31 Mart ayarlı “kayyım” cezası: 10 yıllık dava, bir anda 19,5 yıl cezayla bitti

Akış’ın yargılandığı, bu suçlamaları içeren dava, 10 yıl önce açıldı, İddianamenin büyük bölümü, dinleme kayıtlarında yer alan ifadelerin yorumlanmasına ve gizli tanıkların iddialarına dayanıyor...

HABER/ANALİZ

31 Mart yerel seçimlerinde iktidar ve muhalefetin performansı kadar, bir önceki yıl genel seçimde oyları düşen DEM Parti’nin, kayyım atanan belediyeleri geri alıp alamayacağı merak ediliyordu. DEM Parti, yerel seçimden güçlenerek, kayyım atanan hemen hemen tüm belediyeleri geri alarak ve üzerine yeni belediyeler kazanarak çıktı. Bu sonuçlardan sonra, son iki yerel seçimin ardından bu belediyelere kayyım atayan AKP iktidarının bu kez de aynı yolu izleyip izlemeyeceği merak konusu oldu. Zira AKP içerisinde de kayyım politikalarını yanlış bulan, yeniden bu yola girilmemesini isteyen bir kesim olduğunu biliniyor. Buna rağmen ilk kayyım adımı Hakkari’de atıldı. Gözaltına alınan ve yerine kayyım atanan Belediye Başkanı Sıddık Akış’ın, 10 yıldır devam eden davası da bugün 19,5 yıl cezayla bitti. Davanın tamamlanma hızı, 31 Mart’tan sonra yargı yoluyla kayyım politikalarının meşrulaştırılmasına çalışılacağını tezlerini doğrular nitelikte…

 İktidarın, üçüncü kez kayyım dönemini başlattığı İçişleri Bakanlığı’nın Hakkari Belediye Başkanı Akış hakkındaki 3 Haziran tarihli açıklaması ile anlaşıldı. Aslında bir gün önce yumuşama ile ilgili açıklamalarına paralel olarak teröre göz yumulmayacağını söyleyen Erdoğan’ın sözleri, ipuçları vermişti. İçişleri Bakanlığı, Akış hakkındaki açıklamasında, şunlara dikkati çekti:

 Nasıl seçime girdi?

 İktidar medyası bu ağır iddiaların üzerine atladı. Hatta Van’dan Hakkari’ye dönmek üzere olan Akış’ın yurtdışına kaçmak isterken yakalandığını öne sürdü.

Akış, Hakkari’de tanınan bir siyasetçi. 10 yılı aşkın süredir kentte aktif politika yapıyor. Daha önce DEM Parti’nin öncülü partilerden BDP ve HDP’de siyaset yaptı. Hakkındaki bu ağır suçlamalar da BDP Hakkari İl Başkanı olduğu dönemde, Gülen cemaatine bağlı savcıların açtığı KCK davaları kapsamında ortaya atıldı.

Bu kadar yasadışı faaliyeti olduğu iddia edilen bir siyasetçinin bu kadar göz önünde olması, Hakkari kadar küçük bir yerde bu faaliyetleri rahatlıkla yürütebilmesi ve buna rağmen 10 yıldır açık siyaset alanında yer alabilmesi ilginç elbette.

İlk günden bu yana seçime nasıl girebildiği de tartışılıyor. Hakkında kesin bir hüküm olmadığı için seçime girmesine engel bir durum yoktu. Zaten muhalefet yapan ve hakkında dava olmayan siyasetçi de neredeyse yok gibi. Akış’ın durumu da genelden farklı değildi. Yüksek Seçim Kurulu, bu nedenle adaylığını kabul etti.

Gizli tanığın itirafları

 Akış hakkındaki dava da o dönem açılan diğer KCK davaları gibi ağırlıklı olarak gizli tanık ifadelerine ve bir bölümünün yasallığı tartışılan dinleme kayıtlarına dayanıyor. c

İddianamenin büyük bölümü, dinleme kayıtlarında yer alan ifadelerin yorumlanmasına ve gizli tanıkların iddialarına dayanıyor.

