ABD o teröristleri nereye götürecek?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan demişti ki… “Hemen bugün, PKK’lıların Suriye’yi terk etmesi gerekiyor.” Bu açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ı kabulünden hemen sonra geldi. Bu mesaj Blinken’a da açıkça verildi mi? Verildi . Peki, Türkiye’nin baskısı sonucu o teröristler Suriye’den çıkarsa nereye gidecek? Daha düz soralım: ABD o teröristleri nereye götürecek? Ankara, Washington’a bir adres gösterdi mi? Bu sorunun yanıtını aradım. Edindiğim bilgileri paylaşacağım. Ama önce

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
demişti ki… “Hemen bugün, PKK’lıların Suriye’yi terk etmesi gerekiyor.” Bu açıklama
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ı
kabulünden hemen sonra geldi. Bu mesaj Blinken’a da açıkça verildi mi?
Verildi
. Peki, Türkiye’nin baskısı sonucu o teröristler Suriye’den çıkarsa nereye gidecek? Daha düz soralım:
ABD o teröristleri nereye götürecek?
Ankara, Washington’a bir adres gösterdi mi? Bu sorunun yanıtını aradım. Edindiğim bilgileri paylaşacağım. Ama önce bir konuya parantez açmam gerekiyor.
Yeni Suriye yönetiminin
önünde üç önemli
sınav var
. Halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak. Devlet otoritesini, anayasal düzeni ve toprak bütünlüğünü tesis etmek. Bu ikisini yaparken uluslararası ilişkiler dengesini kurgulamak.
Bu
üç
ayaktan biri eksik olduğunda Suriye yeni bir karmaşanın içine düşebilir.
BİR SONRAKİ TOPLANTI TÜRKİYE’DE OLMALI
Ankara, yeni durumu Suriye’de istikrarın sağlanması için büyük bir fırsat olarak görüyor. Bu hedefe ulaşabilmek için uluslararası ilişkiler dengesinin sağlıklı bir şekilde kurgulanması şart.
Suriye’nin yeni bir güç mücadelesi alanına dönüşmemesi gerekiyor.
Arap ülkelerine bu anlamda roller düşüyor. Ankara bu ülkelerden Suriye’nin istikrarını desteklemesini bekliyor.
Gereksiz korkuların, iletişim kopukluğunun yeni süreci zedelemesini istemiyor.
Bu kapsamda
Colani’nin Yeni Şafak köşe yazarı Yasin Aktay’a yaptığı
“Bizim başka ülkelere karışmak, başka ülkelerdeki değişimi yönetmek gibi bir iddiamız yok” açıklaması yerindedir, adres Arap ülkeleridir.
Bu kritik süreçte
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
Kahire’ye gitmesi, D-8 zirvesi kapsamında
Mısır Cumhurbaşkanı Sisi
ile görüşmesi önemli. Bakan Fidan’ın geçtiğimiz hafta Ürdün’de, Arap ülkelerin dışişleri bakanlarıyla bir araya gelmesi de bu bakış açısının ürünü. Fidan’ın dün aynı isimlerle, Kahire’de buluşması planlanıyordu. Dışişleri bakanları düzeyindeki
bir sonraki toplantının Türkiye’de yapılabileceğini düşünüyorum.
Arap ülkeleriyle bu iletişimi güçlü tutmak gerekiyor. İstikrarlı bir Suriye herkesin çıkarına.
ABD’DEN PKK’YA SUFLELER
Şimdi gelelim ana konumuza. Biliyorsunuz
Bakan Fidan
terör örgütü PKK’nın Suriye’deki varlığı ile ilgili şöyle dedi: Suriyeli olmayan unsurlar ülkeyi terk etmeli. İkinci aşamada, YPG’nin bütün komuta kademesi, Suriyeli olanlar da ülkeyi terk etmeli. Geriye kalan kadrolar da silah bırakmalı. Burada stratejik hedef YPG’nin ortadan kaldırılması.
Ankara, bu stratejik hedefe ulaşmak için Suriye’nin kuzeyine baskı uyguluyor. Amacın
kurşun atmadan PKK’yı devirmek
olduğunu daha önce yazmıştım. ABD ise -seçilmiş başkan Trump‘ın “Türkiye büyük güç. Erdoğan’la çok iyi anlaşıyorum” dediği bir dönemde- Ankara’nın
Ayn El Arab/Kobani
bölgesine -doğrudan ya da SMO eliyle- operasyon yapmaması için yoğun bir trafik yürütüyor. Amerikan zırhlı araçları şehirde boy gösterirken,
ABD Dışişleri Bakanlığı
, görüşmeler yoluyla zaman kazanmaya çalışıyor.
ABD’nin bir yandan da terör örgütüne, “
Türkiye’nin güvenlik kaygılarını giderecek, Ankara’yı yatıştıracak bir
şeyler
yapın
” dediği anlaşılıyor. Zira terör örgütünden peş peşe açıklamalar geliyor.
PKK’DAN ÇELİŞKİLİ MESAJLAR
Terör örgütünün açıklamaları iki noktada yoğunlaşıyor. Birincisi, Suriye’nin kuzeyindeki PKK varlığı ile ilgili. SDG elebaşı Mazlum Abdi, “DEAŞ’a karşı birçok ‘savaşçı’ yardıma gelmişti. Onların bir kısmı döndü. Geri kalan da zaman içinde dönecek” dedi. Kandil’deki elebaşlardan Murat Karayılan da “Biz PKK olarak Rojova’da yokuz” açıklaması yaptı.
Bu açık bir yalan ve
çelişkidir. Biri örgüt varlığını kabul ederken diğeri reddediyor.
İkincisi, Ayn El Arab ile ilgili. Elebaşı Mazlum Abdi “Kobani şehrinde güvenlik güçlerinin
Amerikan gözetimi ve varlığı altında
yeniden dağıtılmasıyla birlikte
askerden arındırılmış bir bölge
kurulması” teklifi getirdi. Yani terör örgütü Ankara’nın hışmını üzerine çekmemek için Ayn El Arab’da silah bırakmaya hazır olduğunu ima ediyor. Ama saha kontrolünü terk etmeyeceğini de vurgulamış oluyor.
Bunlar terör
örgütünün
, ABD güdümünde yaptığı manevralardır.
Ankara’nın “Silah bırak, Suriye’yi terk et, Şam’la entegre ol” yaklaşımından taviz vereceğini düşünmüyorum.
SİLAHLA ÇIKARSA HEDEF OLURLAR
Şimdi ilk başta sorduğumuz o sorunun yanıtına gelebiliriz. ABD o teröristleri nereye götürecek? Bir planı var mı? Ankara, Washington’a bir adres gösterdi mi? Kaynaklarıma bu soruyu sordum. Öğrendiğime göre ABD’lilere bu konuda bir şey söylenmemiş.
Ankara’da “Onları nereye götüreceğini onlar bulacak, o kısım bizi ilgilendirmiyor” havası hakim
. Ve mesele şu:
Suriye’den
çıkan
PKK’lıların silah bırakarak
çıkması, gittikleri yerde sivil yaşama karışmaları gerekiyor. Silahlı bir şekilde Irak’a, İran’a ya da başka bir ülkeye gitmeleri durumunda
Ankara için meşru hedef olmaya devam edecekler.