34,6806
36,7281
2.960,54
David Hole adlı bir Avustralyalı 2015 yılında Melbourne yakınlarındaki Maryborough Bölge Parkı’nda altın arıyordu.
Metal dedektörüyle donanmış halde Hole, sarı kil içinde duran çok ağır, kırmızıya çalan bir şey keşfetti. Keşfettiği şeyin ise sıra dışı bir şey olduğunu düşünüyordu.
Altın külçesi olduğunu sandı
Kayanın içinde bir altın külçesi olduğundan emin bir şekilde onu eve götürdü ve açmak için her şeyi denedi.
Hole motivasyonunda haksız değildi zira Maryborough, 19’uncu yüzyılda Avustralya’da altına hücumun zirveye ulaştığı Goldfields bölgesinde yer alıyordu.
Hole, bulduğu şeyi kırmak için taş testeresi, açılı taşlama makinesi, matkap ve hatta asitle ıslatmayı bile denedi. Ancak, balyoz bile bir çatlak oluşturamadı.
Açamayınca müzeye götürdü
‘Kayayı’ açamayan Hole, külçeyi tanımlanması için Melbourne Müzesi’ne götürdü.
Melbourne Müzesi’nde jeolog olarak görev yapan Dermot Henry 2019 yılında ‘The Sydney Morning Herald’a verdiği demeçte Hole’un bulduğu şeye ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı.
* Yontulmuş, çukurlu bir görünümü vardı. Bu, atmosferden geçerken oluşuyor, dış kısımları eriyor ve atmosfer onları şekillendiriyor.
Henry’nin açıklamasıyla kayanın bir meteor parçası olduğu anlaşılmıştı. Uzmanlara göre bu yaklaşık 4,6 milyar yıllık bir göktaşıydı.
Channel 10 News‘e konuşan Henry, insanların meteor olduğunu düşündüğü pek çok taşa baktığını söyledi.
Müzede 37 yıl çalıştıktan ve binlerce kayayı inceledikten sonra Henry, şimdiye kadar sadece iki tanesinin gerçek meteorit olduğunun ortaya çıktığını söyledi. Hole’un bulduğu şey de işte o ikisinden biriydi.
Bilimsel makale yayınlandı
Araştırmacılar, bulunduğu yerin yakınındaki kasabaya atfen Maryborough adını verdikleri 4,6 milyar yıllık göktaşını tanımlayan bilimsel bir makale yayınladılar.
Tam 17 kilogram ağırlığındaki bu parçadan küçük bir dilim kesmek için elmas testere kullanan araştırmacılar, parçanın bileşiminde yüksek oranda demir bulunduğunu keşfetti.
Henry “Meteoritler uzay keşfinin en ucuz biçimini sunuyor. Bizi zamanda geriye götürerek Güneş Sistemimizin (Dünya dahil) yaşı, oluşumu ve kimyası hakkında ipuçları sağlarlar” dedi ve şöyle devem etti:
* Bazıları gezegenimizin derinliklerine bir bakış sağlıyor. Bazı meteoritlerde Güneş Sistemimizden bile daha eski ‘yıldız tozları’ vardır ve bu da bize yıldızların periyodik tablodaki elementleri oluşturmak için nasıl oluştuğunu ve evrimleştiğini gösteriyor.
* Diğer nadir meteoritler, yaşamın yapı taşları olan amino asitler gibi organik moleküller içeriyor.
Dünya’ya ne zaman geldi?
Araştırmacılar göktaşının nereden geldiğini ve Dünya’da ne kadar süre kalmış olabileceğini henüz bilmeseler de bazı tahminlerde bulunuyorlar.
Channel 10 News’e konuşan Henry, “Bu göktaşı büyük olasılıkla Mars ve Jüpiter arasındaki asteroit kuşağından çıkıyor ve bazı asteroitlerin birbirine çarpmasıyla oradan dışarı itiliyor, sonra bir gün Dünya’ya çarpıyor” dedi.
Karbon tarihlemesi, göktaşının Dünya’da 100 ila bin yıl arasında bir zamandır bulunduğunu gösteriyor. 1998 ila 1951 arasında bu göktaşının Dünya’ya gelmiş olabileceğini işaret eden pek çok meteor gözlemi de mevcut.
Araştırmacılar, Maryborough göktaşının altından çok daha nadir olduğunu ve bu nedenle bilim için çok daha değerli olduğunu savunuyor.