O gizli tanıklardan en önemlilerinden biri “Oyunbozan”… Gazeteci Sinan Aygül, önceki gün, sosyal medya hesabından 2012’de Oyunbozan’ın yazdığı bir mektubu paylaştı. Şöyle diyordu mektubunda:

 “…4 yıldır tanımadığım kişiler hakkında polislerin hazırladığı iddiaların altına imza atıyorum. 2009’da Hakkari Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nde gördüğüm baskı, tehdit ve şantaj sonucu ifade vermeyi kabul ettim. Bana baskı uygulayanlar arasında Hakkari Savcısı da vardı. Bundan sonra birçok kişi hakkında ifadeler verdim, ancak hiçbir ifadem doğru olmadığı gibi bunların tamamı polisler tarafından hazırlandı. Hiç tanımadığım, bilmediğim kişiler, Kürt siyasetçileri üzerine ifade verdim. Aslında söz konusu kişilerin hepsi de Hakkari polisinin tutuklamak isteyip de tutuklama için delil bulamadığı kişilerdi. Bu kişiler için düzenlenen komplolara alet edildim. Ben böyle bir onursuzluğa imza attıktan sonra düşürülmüşlüğün sınırsızlığı içinde kendimi kaybedip, tanıdığım bazı kişilerin üzerine de iftirayla ifadeler verdim. Bütün bunları işkence görmeme tutuklanmama karşılığında yaptım."

 31 Mart ayarlı karar

Mektup uzayıp gidiyor. Somut biçimde isimler, olaylar anlatılıyor. Ancak bu mektup da Oyunbozan’ın ifadelerinin karara esas alınmasına yetmedi.

Akış’ın yargılandığı 15 sanıklı davada, uzun süredir gizli tanıkların ifadelerinin alınması, firari sanıkların ifadelerinin tamamlanması bekleniyordu. Dava usul eksikleri, esas eksikleri tamamlansın diye erteleniyordu. Kimsenin apar topar bitirileceğine dair bir düşüncesi yoktu.

Ne hikmetse 31 Mart seçimlerinden sonra Mayıs ayındaki ilk duruşmada mahkeme, esas hakkındaki görüşünü bildirmesi için savcıya dosyayı teslim etti.

Yerine kayyım atanan Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, “Ben yaptığım her şeyin arkasındayım, siyasi olarak ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım. Karşınızda başı dik bir şekilde duruyorum” dedi.

Colemêrg Belediye Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış’ın Hakkari 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı davanın duruşması görüldü. 14 kişinin yargılandığı davaya sadece Akış katıldı. Kimlik tespitinin ardından duruşma başladı.

"Mücadeleye devam edeceğim"

 Hakkındaki davanın siyasi bir dava olduğunu vurgulayan ve dönemin "FETÖ'cüleri" tarafından hazırlandığını kaydeden Akış, "Benim başım dik. 53 yaşındayım bunca yıldır mücadele ediyorum ve mücadele etmeye devam edeceğim. Benim kaçtığıma ilişkin haberlerin yapıldığını duydum, ben asla kaçma girişiminde bulunmadım. Ben yaptığım her şeyin arkasındayım, siyasi olarak ne yapmam gerekiyorsa onu yaptım. Karşınızda başı dik bir şekilde duruyorum. Ben barış dedim, kardeşlik dedim, adalet dedim, eşitlik dedim, özgürlük dedim. Tüm yaşamımı bunların etrafında ördüm, bundan sonra da öyle yapacağım. Tutuklanmaktan, cezaevine girmekten korkmuyorum. Başım dik bir şekilde karşınızdayım. Sizden ne beraat ne tahliye talep etmiyorum. Yeniden iddianame hazırlanmasını talep ediyorum. Neden bir yıl 4 ay önce yargılanma yapılmadı da şimdi yapılıyor? Bu yargılamanın siyasi olduğunu biliyorum. Ben bugüne kadar tek kuruşuna kadar hiçbir şeye dokunmadan halkımız için görevimi şerefiyle yaptım" ifadelerini kullandı.

"Dosya sürüncemede bırakıldı"

 Akış’ın beyanlarının ardından avukatlar savunma yaptı. Avukatlar, dosyaya konulan gizli tanıkların beyanlarının hiçbir geçerliliğinin olmadığını, tanıkların hukuka aykırı bir şekilde teşhis işlemi yaptığını söyledi. Yıllarca gizli tanıklar dinlenmediği için dosyanın sürüncemede kaldığını ifade eden avukatlar, Akış’ın dosyadan beraat etmesi gerektiğini belirtti.

 Avukatların ek savunma için süre talebi reddedildi. Dosyada yer alan diğer sanık avukatların savunmasının ardından iddia makamı mütalaasını tekrar etti. Savcı, Akış ve beraberindekilerin “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla cezalandırılmasını istedi.

