oldu" dedi

HTŞ'DEN SONRA SURİYE

Temsilci, HTŞ'den sonra gerçekleşen değişimlerin üzerinde durdu. Değişimin "en iyi taraflarından biri, ulusal birliğin sağlanması ve yurtiçinde ve yurtdışındaki Suriyelilerin özgürce konuşma hakkı oldu" dedi ve "Ayrıca para biriminde nispeten bir istikrar gördük" diye ekledi

Suriye'de döviz kullanmak, 2020 yılından beri Esad Rejimi'nin emriyle yasaktı. Döviz kullanan kişiler, idam cezasına bile çarptırılabiliyordu. Şimdiyse Suriye Lirası değer kazanırken, Suriye halkı Türk Lirası gibi dövizleri kullanarak market alışverişlerini yapabilir hale geldi.


Temsilci durumu, "Paranın bir gecede çökmesinden korkuluyordu, ancak şimdilik iyi durumda" diye anlattı. Temsilci, daha önce Suriyelilerin tomarlarca parayla market alışverişlerini yapmak zorunda kaldığından bahsetti. Marketten meyve, sebze ve bir miktar bakliyat almak, binlerce Suriye Lirası gerektiriyordu.

Bazı azınlık gruplarının, Suriye'ye dönmeyi planladıklarını da belirtti. Temsilci "bazıları, Esad rejiminin devrilmesinden sonra geri dönme arzusunu dile getirdi. Ancak bu henüz bir eylem görmedik. Güvenlik koşulları ve toplulukların hakları garanti altına alınmadığı sürece geri dönüş zor görünüyor" dedi.


Temsilci, HTŞ'nin Suriye'deki durumu hakkında konuştu. Suriye'de asayişi sağlayan HTŞ milisleri ve İdlib'ten gönderilen HTŞ'ye bağlı polis güçleri, artık düzeni daha meşru bir şekilde koruma çabasında. Ancak, Suriye'de hala Cihatçı bir anlayışla hareket eden gruplar mevcut. 

Temsilci, bu konuyla ilgili olarak: "Başlangıçta bizi hedef alacaklarından korkuyorduk, ancak şu anda barışı koruyacaklarını ve azınlıklarla dostane ilişkiler geliştireceklerini iddia ediyorlar. Bunun devam edip etmeyeceğini henüz bilmiyoruz. Lider Ahmet el-Şaraa’nın hem ılımlı Suriye devrimci grupları hem de yabancı cihatçı grupları dengede tutmaya çalıştığı görülüyor" dedi.

EVLERİNDEN ATILANLAR OLDU

Diğer yandan temsilci, bazı endişe verici tehditler aldıklarını da belirtiyor. Temsilci "Suriyeli olmayan cihatçılar saldırgan görüşlerin olduğunu inkar edemeyiz. "Haçın hizmetkarları için hesap zamanı" anonsları yapan beyaz kamyonetler gördük. Bazıları bu ifadeleri Amerikalılar için söylediklerini iddia etti. Ancak Irak’taki Süryani Hristiyanlar topluluğunun, "Amerikan Hristiyanlarına" olan nefret nedeniyle nasıl hedef alındığını gördük" dedi.

Bazılarının, "devrimden sonra azınlıkların sevincinin yapmacık olduğunu söylediğini de" ekledi. Rejim ordusunda azınlık askerlerin bulunması, bazı kişilerin azınlıkları Esad rejimiyle özleştirmesine sebep olduğunu açıkladı.


HTŞ militanları, azınlık aileye ait evin kapısını kazmayla kırıyor

 

Bu olay, bölgedeki azınlıkları hedef alan tek olay değil. HTŞ yönetimindeki Suriye'de, azınlıklara karşı şiddet olayları kaydedildi. BBC Türkçe'nin haberine göre 9 HTŞ militanı, bir azınlık aileyi zorla evinden attıktan sonra bu eve yerleşti. BBC'nin yayımladığı videoda, kapının kazmalarla kırıldığı ve ailenin 9 yaşındaki çocuklarıyla birlikte zorla evlerinden atıldığı görüldü.

