34,9194
36,7004
2.974,72
T24 Dış Haberler
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, dün katıldığı NTV yayınında YPG öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve grubun ABD ile ilişkileriyle ilgili olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan, “Bunlar YPG’yi de tanımaz, başka güç de tanımazlar gelir kendi toprağını, egemenliğini geri alır. Gelsin dışarıdan, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan, Avrupa’dan PKK’lılar, otursunlar petrol kuyularının başına, bunu kaçakçılarla Kuzey Irak’a göndersinler, ondan sonra bunu satıp ceplerine para atsınlar bunu hiç kimse kabul etmez.” dedi.
Dışişleri Bakanı Fidan, NTV’de Seda Öğretir‘in sorularını yanıtladı. Dışişleri Bakanı, SGD-ABD ilişkisi ve Suriye’de yeni dönemde Kürt grupların yönetimindeki bölgelere ilişkin olarak açıklamalarda bulundu.
“YPG konusunda ABD ile başından beri taban tabana zıt iki pozisyondayız”
Fidan, Türkiye’nin YPG konusunda ABD ile başından beri son derece taban tabana zıt iki pozisyonda olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:
“Burası bizim millî güvenliğimizle ilgili yaşamsal varoluşsal bir konu yani biz bu konuyu mümkün olan en yüksek ciddiyetle ele almış bir ülkeyiz. Bunun hem sahadaki operasyonel araçlarını hem masadaki diplomatik araçlarını da her türlü ciddiyette kullandık şimdi bizim pozisyonumuz hâlâ aynı, hiç değişmedi.”
Fidan, Suriyeli muhaliflerin yıllardır “rejime karşı savaştıklarını, inanılmaz zulümlere ve kayıplara maruz kaldıklarını” belirterek, “Şimdi vatanlarını tekrar alıyorlar bunlar. Tabii ki ülkenin bütünlüğünü sağlama yolunda adım atacaklar. Bundan sonra olacak olan şu; Şam’daki yönetimin kendi milli bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü sağlamak için atacağı adımlar neticesinde YPG’nin artık çok bir zemin bulamayacağını düşünüyoruz.” diye konuştu.
Türkiye’nin YPG konusundaki stratejisi
Fidan, Türkiye’nin terör örgütü YPG ile ilgili stratejisine ilişkin şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz başından beri (ABD ile) son derece taban tabana zıt iki pozisyondaydık. Burası bizim millî güvenliğimizle ilgili yaşamsal varoluşsal bir konu yani biz bu konuyu mümkün olan en yüksek ciddiyetle ele almış bir ülkeyiz. Bunun hem sahadaki operasyonel araçlarını hem masadaki diplomatik araçlarını da her türlü ciddiyette kullandık şimdi bizim pozisyonumuz hâlâ aynı, hiç değişmedi. ABD ve bazı Avrupa ülkelerinden muazzam bir destek almıştı PKK ama Suriye’de kendisini Rusların, İranlıların ve rejimin sahibi olduğu bir zemine oturtmuştu. Bu zeminle de zımni anlaşmaları vardı. Şimdi bu zemin çöktü. Yeni bir Suriye var ve toprak bütünlüğünü sağlama konusunda da kararlı olacak. Suriyeli muhaliflerin yıllardır rejime karşı savaştılar, inanılmaz zulümlere ve kayıplara maruz kalmışlar ve şimdi vatanlarını tekrar alıyorlar. Tabii ki ülkenin bütünlüğünü sağlama yolunda adım atacaklar. Onun için (PKK/YPG) Tel Rıfat ve Münbiç’ten koridorlar açılıp çıkıp gittiler. Bundan sonra olacak olan şu; Şam’daki yönetimin kendi milli bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü sağlamak için atacağı adımlar neticesinde YPG’nin artık çok bir zemin bulamayacağını düşünüyoruz.”
“YPG’nin elimine edilmesi, ortadan kaldırılması bizim stratejik hedefimiz” diyen Fidan, şöyle devam etti:
“Yani ya bunlar kendilerini fesheder ya feshedilirler yani yok olurlar. Burada belli parametreler var o parametreleri belki ifade etmek faydalı olur diye düşünüyorum. Birincisi ifade ettiğim gibi yani biz her ne kadar imkan ve kabiliyetlerimiz buna müsait olsa da ilk etapta Suriye’deki kardeşlerimizin kendi toprak bütünlüğünü, milli bütünlüğünü sağlamayla ilgili atacağı adımlarla bu tehdidi bertaraf etmesine yönelik adımlarını bekleyeceğiz. Diğer taraftan yani burada özellikle YPG elimine edilirken bölgenin kadim şehirlerinde yaşayan orada yüzyıllardır Kürtlere bir zarar gelmemesi lazım çünkü YPG’nin Araplara yaptığı, Kürtlere yaptığı zulüm her zaman için ortada. Onları baskı ile el altında tutuyor. Sivil halkın, Kürtlerin Araplara, Arapların Kürtlere bir tazyikinin olmaması lazım. Yeni yönetimin bu konuda dikkatli olması lazım.”
