Aşırı sağ AB’yi felç eder
Avrupa Birliği'nin ana yasama organı olan Avrupa Parlamentosu seçimleri bugün sona eriyor. AP seçimlerinde sandalye sayılarını artırması beklenen aşırı sağın, birlik içinde siyasi tartışmaları körükleyerek karar alma süreçlerini zorlaması bekleniyor.
Seçimlerle ilgili rapor hazırlayan Milli İstihbarat Akademisi (MİA), aşırı sağ grupların; göç, AB’ye üyelik müzakereleri, Gümrük Birliği ve vize serbestisi gibi konularda Türkiye’yi zorlayıcı adımlar atma ihtimalinin arttığını kaydetti.
Bașta Avrupa Halk Partisi (EPP) ile Sosyal ve Demokratlar (S&D) olmak üzere merkez sağ ve sol partilerin bir miktar oy kaybına uğrayacağını, bununla birlikte bașta așırı sağ olmak üzere radikal partilerin parlamentodaki sandalye sayılarını artıracağı öngörülüyor. Aşırı sağ partilerin, 720 sandalyenin yüzde 25’ini elde etmeleri durumunda bile AP’de fazla etkili olamayacakları belirtiliyor. Etkinin sınırlı kalmasında, Avrupa’daki aşırı sağ partilerin iktidara gelmesini önleme amacıyla on yıllardır diğer partiler tarafından radikal milliyetçi gruplara karşı uygulanan bir çeşit iş birliği boykotu olan “güvenlik kordonu” ile popülist yaklaşımlara sahip aşırı milliyetçi partilerin, kendi ulusal sorunlarını öncelemelerinin de etkisiyle farklı uluslardan olan benzerleriyle bir araya gelerek ortak politikalar belirlemelerindeki zorlukları ifade eden “iç entropi”nin rolünün önemli olduğu değerlendiriliyor.
Seçim sonrası ortaya çıkacak dengelerde, EPP ve S&D tarafından olușturulan büyük koalisyonun ana politikaların sürdürülmesinde temel rol oynayacağı ancak ikilinin ve diğer partilerin așırı sağın taleplerini daha fazla dikkate almak zorunda kalacakları belirtiliyor. Raporda, “süper büyük koalisyon” olarak adlandırılan EPP, S&D ve Avrupa’yı Yenile (RE) partilerinin, belirli konularda uzlașamamaları hâlinde așırı sağ partilerin daha fazla pazarlık gücüne kavuşabileceği vurgulanıyor. Bunun da, Avrupa Muhafazakarları ve Reformistleri (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi (ID) gibi radikal sağ partilerin șimdiye kadar elde etmekte zorlandıkları bașkan yardımcılıkları ve komite başkanlıklarını elde etmelerini sağlayabileceği öngörülüyor.
Türkiye karșıtı tavırların daha baskın olduğu așırı sağ grupların, göç, üyelik müzakereleri, Gümrük Birliği’nin yenilenmesi ve vize serbestisi gibi konularda Türkiye’yi zorlayıcı adımlar atma ihtimalinin arttığı belirtiliyor. Ancak AP’nin kendi içerisinde siyasi tartışmalar ve fikir ayrılıkları ile daha fazla enerji kaybedeceği ve karar alma süreçlerinde daha fazla zorlanacağı öngörülüyor. Bu durumun, AB’nin uluslararası alandaki aktörlük konumunu daha fazla sorgulanır hale getirebileceği belirtiliyor.