"Kürt olduğum için yargılanıyorum"

 Mütalaaya karşı konuşan Akış, "Kürtçe konuşmalarımın tamamı Kürtçe bilmeyenler tarafından çevrilmiş. Ben İngilizce bilmiyorum ama bana o dile çevirteceksiniz, öyle bir şey olabilir mi? Ben yaptığım konuşmaya bakıyorum, yapılan çevirilere bakıyorum bir alakası yok. Bu konuşmanın kaydını ortaya koyun aynısı çıkarsa ben 50 yıl gidip cezaevinde kalacağım. Konuşmamı çevirin, eğer suçsa ben bin kez daha aynı suçu işleyeceğim. İfadesini geri çeken bir gizli tanığın ifadelerini neden mütalaaya koydunuz. Alehte ifade verince bir sıkıntı yok ama aleyhte verince ‘yok siz tehdit ediyorsunuz’ diyorsunuz. Ben bu kişi hiçbir zaman görmemişim. O kişi ifadelerini geri çektiğinde ben cezaevindeydim. Siz de o kişinin kim olduğunu bilmiyorsunuz. Benim burada yargılanmamın tek nedeni Kürt olmam. Ben Kürt olmaktan gurur duyuyorum” dedi.

Mahkeme, karar için ara verdi.

İddianameyi hazırlayan savcı, Gülen cemaatine mensup olduğu iddiasıyla hakkında dava açılan, firari durumda bulunan ve İçişleri Bakanlığı’nın “arananlar” listesinde yer alıyor.

Duruşma savcısı, buna rağmen firari savcının iddialarını aynen tekrarladı. KCK Kent Konseyi Divanı üyesi olmakla suçlanan Akış hakkındaki tezleri yineledi.

26 Mayıs’taki duruşmaya savcı hazırlıklı gelmişti. Gazeteci İsmail Saymaz’ın haberine göre, talep edilir edilmez 30 sayfalık görüşünü sundu.

Duruşma da hemen bitirilmek istendiği anlaşılır biçimde 5 Haziran’a ertelendi. Akış, duruşmaya katılan tek isimdi. “Başım dik biçimde mücadele etmeyi sürdüreceğim” dedi.

Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 19,5 yıl hapis cezası verdi ve 10 yıldır tutuklanmayan Akış tutuklandı.

Artık Akış’ın yerine kayyım olarak Hakkari Valisi Ali Çelik’in atanmasının “meşru” bir altyapısı var, mahkeme kararı.  Ve belli ki karşılığı olduğu görülen bu yöntem uygulanmaya devam edilecek.

TIKLAYIN - Hakkari’de kayyıma gerekçe olan davanın savcısı, Bakanlığın ‘FETÖ firarisi’ listesinden çıktı

TIKLAYIN - Hakkari Belediye Başkanı Akış'a 24 saat avukat görüş yasağı, dosyaya kısıtlılık: "Soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilir"

TIKLAYIN - Hakkari’ye kayyım olarak atanan Vali Ali Çelik: Soylu’dan sonra Hakkari’ye atandı, 31 Mart’tan sonraki ilk kayyım oldu

TIKLAYIN - Hakkari Belediyesi'ne kayyım atanması tepki çekti: "Tamamen antidemokratik bir uygulama; bu yanlıştan bir an önce vazgeçin!"

TIKLAYIN - Özgür Özel'den kayyım tepkisi: Yaşananlar, Hakkari halkının iradesini yok saymaktır, kayyım anlayışının karşısındayız!

TIKLAYIN - Ahmet Türk'ten Özgür Özel'in kayyım açıklamasına: Demokrasi ve halk iradesine saygının önemi açısından değerlidir

TIKLAYIN - CHP'den Hakkari Belediyesi'ne kayyım kararına ilk tepki: Erdoğan'ın "normalleşme" söylemi, bakanlar eliyle baltalanıyor

TIKLAYIN - Hakkari Belediyesi'ne polis baskını; Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış, gözaltına alındı

TIKLAYIN - Bakanlık duyurdu, Hakkâri Belediyesi'ne kayyım atandı

Hakkari yerel seçim sonuçları

TIKLAYIN - Kayyım bilançosu: Diyarbakır’da taşınmazlar 290 milyon TL'ye resmi kurumlara devredildi

TIKLAYIN - Kayyım başkanlar milyarlarca lira açık bıraktı; işte il il, ilçe ilçe kayyım atanan belediyelerdeki borç tablosu
 
TIKLAYIN - DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit'ten Hakkâri açıklaması: Bu karar Türkiye demokrasisine ve muhalefete kurulmuş büyük bir kumpastır; nöbet eylemlerine başlayacağız