Almanya Başbakanı Scholz, İstanbul’a geldi: Erdoğan’la Türk-Alman ilişkilerini yeniden ele alması bekleniyor

İki lider, eylül ayında BM 79. Genel Kurulu'na katılmak için gittikleri ABD'nin New York kentinde bir araya gelmişti

T24 Politika

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmek üzere İstanbul'a geldi. Almanya Başbakanı Scholz ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın görüşmesinde, Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'daki gelişmelerin yanı sıra göç, Avrupa Birliği (AB), ikili ilişkiler ve ekonomi politikaları konularının ele alınması bekleniyor.

Göç politikalarına ilişkin konular da Şansölye Scholz'un Türkiye ziyaretinde ele alınacak.  Ziyarette ele alınması muhtemel bir diğer husus da Erdoğan’ın gündeme getirdiği, Akkuyu Nükleer Santrali için Türkiye’ye gelmesi beklenen türbinlerin "Alman gümrüğünde bekletilmesi" meselesi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve beraberindeki heyeti taşıyan uçak 22.03'te İstanbul Havalimanı'na indi. Almanya Başbakanı'nı İstanbul Havalimanı'nda Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen ve diğer yetkililer karşıladı. ​​​​​​​

Scholz'un yarın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi ve ardından ortak basın toplantısı düzenlenmesi öngörülüyor.

İki lider, eylül ayında Birleşmiş Milletler (BM) 79. Genel Kurulu'na katılmak için gittikleri ABD'nin New York kentinde bir araya gelmişti.

"Scholz'un Türkiye ziyaretinin anlamı"

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfından (SETA) M. Erkut Ayvaz tarafından kaleme alınan "Şansölye Scholz'un Türkiye ziyaretinin anlamı ve Türk Alman ilişkilerinin geleceği" başlıklı makalede Türk Alman ilişkilerinin son durumu ele alındı.

Makaleye göre, "Scholz ve Erdoğan'ın bir araya gelmesiyle Türk-Alman ilişkilerine dair önemli hususlar yeniden ele alınacak.

19 Ekim'de İstanbul'a gidecek olan Scholz'un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başta Türk-Alman ilişkilerini, ekonomi politikalarını, Ukrayna’daki savaşı, Orta Doğu'daki mevcut durumu, göç meselesini, ekonomi odaklı hususları ve Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının satışını ele alması bekleniyor.

İki ülkenin özellikle ekonomi, ticaret ve enerji alanlarındaki potansiyeli ve iş birliği imkanlarını daha da geliştirmekten yana oldukları biliniyor.

Her ne kadar bu alanlardaki hedefler öne çıksa da uzun bir süredir güncellenmesi gündemde olan Gümrük Birliği ve vize serbestisi konularının da Türkiye açısından öncelikli hususlar arasında olduğu tahmin edilebilir.

Son günlerde örneğin Eurofighter Typhoon savaş uçaklarının Türkiye’ye satışının Almanya tarafından engellenmesinin sonlandırılacağına dair sinyaller de söz konusu olmakla birlikte sürecin ilerleyen aşamasının belirleyici olması beklenebilir.

Türkiye ve Almanya arasında farklı politika alanlarında görüş ayrılıklarının devam ettiği de unutulmamalı.

Her ne kadar son zamanlarda diyalog yanlısı bir süreç söz konusu olsa da Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs’ta iki devletli çözüm gibi öne çıkan hususlarda iki ülkenin pozisyon ve politika tercihleri birbirinden farklı olmaya devam ediyor.

Alman hükümetinin kriz bölgelerine yönelik sürdürmekte ısrarlı olduğu son derece tartışmalı tercihleri hem tepkilere yol açıyor hem de dış politikasını inandırıcılıktan daha da uzaklaştırıyor."

İki ülke ticaret hacminde hedef 60 milyar dolar

İki ülke arasında 2023’te 50 milyar dolara yaklaşan ticaret hacminin 60 milyar dolara ulaştırılması hedefi söz konusu.

Ziyarette ele alınması muhtemel bir diğer husus da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirdiği, Akkuyu Nükleer Santrali için Türkiye’ye gelmesi beklenen türbinlerin "Alman gümrüğünde bekletilmesi" meselesi.

Almanya'nın Türk fırkateynler ve torpidoların modernizasyonu için gerekli malzeme ve silah satışına onay vermesi bir yaklaşım değişikliğine dair sinyal olarak yorumlanıyor.

Ortadoğu, NATO, Rusya ve Ukrayna gündemleri

Özellikle Orta Doğu'daki kriz ve gerilimlerin derinleşmesinin yanı sıra Rusya-Ukrayna savaşındaki son gelişmelerden dolayı NATO’nun öne çıkan bir üyesi olarak Türkiye’nin stratejik önemi daha da belirginleşti.

