Arkeoloğun savaş alanında ne işi var?

İsrail’in bilinen tüm uluslararası kuralları ihlal ettiği savaşın(!) Lübnan cephesinde verdiği kayıplardan biri de Zeev Erlich oldu. Zat, bir asker ya da subay değildi, ama Hizbullah’la çatışmada öldüğünde üzerinde bir üniforma, elinde de bir silah vardı. Bu nedenle İsrail Savunma Güçleri, Erlich’in ölümünü “askeri kayıp” olarak değerlendirdi.

Oysa sözümona bir bilim adamıydı Zeev Erlich. Hem tarihçi hem de arkeolog olduğu belirtiliyor. Yahudilerin, İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da bulunan yerlerle bağlantıları üzerine araştırmaları da var deniyor. Yanında iki askerle birlikte öldürüldüğünde de Lübnan'da İncil'de yer almış olabilecek eski bir kaleyi inceliyormuş.

Durum İsrail açısından başlı başına bir yüz karası aslında. Çünkü bu zat Filistinlilerin yaşadıkları topraklara yerleşen faşist İsrailli yerleşimcilerin en azgınlarından biriydi. Uluslararası hukuka aykırı olarak yerleştiği Batı Şeria’da yaşıyordu. Erlich adlı faşist, Batı Şeria’dan sonra “özgür, bağımsız” Lübnan’da da Yahudi yerleşim bölgelerinin bir haritasını hazırlamıştı.

Kendi kitabı bunu emretti diye başkalarının toprağını işgal eden bir dinci fanatik olarak İsrail ordusuyla çıktığı işgal saldırısında hayatını kaybetmesinde şaşılacak bir yan yok. Çünkü hem Hamas hem de Hizbullah, yasadışı İsrailli yerleşimcileri “askeri hedef” olarak görüyor. Uri Trazon adlı örgüte bağlı faşist dostları bu yerleşimci faşistin öldürüldüğü yerde de bir İsrail yerleşim birimi kurulması çağrısında bulunmuş. İyice delirmişler belli ki.

İsrail ordusu Erlich’in öldürülmesi üzerine hayli zor durumda kalmışa benziyor. Lübnan’a gitmesine nasıl izin verildiğini – haberi yokmuş gibi- soruşturmak için bir komite kurulmuş İsrail medyasının bildirdiğine göre. Bu arada İsrail kamu yayın kuruluşu Kan, Batı Şeria'daki yerleşimcilerin Filistin topraklarında yerleşim yeri inşa etme planları yapmak üzere askeri eskort eşliğinde Gazze'ye girmelerine izin verildiğini de ortaya çıkaran bir soruşturmanın ayrıntılarını yayınladı.

Kan’ın haberine göre, Batı Şeria'da onlarca yıldır yerleşim yerleri kuran, Gazze'de de inşa etmek için kampanya yürüten Nachala hareketinin aşırı sağcı lideri Daniella Weiss, 13 Kasım'da askeri yetkililerin yardımıyla bölgeye girdi, Şeridi bölen Netzarim Koridoru'nda gezdirildi. Weiss, kanalla yaptığı bir video röportajında hem geziyi hem de Gazze'deki yerleşim planlarını doğrulayarak “artık hazırlık yapmıyoruz, girebildiğimiz anda giriyoruz” diyor çekinmeden.

Bir İsrail ordusu sözcüsü ziyaretin onaylanmadığını söyleyerek bunun yasalara, prosedürlere aykırı olduğunu ifade etmiş. Tabii ki İsrail Weiss ya da Erlich gibi tiplerden ibaret değil. Orada yasaya, ahlaka uygun davranan çok sayıda Yahudi yetkili var, vatandaş olduğu gibi. Bunlardan biri, Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü ile Misgav Enstitüsü'nde askeri analist Profesör Kobi Michael. Profesör olayların “utanç verici” olduğunu bu tutumların orduya zarar verdiğini söylüyor örneğin.

Araştırmak için komite kurduğunu söyleyen orduya güvenmek için bir neden yok. Çünkü İsrail ordusu uzmanlarla, nüfuzlu kişilere savaş alanlarına nadiren erişim izni verirken, uluslararası medya dikkatle seçilmiş geziler dışında savaş boyunca Gazze'den uzak tutuldu. Ama Eerlich elini kolunu sallaya sallaya hem de silahlı olarak Lübnan’a girebildi.

Ordu ayrıca ordu yanlısı yorumcu Douglas Murray'i hem Gazze'de hem de Lübnan'da defalarca ağırladı. Suikasttan günler sonra Hamas lideri Yahya Sinvar tarafından kullanıldığı söylenen sandalyede otururken görüntülenen Murray, Lübnan'da askerlere eşlik etmiş, İsrail'in BM barış gücü askerlerinin Hizbullah'ın faaliyetlerine göz yumduğu yönündeki iddialarını desteklemişti.

İsrail'in kamu diplomasisi ile stratejik iletişiminin nereye gittiği konusunda ipucu veren örnekler bunlar.

Hem işgalci hem yüzsüz olmak İsrail ordusunu tanımlayabilen en uygun cümle.