Ankara-Washington görüşmeleri: Kim, ne istiyor?

Esad rejimi devrildikten sonra Türkiye’ye müzahir kuvvetler durmadı. Terör örgütü PKK’yı Münbiç’ten temizlediler. Washington bunu bekliyordu. Ancak bundan sonrası muammaydı. SMO kuvvetleri Münbiç’ten sonra Fırat’ın doğusuna yöneldi. Muhaliflerin bir kolu da Deyrizor bölgesine, PKK’nın, rejim devrilirken ele geçirdiği arazilere yöneldi... Bu bölge petrol ve doğalgaz sahaları ve Irak-Suriye geçişi nedeniyle stratejiktir. Bölgede yaşayan Arap aşiretler de terör örgütüne karşı ayaklanınca Deyrizor’un

Esad rejimi devrildikten sonra Türkiye’ye müzahir kuvvetler durmadı. Terör örgütü PKK’yı Münbiç’ten temizlediler. Washington bunu bekliyordu. Ancak bundan sonrası muammaydı. SMO kuvvetleri Münbiç’ten sonra Fırat’ın doğusuna yöneldi. Muhaliflerin bir kolu da Deyrizor bölgesine, PKK’nın, rejim devrilirken ele geçirdiği arazilere yöneldi... Bu bölge
petrol ve doğalgaz sahaları ve Irak-Suriye geçişi
nedeniyle stratejiktir.
Bölgede yaşayan Arap aşiretler de terör örgütüne karşı ayaklanınca Deyrizor’un merkezi ve bazı petrol-doğalgaz sahaları muhaliflerin kontrolüne geçti. Bu sırada MİT, PKK’nın Suriye’deki adımlarını
kuzey-güney yönünde
yakın takibe aldı. Teröristler, rejime ait füze ve mühimmata el koyup TIR’lara yükleyince SİHA’larla büyük bir operasyon yapıldı. 12 TIR imha edildi.
Operasyonun yapıldığı bölgeler ABD kontrolündedir.
ABD’NİN ÜÇ AYAKLI HAMLESİ

Bu gelişmeler üzerine ABD merkezli yoğun bir trafiğin başladığını söyleyebiliriz. Washington’un hamlelerinin arka planında üç ayaklı bir denklem yatıyor.

Bir.
ABD Savunma Bakanı Lloyd J. Austin
,
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’le
görüştü.
ABD Dışişleri Bakanı Blinken
da bugün Türkiye’ye gelecek,
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
ile görüşecek. Bu görüşmelerde Washington‘un Ankara’yı “PKK/SDG’nin kontrol ettiği bölgelere girilmemesi” yönünde ikna etmeye çalıştığı/çalışacağı belirtiliyor.
İki. ABD aynı zamanda terör örgütü PKK’ya, “Sizi yalnız bırakmadık” mesajı veriyor.
CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla
, tam da bu konjonktürde Suriye’de terör örgütü elebaşlarını ziyaret etti. Ankara bu ziyareti terör örgütü
PKK/SDG’yi rahatlatmaya yönelik hamle
olarak okuyor.
Üç. Washington, sadece terör örgütünü korumaya çalışmıyor, aynı zamanda
diğer Kürt grupları, PKK/SDG’ye karşı harekete geçmemeleri için baskı altına alıyor
(Bu kapsamda ABD’li ve Fransız yetkililer, PKK/SDG ve muhalif Kürt grupları Kamışlı’da bir araya getirdi). Dışişleri Bakanı Fidan “Kürtler yeni sürecin parçası olabilir ama PKK olamaz” dedi ya. ABD bu perspektifi zayıflatmaya çalışıyor.
İNİSİYATİF ANKARA’NIN ELİNDE
Ankara’nın perspektifi, terör örgütünün
DEAŞ’la mücadele kisvesiyle, son on yıldır elde ettiği tüm kazanımları sıfırlama
k. Türkiye sınırında 30 kilometrelik bir güvenli hat oluşturmak. Deyrizor ve Ayn el Arab’ı “tartışma dışı” tutmak, Rakka’yı da bu paranteze almak. Suriye’deki yeni yönetimin toprak bütünlüğünü sağlama çabasına destek olmak. Suriye’deki Araplar, Türkmenler, Kürtler, diğer gruplar ve mezhepsel toplulukların yeni yönetime adil katılımını teşvik etmek.
Suriye’deki yeni yönetimin dünyaya açık, çoğulcu ve istikrarlı bir yapıya kavuşması ABD’nin de destekleyeceği bir perspektiftir. Ama Ankara-Washington yaklaşımı terör örgütü PKK/SDG’nin geleceği konusunda ayrışıyor. Daha önce bu köşede çok kez yazmıştık. ABD ve Türkiye yaklaşık bir buçuk yıldır, “Örgütün Suriye’deki geleceğini” tartışıyor. Washington bir kıvama gelmişti.
Zamanlama ve
çerçeveyi
kendisi belirlemek istiyordu
. Suriye’den çıkarken PKK/SDG’nin varlığını garanti altına almaya çalışıyordu.
Terör
örgütünün,
Türkiye’ye tehdit oluşturmaması karşılığında
yerel seçimlerle desteklenen kısmi özerklik elde etmesini, pamuk ipliğiyle Esad rejimine bağlanmasını, Ankara’nın da buna ses çıkarmamasını istiyordu. Suriye’de rejim değişikliği ve örgüte karşı SMO baskısı, bu planın kalbine bıçak gibi saplandı.
Zamanlama ve
çerçeve
inisiyatifi Ankara’nın eline geçti.
TÜRKİYE’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ
Tam da bu konjonktürde
, ABD Dışişleri Bakanı Blinken
bugün
Bakan Fidan’la
görüşecek. Görüşmede öncelikle ele alınacak iki konu, haliyle, Suriye’de yeni durum ve terör örgütlerinin faaliyetleridir. Ankara‘nın şu mesajları net bir şekilde vermesi beklenir: Bir. Suriye’de düzenli geçiş sürecinin sorunlu olmaması için ABD başta olmak üzere uluslararası kurum ve aktörler sorumluluk üstlensin. İki. İnsani yardım ve siyasi destek konusunda herkes elini taşın altına koysun. Üç. PKK/SDG ve DEAŞ’ın mevcut ortamdan istifade etme çabası engellensin.
Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin kırmızı
çizgisidir.
Suriye’de
iki
çıban
başı PKK/SDG ve DEAŞ’tır
. Amerikalılar diyor ki.. “DEAŞ yeniden faaliyete geçebilir.
El Hol kampının
güvenliği önemli.” PKK, CENTCOM’a dedi ki.. “DEAŞ’la mücadele çalışmalarımı askıya aldım.” Türkiye de uzun bir süredir ABD’ye diyor ki.. “YPG ve DEAŞ’la aynı anda mücadele etmeliyiz. Sorumluluğu üstleniriz..”

DEAŞ’la mücadele kisvesi ABD-PKK bağını koruyor, ABD-PKK bağı da Türk-Amerikan ilişkilerine yük oluyor. Washington bu yükten kurtulmak istiyorsa muhatap PKK/SDG değil, Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlama, ülkeye istikrar kazandırma hedefine yönelecek olan yeni Suriye yönetimidir. Bu ziyarette çözülecek düğümlerden biri bu olabilir.