2025 enflasyon tahmini yüzde 32
İş insanları derneği TÜSİAD ve Koç Üniversitesi ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından Hande Demirel kolaylaştırıcılığında düzenlenen “2025 Yılında Türkiye Ekonomisi” panelinin konuşmacıları Prof. Dr. Selva Demiral, Gizem Öztok Altınsaç, Prof. Dr. Hakan Kara ve Hakan Özyıldız; enflasyonla mücadelenin dar gelirlinin sırtına yüklendiği konusunda hem ortaklaşıyorlar, hem de resmi enflasyon tahminiyle arayı açıyorlar.
Asgari ücret ve emekli aylıklarında sefalet ücretlerinin açıklanması ile enflasyonla mücadelede acı reçetenin dar ve sabit gelirliye düştüğünün açıkça ilanı olan bir yıla girdik.
Konuşmacılar da sunumlarında bu tabloyu ortaya koyuyorlar.
***
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Demiral, EAF’nin 2025 sonu itibariyle enflasyon artış oranını yüzde 32 olduğunu açıklarken, 2026’da da yüzde 20’lere inebileceği öngörüsünde bulunduklarını belirtiyor; “Tek haneli enflasyon oranını yakalamamız uzun yıllar alacak” diyor.
Demek oluyor ki; satın alma gücünde iyileşme umutlarının süpürüldüğü 2025, yoksullar için zor bir yıl daha…
***
Aynı gün Merkez Bankası’nın Ocak 2025 “Piyasa Katılımcıları Anketi” nde iyimser diyebileceğimiz beklentiler yer aldı.
52’si bankalar ve finansal piyasalardan, 16’sı reel sektörden 68 katılımcının beklentilerine göre 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 27.07 iken, bu anket döneminde yüzde 25.38’e düştü.
Müjdeler olsun diyebiliyor muyuz?
Pek öyle görünmüyor.
EAF’nin öngörüsüne en yakın beklenti katılımcıların yalnızca yüzde 15.34’ünden geldi. Onların da 12 ay sonrasına ilişkin olasılık tahminleri, TÜFE'nin ortalama olarak yüzde 27.00 – 29.99 aralığında artış göstereceği yönünde…
EAF ile Merkez Bankası anketi arasındaki fark öyle böyle değil: 6.6 puan.
İki beklenti arasındaki bu büyük fark nereden kaynaklanıyor olabilir?
Almanya’da yıllık enflasyon 2022 yılında enflasyon oranı yüzde 6.9’a çıktığında ülke yangın yerine döndü. 2023 yılında 5.9’a, 2024’de yüzde 2.2’ye düşürdüklerinde bile yüzleri gülmedi.
Merkez Bankası ile EAF öngörüsü arasındaki farkın nedenini çıktılarda gördüklerini söyleyen Demiral’ın soruma bir yanıtı var aslında.
Şöyle ki:
“Siyasi tercihini iktidar yanlısı kullanan katılımcıların ileriye yönelik enflasyon beklentileri daha düşük.”
***
Merkez Bankası’nın içinde bulunduğumuz ayda faiz indirimine gitmesinin, enflasyonun yüzde 21’e gideceği inancından değil de, devlet bütçesinde artan faiz yükünden kaynaklandığını vurgulayan Demiral ekliyor:
“Küçük ve orta boy şirketler ayakta kalmakta zorlanıyor. Kredilerde KOBİ’lerin payı yüzde 2.5’a çıkarılırken, büyük şirketlerin payı yüzde 1.5’e indirildi. Ne var ki enflasyonla mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıkan acı reçete maliyetini adil olarak dağıtmak maliye politikasının işidir.”
***
Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, enflasyonla mücadelede başarılı olamamanın en temel nedeninin parasal sıkılaştırmaya geç başlanması ve bütçe harcamalarının kısılmaması olduğunu söylüyor.
Nakit bütçe dengesinin pandemiden bile daha fazla açıldığına işaret eden Kara, kağıt üzerinde belirlenen hedeflerin neden tutmayacağını şöyle özetliyor:
“2025 yılında da maliye politikasında önemli bir sıkılaşma beklenmiyor. Yönetilen fiyat artışları da muhtemelen enflasyon hedefinin üzerinde gerçekleşecek. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde enflasyon düşmeye devam etse de iyileşme resmi tahminlerden daha sınırlı olacak gibi görünüyor.”
***
Hatırlatmanın tam sırası.
Hükümetin Eylül ayında yayımladığı Orta Vadeli Plan’a göre 2025 yılı enflasyon hedefi yüzde 17.5 olurken, Merkez Bankası Kasım Enflasyon Raporu’nda “2025’te enflasyon yüzde 21 olacak, yüzde 26’ya kadar da yolu var” saptaması yapılmıştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek; mali disiplin, talep ve para politikası ile bu hedefe varılacağını vurguluyor.
Biz de “Hadi ama; kuruduk artık. Kamudan ihale alanlara vergi muafiyeti, ballı ihaleler, kamu saltanı sürüyor” diyoruz…
***
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan EAF açış konuşmasında, hükümetin mali disiplinden uzak olduğunu gösteren alanlara nokta atışı yapıyor:
Kayıtlı mükellefler için vergi oranlarının artırılması - Ek vergi yükü getirilmesi - Vergi adaletine zarar veren af uygulamaları.
Üretimin maliyet yapısını topyekün ele alan, küresel piyasalarda ülkenin rekabet gücünü ölçen bir bilimsel çalışmaya, endekse ihtiyaç olduğunu vurgulayan Turan yeni başladıkları çalışmanın haberini de veriyor:
“Ekonomist Kara’nın desteğiyle Mart ayıyla beraber her çeyrekte TÜSİAD Rekabet Gücü Endeksi yayınlamaya başlıyoruz.”
Verimliliğin ve rekabetçiliğin artması için köklü reformların yapılması ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması gerekliliğine değinen Turan “Sanayi üretimi baskı altında kaldı. Reel sektör bilançolarında bozulma yaşandı” diyerek TÜSİAD’ın 2024 yılı Z raporunu çıkarıyor.