Alman devi asgari ücret için tahminini açıkladı

Alman finans devi Deutsche Bank, Türkiye'de asgari ücrete yapılması beklenen zam hakkında tahminlerini açıkladı.

İki günlük İstanbul ziyaretinde bulunan Deutsche Bank ekonomistleri Yiğit Onay ve Christian Wietoska, Türkiye’de politika yapıcılar, yerel bankalar, finansal kurumlar, ekonomistler ve akademisyenlerle bir araya geldiklerini belirtti.

“Türkiye Seyahat Notları: İstanbul'dan önemli çıkarımlar” başlıklı 7 Ekim tarihli değerlendirmede, ekonomiye yönelik önemli görüşler paylaşıldı.

Yatırımcılar arasında, Türkiye ekonomisindeki makro-finansal dengelenme konusunda güçlü bir kabul gördüklerini aktaran ekonomistler hem enflasyon hem de asgari ücret zammına yönelik görüşleriyle dikkat çekti.

RİSKLERE DİKKAT ÇEKİLDİ

Genel beklentinin, makroekonomi ve para politikalarının doğru yönde ilerlemeye devam etmesiyle birlikte, enflasyonun 2025'e kadar sürdürülebilir bir şekilde düşeceği yönünde olduğu belirtildi.

Riskler konusunda da “bazı zorluklar devam ediyor ve bu zorlukların çoğu dezenflasyon sürecine odaklanmış durumda” denilirken, talebin beklenenden daha güçlü olduğuna dikkat çekildi.

Yavaşlayan iç talebin sert bir düşüş göstermesinin beklenmediği, ani bir çöküşün de baz senaryo olmadığı belirtilirken, 2024’ün ikinci yarısında gelir politikasının dezenflasyonu desteklediğine de dikkat çekildi.

Pek çok kişinin 2025’in ilk yarısına kadar ekonomik koşulların işletmeler ve hanehalkı için daha zorlayıcı olacağını düşündüğü ifade edilirken, para politikasının gevşemesiyle birlikte kademeli bir rahatlamanın 2025’in ilk yarısından sonra olmasının da beklendiğinin altı çizildi.

ENFLASYONDA EN BÜYÜK ENDİŞE

Raporda, enflasyonun, ekonomik programın hedefleri arasında en büyük endişe kaynağı ve geriden gelen unsur olarak kalmaya devam edeceği öngörülürken, piyasa profesyonelleri ve politika yapıcılar, dezenflasyon konusunda iyimser, ancak bunun başlangıçta beklenenden biraz daha uzun sürebileceğinin düşünüldüğü de eklendi.

Piyasa profesyonellerinin çoğunun, şirketlerin ve hane halkının enflasyon beklentilerinin, gerçekleşen enflasyonun 2025 sonunda %45'in altına, 2025 ortasında ise yaklaşık %30'a düşmesiyle daha hızlı azalacağını düşündüğü belirtildi.

Deutsche Bank, Türkiye için 2024 sonu enflasyon tahminini yüzde 42,3'ten yüzde 43,9'a, 2025 sonu enflasyon tahminini de yüzde 23,2'den yüzde 25'e çıkardı.

ASGARİ ÜCRET ZAMMI

2025 için asgari ücret zammı, enflasyonla mücadelede tartışmaların merkezinde yer aldığı ifade edilirken, genel görüşün yüzde 25-30 arasında bir zam olduğu açıklandı.

Yüzde 30’un üzerinde bir asgari ücret artışının, yavaşlayan ekonomi karşısında işletmeleri zorlayıcı bir duruma sokacağı ve enflasyon beklentileri açısından bozucu olacağının düşünüldüğü de vurgulandı.

Asgari ücret dışında da yapılacak maaş zamlarının yüzde 30’un üzerinde olabileceğini düşünenler olduğu gibi, bazı ekonomistlerin de kâr marjlarının azalmasının işletmeleri yüzde 30'un üzerinde zam yapamayacağını, yıl başında birçok şirketin yapacağı ilk zamların yüzde 20 civarında olacağını, 2025’te yıl ortasında bir düzenleme daha yapılacağının öngörüldüğü de ifade edildi.

Ekonomistler, Ağustos 2024'tek raporlarında da 2025’te asgari ücrete yapılacak artışın enflasyonla mücadelenin gerçekliğini ortaya koyacağını belirterek, tek bir zam ve yüzde 25-30 arasında oran öngörmüşlerdi.

TCMB'nin ihtiyatlı tepki verme işlevinin koruması beklenirken, yetkililerin enflasyonu kontrol altına almak ve beklentileri sabitlemek için gerekli olan her şeyi yapma konusunda kararlı olduğu belirtildi.

Politika faizinin yerine alternatif araçların da daha uzun süre yürürlükte kalmasının beklendiği ifade edildi.

Liranın reel olarak değer kazanmasının süreceğini, ancak önceki döneme göre daha sınırlı olacağını öngören ekonomistler, hane halkı ve şirketlerin dolar/TL’deki atak risklerine karşın kırılgan durumda olduğuna da dikkat çekildi.

TCMB'nin faiz indirimine 2025 Ocak ayında başlaması beklenirken, 250 baz puan ile başlayacağı ve faizin yüzde 47,5'e indireceği öngörüsü devam etti.

Yakın vadede mevcut ekonomik programının süreceğine duyulan güven yüksek olurken, mevcut makroekonomik politikaların sürdürülebilirliği konusunda, en azından 2025 sonuna kadar sürmesi, 2026 başında erken seçim için görüşmelerin başlaması olasılığıyla temkin öngörüldü.