Benzeri görüntüler, geçtiğimiz günlerde Humus, Hama ve Tartus'ta da görüldü. Tam teçhizatla gelen 5 ila 9 kişilik gruplar halinde ilerleyen HTŞ militanları evlere girerek içeride olan azınlık aileleri sokağa atıyor, daha sonra da bu eve yerleşiyor. 

Suriyeli Hristiyanlar ise, Ortodoks bir ailenin kimliği belirsiz kişilerce öldürüldüğünü aktardı. Kadın vurularak öldürülürken, adamın kafasının kesildiği aktarıldı.

 

Daha önce Hristiyan grupların, yerel milisler halinde mahallelerini koruduklarından bahseden temsilci, . "Güvenlik güçlerinin olmadığı bazı bölgelerde bize 'iyi davranacaklarını' söyleyen militanlarla karşılaşıyoruz. Ancak bu sözlerin garanti edilebilir olduğunu düşünmüyoruz. En büyük korkumuz, yerel milislerin silahsızlandırılmasıyla güvenliğin tehlikeye girmesi" dedi.

Ahmet el Şaraa, tüm silahlı güçlerin fes edileceğini ve hükümete bağlanacağını belirtmişti. Bu açıklama, Türkiye başta olmak üzere uluslararası kamuoyunda büyük takdir toplamıştı.

HASSAS TERAZİDE DENGE ÇABALARI

Bu şiddet olayları gerçekleşirken, HTŞ'nin duyarsız kalmadığı belirtildi. HTŞ yayımladığı bir bildiride, azınlıkların şikayetlerinin alınabilmesi ve korunabilmeleri için bir subayı görevlendirdiğini duyurdu. Hristiyan Suriyeliler, bu HTŞ subayının da bir azınlık grubu mensubu olduğunu belirtti. Temsilci, "haklarımızı ihlal etmeye çalışan bazı kişileri tutukladılar ve cezalandırdılar. Ancak daha sert disiplin uygulamalarının gerektiğine inanıyoruz. Güvenliğimiz için yabancı militanların tamamen Suriye’den çıkarılması şart" dedi.

Kast ettiği yabancı militanlar, Kafkas Emirliği gibi gruplar. Bu gruba bağlı olduğu belirtilen milisler, "Alevi ve Hristiyanları temizlemek üzere Latkiye'ye gittiklerini" söyledikleri bir video yayımladı. Ellerinde taarruz tüfekleriyle, zırhlı bir araçta ilerliyorlardı.

Ancak, bu militanlar gidici değil, kalıcı görünüyor. Zira Ahmet el Şaraa'nın son açıklamasında "bizimle birlikte savaşan yabancı dostlarımız oldu. Bazı ülkeler, 5 yıldır orada yaşayan insanlara vatandaşlık veriyor. Bu bizim için de mümkün olabilir" ifadelerine yer verdi.

GELECEK NE GETİRECEK?

Gelecek hakkındaki sorulara ise, umutlu olduğu kadar temkinli cevaplar verildi. Uluslararası toplumun Suriye'ye olan ilgisinin olumlu karşılandığını belirten Suriyeli Hristiyanlar temsilcisi "AB ve ABD’nin desteği konusunda umutluyuz, ancak Suriye’ye yönelik ilgilerinin sınırlı olması endişe verici" dedi.

Asıl ilgi çekici olan ise, gelecek Suriye devlet yapısına dair umutlar oldu. Eyaletler bazında, Federal bir yönetim yapısının Suriye için en iyisi olacağını savunan temsilci, "Gerçekçi bir şekilde, her bölge ve etnik/dini grubun kendi yasalarına göre yönetildiği ve geleneklerini uyguladığı, merkezi olmayan bir Suriye’yi tercih ederiz" diye konuştu. 

Temsilci "Genel olarak, Suriye’deki Hristiyanlar ve diğer azınlıkların en büyük endişesi, bölgelerimizin güvenliği için uluslararası destek alınmasıdır. Türkiye, AB ve diğer aktörlerin bu konuda Suriye'ye yardım etmesi gerekiyor" ifadeleriyle sözlerini bitirdi.