34,6806
36,7281
2.960,54
(TBMM) – TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri devam ediyor. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, iktidarı ifade ve basın özgürlüğü konusunda eleştirerek; “İletişim Başkanlığı’nın Türkiye açısından en kötü tarafı, kaynakları devlet imkanları tarafından sağlanıyor. Yeni medya düzeninde adeta sarayın propaganda aracına döndü. Türkiye’de basın özgürlüğünün sınırı Erdoğan ve iktidarına dokunduğun anda bitiyor” dedi. CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da, “Türkiye’yi dışarıya pazarlamaktan, içine düştüğü dar boğazdan çıkartacak tek şey erken seçimdir. Türkiye’yi sizden kurtarmak lazım. Çürümüş olan Cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtarmak lazım” diye konuştu.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2025 yılı Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kuruluşların bütçe görüşmeleri devam ediyor. Komisyonda söz alan CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Türkiye’nin marka değerini yükseltmek üzerine bir İletişim Başkanlığı kuruldu. Bu sisteminin en önemli göstergelerinden birisi ama geldiğimiz noktada itibarı bırakın, basın özgürlüğünde, demokraside adeta itibar suikasti bir kurum haline döndü. İletişim Başkanlığı’nın temel hedefi, saraya hizmet ve gazetecileri infaz kurumu haline getirmek. Bunu da devlet imkanlarıyla yapıyor. En kötüsü de o. Bu kurum Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bir parçası halinde olsa, oradan bu işleri yapsa anlaşılabilir. Ancak burada İletişim Başkanlığı’nın Türkiye açısından en kötü tarafı, kaynakları devlet imkanları tarafından sağlanıyor. Yeni medya düzeninde adeta sarayın propaganda aracına döndü.
İletişim Başkanlığı’nın hoşuna gitmeyen tüm kesimler, bunun içerisinde sosyal medya, basın, televizyon kuruluşları, gazeteciler olmak üzere son dönemde, geçmiş dönemde örneklerinde olduğu gibi sabahın köründe evinden gözaltına alınarak, aynı anda savcılık ve hakim işlemleri yapılarak, bu kişilere gözaltı işlemleri yapılıyor. Bu yeni medya düzeninin getirdiği düzen. Türkiye’de basın özgürlüğünün sınırı Erdoğan ve iktidarına dokunduğun anda bitiyor. Eğer bu sınırı geçiyorsanız ne özgürlük ne de basın özgürlüğü ne de gazeteci güvenliği kalmıyor. Hatta son dönemde iktidarın ortağı el yükseltti. Başta Halk TV olmak üzere medya kuruluşlarına ve gazetecileri isim vererek tehdit etti. Bu da Türkiye’de çok rastlanır bir durum değil. Bu da partili cumhurbaşkanlığı sisteminin bir göstergesi.
“Gazetecilere bir yılda 47 yılın üzerinden bir hapis cezası verilmiş durumda”
Bir senede 40’a yakın gazeteciye soruşturma açılmış, 10 gazeteci gözaltına alınmış, 4 gazeteci tutuklanmış. 102 dava, gazetecilerle ilgili yargılama dosyaları devam ediyor. Gazetecilere bir yılda 47 yılın üzerinden bir hapis cezası verilmiş durumda. İktidarı eleştirmek mümkün değil hale geldi. Bu, korku iklimi yaratma ve aba altından sopa göstermek. Bazen de bunu yasal düzenlemeler üzerinden yapılıyor. Geçen dönem dezenformasyon yasası çıktı. Burada amaç, yalan yanlış bilgileri engellemekti ama bir baktık ki Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, adeta kendisi bir dezenformasyon merkezi oldu.
“TRT kara propaganda yapan bir kurum halinde”
Bir de muhalefete kör bir TRT var. Yine aynı şekilde kamu kaynaklarını kullanan bir TRT. Belediye başkanlarımızın hizmetlerinin yayınlanmasını boş verin, genel başkanımızın yayınlarını boş verin, aksine sürekli kötüleyen, sürekli kara propaganda yapan bir kurum halinde. TRT şu anda A Haber’den farklı değil durumu. Bir de bunun seçim dönemi vardı. 1 Ocak ve 21 Şubat arasında AK Parti’de cumhurbaşkanına ayrılan süre TRT’de bin 945 dakika. Bize ayrılan süre ise sadece 25 dakika.”
Tuncay Özkan: “Türkiye’yi sizden, çürümüş olan Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nden kurtarmak lazım”
CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da 22 yıllık AK Parti iktidarının uygulamalarını eleştirerek erken seçim çağrısı yaptı. Özkan şunları söyledi:
“Enflasyonda birinciyiz, gıda enflasyonunda birinciyiz, stagflasyon yaşatıyorsunuz. Hiçbiriniz vicdanınızın sesini dile getiremezsiniz, doğruları söyleyemezsiniz. Ey memurlar, sustuğunuz sürece bu zulüm bu ülkenin tepesinden gitmeyecek. 2002 yılında aldığınız Türkiye’de doların şampiyonu olduk, kutlarım sizi. Lahananın 100 liraya satıldığı, karnabaharın tek dalının 20 lira olduğu bir Türkiye’den bahsediyoruz. Merkez Bankanızın başkan yardımcısının Londra’da bankerlerle yaptığı pazarlıklar Türkiye’nin geleceğini karartacak pazarlıklardır.
AYM sizin için bir karar verdiğinde ‘Muhteşem bir mahkeme’, 367 kararı verdiğinde, ‘Faşist mahkeme.’ Kuvvetler ayrılığını yok ettiniz, sonuç budur. Tek sesli, kendi sesinde boğulan, başka hiçbir görüşe değer vermeyen, sadece kendini dinleyen bir karanlığın içine düştünüz. Sizi bu tünelden ancak erken seçim çıkartır, derhal erken seçime gidin. Türkiye’yi dışarıya pazarlamaktan, içine düştüğü dar boğazdan çıkartacak tek şey erken seçimdir. Türkiye’yi sizden kurtarmak lazım. Çürümüş olan Cumhurbaşkanlığı sisteminden kurtarmak lazım. Güvenlik bürokrasisi açısından Türkiye’nin geleceğini çok büyük bir dar boğazda bırakacak bir süreçten geçiyoruz. NATO’daki kararlılığı uygun tarttığınızı düşünüyorum. Eğer bunlarda bir yanılgınız olursa Allah bu memleketi korusun. Teslim aldığınız hiçbir ekonomik veriyi sağlıklı, çalışır halde bırakamıyorsunuz. Çıkın meydana, ‘erken seçim’ diyelim.”