Almanya'da hükümet sözcüsünün Türkiye’nin Ukrayna meselesinde "önemli bir ortak" olduğunun altını çizmesi, hükümetin Ukrayna’ya yönelik silah yardımlarını sürdürme yaklaşımının özellikle son aylarda toplumda daha az karşılık bulmaya başlaması, başta Alman aşırı sağ ve popülist partilerin güçlenmesine neden oldu.

Bu yüzden Alman hükümetinin, Ukrayna’daki savaşın sonlandırılmasına ilişkin başta Türkiye gibi etkili ülkelerle daha yakın iş birliğini öncelediği tahmin ediliyor.

Ayrıca Rusya’nın Avrupa’ya yönelik artan tehdidi ile İran-İsrail geriliminin daha fazla büyümesine dair endişeler de Almanya’nın Eurofighter konusundaki engelleyici tutumunu değiştirmeye yönelmesi ihtimalini güçlendiriyor.

Alman kamuoyunda Eurofighter savaş uçaklarının Türkiye’ye satışına yönelik şimdilik olumlu sinyaller gözleniyor. Buna binaen temkinli bir yaklaşımın göz ardı edilmemesi gerekiyor.

Göç meselesi

Eylülde Almanya'nın doğusunda yer alan üç eyaletteki eyalet meclisi seçimlerinde önemli başarılar yakalayan aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ülke siyasetinde öncelikli siyasi gündemin göç meselesi olmasını sağladı.

Muhalefette bulunan Hristiyan Birlik (CDU/ CSU) partilerinin aşırı sağcıların söylemlerini giderek normalleştirme eğilimi, hükümette yer alan koalisyon üyesi partilerin de özellikle seçim sürecinde popülist söylem ve adımlara yönelmesine neden oldu.

28 Eylül 2025'te düzenlenmesi planlanan Federal Meclis seçimleri öncesinde federal hükümetin bu konuda Alman kamuoyuna yönelik bazı adımlara yönelmesi muhtemel.

Göç politikalarına ilişkin konuların Şansölye Scholz'un Türkiye ziyaretinde ele alınması bekleniyor.

 

 

Orta Doğu kaynıyor, bölgesel savaş riski artıyor; neler yaşandı?

Orta Doğu'da bölgesel savaş endişelerini artıran gerilimli ve çatışmalı bir süreç yaşanıyor. İsrail'in Hizbullah'ın binlerce iletişim cihazını patlatmasıyla başlayan süreç, İsrail'in Lübnan'ın güneyine başlattığı kara harekâtı ve İran'ın Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın öldürülmesinin ardından balistik füzelerle yaptığı misilleme saldırısıyla giderek ısınıyor. İsrail, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'de sürdürdüğü savaşın hedefleri arasına Lübnan'ın güneyi, İsrail'in kuzeyinde "yerlerinden edilmiş" vatandaşlarının bölgeye geri dönmesini de ekledi ve Hizbullah'tan Litani Nehri'nin gerisine çekilmesini istiyor. 

ABD'nin gerilimi tırmandırmama uyarıları, Katar ve Mısır ile birlikte yürüttüğü ateşkes çabalarının ortasında Lübnan'da Hizbullah'a yönelik art arda iki büyük saldırı düzenlemişti. İsrail, Hizbullah'a ait binlerce iletişim cihazını iki gün üst üste eş zamanlı saldırılarla patlattı. 

TIKLAYIN | Lübnan'da Hizbullah militanlarının çağrı cihazları eş zamanlı olarak patlatıldı; 8 kişi hayatını kaybetti, 2 bin 800 kişi yaralandı

TIKLAYIN | Lübnan'da çağrı cihazlarının ardından telsizler de patlatıldı: En az 20 ölü, 450 yaralı; İsrail Savunma Bakanı'ndan "savaşta yeni aşama" açıklaması

TIKLAYIN | Patlamaları ne tetikledi: Hizbullah'ın, İsrail takibinden sıyrılmak için kullandığı çağrı cihazları binlerce insanı nasıl yaraladı?

FÜSUN SARP NEBİL YAZDI | Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazları nasıl patlatıldı?

Hizbullah'ın kalesine büyük saldırılar; Hasan Nasrallah öldürüldü

Gerilimi iyice tırmandıran olay Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın, Hizbullah'ın kontrolündeki Dahiye'de hava saldırısıyla öldürülmesi oldu. Önce İsrail ordusu, 21 Eylül'de "hedefli bir saldırı" gerçekleştirerek Beyrut'un Dahiye bölgesinde bir apartmana hava saldırısı düzenledi. İsrail Savunma Kuvvetleri Sözcüsü Daniel Hagari, saldırıda, Operasyonlar Komutanı İbrahim Akil ile birlikte Rıdvan biriminin üst düzey komutanları ve komuta zincirlerinin öldürüldüğünü açıkladı. Hizbullah da yaptığı açıklamayla, üst düzey komutanı Akil’in öldüğünü doğruladı.