“Birinci aşamada bir an önce YPG/PKK’nın içerisinde bulunan Suriye’deki Suriyeli olmayan uluslararası terörist savaşçı statüsünde olan unsurların ülkeyi terk etmesi. Türkiye’den, İran’dan, Irak’tan ve Avrupa’dan gelen PKK kadrolarının ülkeyi terk etmeleri gerekiyor. İkinci aşamada YPG’nin bütün komuta kademesinin, Suriyeli olanların da ülkeyi terk etmesi gerekiyor. Daha sonra PKK’lı olmayan kadroların yeni yönetimle bir anlayış birliği içerisinde silahlarını bırakarak, normal hayatlarına dönerek artık milli, eşitlikçi Suriye içerisinde hayatlarına devam etmeleri gerekiyor” diyen Fidan, “onlara satılan bu rüyanın, kandırmacanın da halk açısından kazasız belasız bitmesi gerektiğinin” altını çizdi.
YPG/PKK yıllardır Batı’ya şantaj yapıyor
IŞİD’le mücadele konusunda iki önemli mesele olduğunu söyleyen Bakan Fidan, bunlardan birinin IŞİD kampları, diğerinin de IŞİD’li tutukluların bulunduğu cezaevleri olduğunun altını çizerek şöyle devam etti:
“Kamplarda kadın, çoluk çocuk binlerce insan yaşıyor, bunların Iraklı ve Suriyeli. Irak ve Suriye’nin bir araya gelip bu insanlara ne yapacaklarına karar vermeleri gerekiyor. İkinci konu DEAŞ’lıların tutulduğu cezaevleri. Buna en hafif tabirler ikiyüzlülük mü diyelim, çıkarcılık mı diyelim? Batılılar, kendi vatandaşları olan DEAŞ’lıları kendi vatanlarına getirmemek için başka bir terörist örgütü kullanıyorlar. PKK’ya verilen rol gardiyanlık rolü. PKK şu ana kadar aldığı desteği gardiyanlıktan ötürü aldı. Özellikle Avrupalı devletlerin kendi DEAŞ tutuklularını alıp götürmeleri lazım. Diğerleri için belki bir uluslararası mekanizma bulunur. Suriye yönetimiyle de konuşulur, bir formül getirilir.”
“DEAŞ tutukluları üzerinden uluslararası toplumun, bölgesel aktörlerin sürekli şantaja tutulması PKK’nın tarafından, Amerikalılar başta olmak üzere Avrupalıların bu şantajı yemesi akıl tutulmasının zirve yaptığı bir yer” diyen Bakan Fidan, şunları kaydetti:
“Guantanamo’daki usulü DEAŞ tutukluları için Suriye’de yaptılar. Suriye’de terör örgütü üzerinden yaptılar. Gardiyanlık yapan bu terör örgütü bugün bile uluslararası topluma şantaj çekiyor. ‘Bize dokunurlarsa DEAŞ’la mücadele aksar’. ‘Aksar’ demesi şu: ‘Bana dokunursanız bütün DEAŞ tutuklularını bırakırım’. Şantaja maruz kalan ülkelerin PKK’ya tepki göstermesi gerekirken, Türkiye’ye dönüp ‘Ya buralara harekat yapmayın, onu yapmayın, bunu yapmayın’ diyorlar. DEAŞ’la mücadele dedikleri aslında DEAŞ tutuklularına gardiyanlık işi. Guantanamo’nun Suriye’de oluşturulmuş gardiyanlığı”
“PKK’lıların petrol kuyularının başına oturmasını kimse kabul etmez”
“Bu sürdürülebilir bir yalan değil. Artık sahada bizden bağımsız bir aktör var, Suriye’nin artık milli bir hakim hükümeti var” diyen Fidan, şu sözleri sarf etti:
“Bunlar YPG’yi de tanımaz, başka güç de tanımazlar gelir kendi toprağını, egemenliğini geri alır. Gelsin dışarıdan, Türkiye’den, Irak’tan, İran’dan, Avrupa’dan PKK’lılar, otursunlar petrol kuyularının başına, bunu kaçakçılarla Kuzey Irak’a göndersinler, ondan sonra bunu satıp ceplerine para atsınlar bunu hiç kimse kabul etmez.”