Akran zorbalığıyla nasıl başa çıkılır? Uzmanlar anlattı
Akran zorbalığı Türkiye'de ve dünyada gittikçe daha önemli hale geliyor. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencileri arkadaşlarına, başka sınıftaki öğrencilere ve mahalle arkadaşları da dahil olmak üzere birçok akranına zorbalık yapabiliyor ya da zorbalığa maruz kalabiliyor. Çocukların psikolojik gelişiminin ilk adımlarının atıldığı bu dönemlerdeyse hem zorbalığı yapan hem de zorbalığa uğrayanlar tarafından sorunlu ve üzücü bir süreç yaşanabiliyor. Uzmanlar ise özellikle 'zorbalık' yerine 'nezaketin' öğretilmesi ve yaygınlaşmasının hayati önem taşıdığını belirtiyor.
GENELLEMELERDEN KAÇINMANIN ÖNEMİ
Konuşmasında zorbalık kavramının genelleştirilmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Durmuş Ümmet, her çocuğun bireysel özelliklerini anlamanın önemine değindi. Zorbalık davranışı sergileyen her çocuğun kendine özgü bir hikâyesi olduğunu ifade etti. Post-modern yaklaşımların bazı farklılıkları anlamayı sağladığını ve genellemelerden kaçınmanın önemini hatırlattığını belirtti. Uzmanlara göre zorba çocuk demek yerine bu davranışların arkasında hangi ihtiyaçların yattığının bulunması gerekiyor.
Durmuş Ümmet, zorbalık davranışlarının, genellikle güçlü ve zayıf arasındaki güç dengesizliğinden kaynaklandığını belirterek, bu tür durumların toplumsal bir farkındalıkla ele alınması gerektiğini söyledi. Çözüm odaklı yaklaşımların önemini vurgulayan Ümmet, “Olumsuzu azaltmak yerine olumlu davranışları artırmayı hedeflemeliyiz. Nezaketi teşvik etmek, empati geliştirmek ve çocukların olumlu yönlerini güçlendirmek, zorbalığın kendiliğinden azalmasını sağlayabilir” ifadelerini kullandı.
GRUP ÇALIŞMALARININ GÜCÜ
Doç. Dr. Ümmet, grup çalışmalarının zorbalıkla mücadeledeki rolüne dikkat çekti. Benzer deneyimler yaşayan çocukların bir araya getirilmesiyle oluşturulan destek gruplarının, hem mağdurlara hem de zorbalık yapanlara umut ve aidiyet hissi kazandırdığını söyledi. Ayrıca, tüm okul personelinin ve ailelerin bu sürece dahil edilmesinin önemine işaret etti. Ümmet, zorbalığın sadece öğrenci meselesi olmadığını da vurguladı. Öğretmenler, veliler hatta kantin personelinin bile gerekli yaklaşımları öğrenmesi gerektiğini, aksi takdirde sistemsel ve kalıcı bir çözüm bulunamayacağını söyledi.
TEKNOLOJİNİN VE EĞİTİMİN ROLÜ
Doç. Dr. Yavuz Samur ise teknolojinin akran zorbalığı üzerindeki etkilerini ele aldı. Dijital platformların zorbalığın boyutlarını nasıl değiştirdiğini anlatan Samur, teknolojiyi doğru kullanmanın önemine vurgu yaptı. Samur, “Siber zorbalık, geleneksel zorbalıktan farklı dinamiklere sahip. Çocukları sadece siber zorbalık kurbanı olmaktan değil, aynı zamanda zorba haline gelmekten de korumalıyız” diyerek ailelere ve eğitimcilere yönelik eğitim programlarının geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
13 YAŞ ALTI SOSYAL MEDYA KULLANIMI YASAL DEĞİL
Yasalara göre 13 yaşından küçüklerin sosyal medya kullanması yasak olmasına rağmen, uzmanlar çocukların yaşlarını büyüterek hesap açtığını ve bu durumun denetimsiz kullanımları artırdığını ifade etti. Ayrıca, Snapchat gibi yazışmaların silindiği platformların çocuklar arasında popülerleştiği, ancak bu yazışmaların tamamen kaybolmadığına da dikkat çekildi. “Çocuklar ‘Mesaj silindi’ sanıyor ama hiçbir şey internette kaybolmaz. Suç teşkil eden durumlarda tüm mesajlar ve paylaşımlar incelenebilir” uyarısında bulunuldu.
OYUN PLATFORMLARI VE SİBER ZORBALIK
Dijital oyun platformlarının da çocuklar için bir diğer risk alanı olduğu vurgulandı. Bazı popüler oyun içerikleri konusunda ebeveynlerin bilgi sahibi olması gerektiği belirtildi. Samur, “Bazı oyunlar yalnızca eğlence sağlıyor, ama bazı platformlarda uzun sohbetler edilebiliyor. Çocuklar, hiç tanımadıkları kişilerle konuşarak kişisel bilgilerini paylaşabiliyor” ifadelerini kullandı. Daha sonra seminerde özellikle rehber öğretmenlere, çocukların dijital dünyadaki davranışları ve eğilimleri konusunda bilgi sahibi olmaları gerektiği hatırlatan Samur “Minecraft, küçük yaş grupları için uygun olabilir. Ancak PUBG, Fortnite gibi oyunların çocuklar üzerinde olumsuz etkileri var. Bu oyunlar şiddet ve bağımlılık riski taşıyor” dedi.
EBEVEYNLERE ÖNERİLER
Doç. Dr. Yavuz Samur, ebeveynlerin çocuklarını dijital dünyada yalnız bırakmamalarını ve iletişim kanallarını açık tutmalarını önerdi. “Çocuklar merak ettikleri için konuşuyorlar. Onları yargılamadan, bilinçli bir şekilde bu dünyayı tanımalarını sağlamalıyız. Ayrıca, çocuklara internette yapılan her şeyin kalıcı olduğunu öğretmeliyiz” diyerek sözlerini tamamladı.
SİBER GÜVENLİK VE HUKUKİ BİLİNÇ ŞART
Son olarak, dijital dünyada çocukların karşılaşabileceği hukuki sonuçlara dikkat çeken uzman, ebeveynlerin ve öğretmenlerin bu konuda bilinçlenmesi gerektiğini vurguladı ve "Hakaret, tehdit veya başka suç teşkil eden durumlar söz konusu olduğunda devlet tüm dijital verilere erişim sağlayabilir. Çocuklara bu bilinci kazandırmak şart” dedi.
Uzmanların yanı sıra oturuma birçok rehber öğretmen ve psikolojik danışman da katıldı. Hem uzmanların hem de psikolojik danışmanlık ve rehberlik eğitimi veren eğitimcilerin ortak görüşü, eğitim ve farkındalık oldu. Zorbalık ile mücadelede en ekonomik ve etkili yöntemin önleyici çalışmalar yapmak olduğu vurgulandı. Nezaketi artırmaya yönelik bir okul kültürü oluşturmanın, zorbalık davranışına engel olacak ilk adım olduğu bir kez daha hatırlatıldı.