TIKLAYIN | İsrail'in Lübnan’daki “hedefli” hava saldırısında ölü sayısı 14'e çıktı, çoğu kadın ve çocuk | Hizbullah, üst düzey komutanı Akil’in öldüğünü doğruladı

Ardından 27 Eylül'de yine aynı bölgedeki 6 apartmana yapılan hava saldırısında Hizbullah lideri Hasan Nasrallah öldürüldü. Saldırı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasının hemen ardından gerçekleştirildi ve Netanyahu'nun BM binasında saldırı emrini verirken çekilmiş bir fotoğrafı yayımlandı. Saldırıda her biri birer ton olmak üzere yaklaşık 85 sığınak delici bombanın kullanıldığı bildirildi. 


Hizbullah lideri Hasan Nasrallah

TIKLAYIN | Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, Beyrut'taki İsrail saldırısında öldürüldü

TIKLAYIN | İsrail Başbakanı Netanyahu'nun BM konuşmasının tam metni: Suudi Arabistan ile normalleşme vurgusu yaptı, BM'ye "antisemitik safra bataklığı" dedi

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, "Önümüzdeki günlerde tüm tarafların yapacağı tercihler bu bölgenin hangi yolda ilerleyeceğini belirleyecek" açıklamasında bulundu. 


Netanyahu, saldırı emrini BM binasından verdi

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, 30 Eylül'de Hizbullah’a karşı savaşın bir sonraki aşamasının çok yakında başlayacağını duyurdu. Gallant, "Kuzey sınırındaki 188. Tugay savaşçılarıyla birlikte kuvvetler, Hizbullah'ı kuvvetle vurmaya hazır. Amacımız belli; kuzeyde yaşayanları evlerine döndürmek için elimizden gelen tüm imkanları kullanacağız" dedi. 

TIKLAYIN | İsrail Savunma Bakanı Gallant: Hizbullah’a karşı savaşın yeni aşaması çok yakında başlayacak

İsrail'den Lübnan'ın güneyine kara harekâtı

İsrail ordusu, 30 Eylül'de Lübnan'a kara harekâtının başladığı resmi açıklamayla duyuruldu. "Sınırlı, bölgesel ve hedefli" diye olduğu belirtilen harekâtın isminin "Kuzey Okları" olduğu açıklandı.

İsrail ordu sözcüsü Daniel Hagari de yaptığı yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, Lübnan'ın güneyinde Hizbullah'ın altyapısına yönelik sınırlı ve yoğun kara saldırılarına başladığını belirtti.

TIKLAYIN | İsrail ordusu kara harekâtı başlattı, Güney Lübnan'a yoğun topçu ateşi açıldı, Lübnan ordusu sınırdan 5 kilometre çekildi!

İran'dan misilleme saldırısı

İran, İsrail'in Hizbullah'a karşı yürüttüğü operasyona misilleme olarak İsrail'e bir balistik füze saldırısı başlattı. İsrail ordu radyosu, İran'dan İsrail'e yaklaşık 200 füze fırlatıldığını bildirdi. İran Devrim Muhafızları, saldırının Hamas Siyasi Büro lideri İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah  ve Nasrallah'ın da öldürüldüğü saldırıda öldürülen Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü bünyesinde görev yapan Tuğgeneral Abbas Nilfuruşan'ın öldürülmesine misilleme olduğunu açıkladı. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Sözcüsü Daniel Hagari, saldırının “sonuçları olacağını” söyledi. Hagari tarafından yapılan açıklamada, İsrail ordusunun İran saldırısına karşı "savunma ve misilleme yapmaya tamamen hazır" olduğu belirtilerek, bunun "zamanında" yapılacağı vurgulandı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahuda İran'ın füze saldırısıyla "hata yaptığını ve bunun bedelini ödeyeceğini" savundu. İran ise İsrail'e yönelik füze saldırısının "BM Şartı'nın 51. maddesine göre meşru müdafaa hakkı uyarınca" gerçekleştirildiğini belirtti.

TIKLAYIN | İran'dan İsrail'e misilleme saldırısı: Yaklaşık 200 füze fırlatıldı; ABD'den İsrail savunmasına destek, Netanyahu'dan "Bedel ödeyecek" açıklaması

TIKLAYIN | Dünya basını, İran'ın İsrail'e misilleme saldırısını nasıl gördü?